Paylaş
Bedenimizi oluşturan temel yapı taşlarından biri de minerallerdir ve minerallerin her biri ayrı ayrı önemlidir ama, bunların bazıları yaşamsal fonksiyonlarla doğrudan ilişkili olduklarından eksiklik ya da fazlalıkları daha ciddi sorunlar yaratma eğilimindedir. Mesela, potasyum bunlardan biri, belki de ilkidir. Kandaki potasyum seviyesi çok dar hudutlar içinde hassas bir dengede tutulur. Serum potasyum seviyesi 3.5 m.Ek/L’den az ya da 5.5 m.Ek/L’den büyük olduğunda hayatınızı tehdit edecek sorunlar başlayabilir. Kas ve sinir sisteminde kasılma ve iletim bozuklukları ortaya çıkabilir. Hatta çok fazla yükseldiğinde kalbiniz durabilir.
SODYUM VE KAN BASINCI
Sodyum dengesi de son derece hassas ayar sistemleriyle ayakta tutulan bir süreç. Özellikle böbreklerin sodyum/tuz dengesini ayarlamada önemli organlar. Böbrek tüplerinde tıpkı potasyumda olduğu gibi son derece karmaşık emme-pompalama süreçleri 24 saat hiç aralıksız sürüp gidiyor.
Böbreğin günlük tuz atma kapasitesi 5-6 gramı pek geçmiyor. Zaten bu nedenle de günde 5-6 gramı geçen bir tuz tüketimi söz konusu olduğunda, tuz bedende fazlaca birikiyor. Fazla tuz hücrelerden su çekmeye, hücreleri kurutmaya ve damarlarda dolaşan su miktarını arttırarak tansiyonunuzda yükselmeye yol açıyor. Tuz dengesinden beyniniz dahil hemen her organın da etkilendiği kesin.
DEMİR-OKSİJEN İLİŞKİSİ
Dengenin hassasiyetle korunduğu minerallerden biri de demirdir. Bedeninizde toplam 5-6 gram demir var. Demir kanda oksijeni taşıyan ana protein olan hemoglobinin, kaslarda oksijeni tutan myoglobulinin ve sinir sisteminin (beynin) oksijen almasını destekleyen nöroglobulinin temel maddesidir. Diğer taraftan, hücre solunumunun olmazsa olmazları olan çok sayıda enzimin doğru düzgün çalışabilmesi için de yine demire ihtiyaç var.
Eğer bedeninizde yeteri kadar demir yoksa bu süreçlerin hepsi aksamaya başlıyor. Sonrası halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, unutkanlık gibi sağlık sorunları oluyor. Demiri az olan çocuklar bedensel, ruhsal ve zeka bakımından yeteri kadar gelişemiyor. Demiri düşük olan anne adayları sık sık düşük yapıyor veya düşük doğum ağırlıklı bebekler dünyaya getiriyor. Demiri az yetişkinler sürekli yorgun, halsiz, bitkin oluyor.
MAGNEZYUMA DİKKAT!
Vücudumuzdaki miktarı hassas dengelerle korunan minerallerden biri de kalsiyumdur. Kalsiyum, kemiklerin esas maddesi olma dışında kas ve sinir sistemi için de hayati bir mineral. Kalsiyum, magnezyumla birlikte hareket ettiğinden magnezyum dengesi de çok önem verilmesi gereken bir konu. Dahası, kalsiyum/magnezyumun kendi aralarındaki denge de son derece ciddiye alınması gereken bir durum.
Kalsiyumun önemli bir mineral olduğunun çoğumuz farkındayız ama bir kısmımız -maalesef- magnezyumun öneminin hâlâ farkında bile değil. Oysa yetersiz magnezyum seviyemiz varsa kas ve sinir sistemimiz yeteri kadar verimli çalışamıyor. Kas spazmları, kramplar, el ayak uyuşmaları, yanmaları ve benzeri sorunlar kolay kolay işin peşini bırakmıyor.
SONUÇ...
Anlatmak istediğim şey özetle şudur: Bedenimizdeki mineral dengeleri en az vitamin dengeleri kadar önemlidir. Bu dengelerle rastgele ve bilinçsizce oynamak son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Nedenini bulamadığımız pek çok sağlık sorununun arka planında da bu minerallerin eksikliği ya da fazlalığı bulunabilir.
Bu nedenle mineral dünyasını da en az vitamin dünyası kadar mercek altında tutmakta fayda var.
BİR NOT
SELENYUM
Vücut için hayati bir antioksidandır. Bağışıklık sistemini korur ve bazı tip tümörlerin oluşumuna karşı koruyucu görev yapar. Pankreasın çalışması ve doku elastikiyeti için de gereklidir. Selenyum ve vitamin E, kalp ve karaciğer fonksiyonlarının sağlıklı olarak devamı için ve vücutta antikor oluşumu için birlikte çalışarak birbirlerinin etkisini kuvvetlendirirler.
Vitamin E ve çinko ile birlikte kullanıldığında prostat büyümesi olanlarda rahatlama sağlayabilir. Selenyum eksikliğinin; kanser, kalp hastalığı, gelişme bozukluğu, enfeksiyonlar, karaciğer bozukluğu, pankreas yetmezliği, kolesterol seviyelerinde artış, kısırlıkla ilişkisi bulunmuştur. Aşırı yüksek selenyum seviyelerinde; artrit, tırnaklarda kırılma, nefesin sarmısak kokması, ağızda metalik tat, sindirim sistemi bozuklukları, karaciğer-böbrek bozuklukları, saç dökülmesi, cilt döküntüleri, cildin sarımsı bir renk alması gibi bulgular olabilir.
Selenyum, yiyeceklerin yetiştiği toprağın selenyum miktarına bağlı olarak, et ve hububatlarda bulunabilir. Bira mayası, tavuk ve süt ürünlerinde, somon ve ton balığında, deniz ürünlerinde, brokolide, sebzelerde, sarmısak ve soğanda, hububatlarda selenyum bulunur. Ek destek olarak 50-100 mg tabletlerinden günde 100-200 mg dozda kullanılabilir.
HATIRLATMA
ÇİNKO
Prostat bezinin fonksiyonu ve üreme organlarının gelişimi için önemli bir mineraldir. Ciltteki yağ bezlerinin aktivitesini düzenleyerek akneyi önler, protein sentezi için gereklidir, sağlıklı bağışıklık sistemi ve yara iyileşmesi, tat ve koku keskinliği sağlar. Kemiklerin şekillenmesi ve oluşumu için hayatidir, vücuda zarar veren serbest radikallerin oluşumu ve önlenmesinde yardımcıdır.
Vücutta vitamin E’nin uygun konsantrasyonlarının devamı içim yeterli çinko alımı ve emilimi gereklidir. Çinko vitamin A’nın da emilimini artırır. Çinko eksikliğinde; koku-tat hissi kaybı, tırnaklarda incelme ve beyaz lekeler, akne, seksüel gelişme geriliği, yorgunluk, gelişme bozukluğu, saç dökülmesi, kolesterol seviyelerinde artış, gece görme bozukluğu, tekrarlayan enfeksiyonlar, kısırlık, iktidarsızlık, prostat bozuklukları, hafıza kaybı, cilt lezyonları, yara iyileşmesinde yavaşlama olabilir.
Antioksidan etkili bir vitamindir. Daha çok bağışıklık sistemini desteklemek ve antioksidan yararları için kullanılır. 20-40 mg’lık günlük dozları yeterlidir.
Paylaş