Paylaş
İşin biraz daha detayını merak eden, yiyip içtiklerinin hangisinin “daha faydalı” olduğunu araştıranlar da var. Bu da memnuniyet verici, iyi yolda olduğumuzu gösteren bir gelişme.
Kısacası “HANGİSİ?” sorusu çoğumuzun radarına girmiş durumda. İşte sizden gelen “Hangisi hocam?” sorularına toplu ve kısa bir yanıt...
Hangi kuruyemiş
İlk sıraya cevizi, fındığı, bademi yazın. Hemen arkasına yer fıstığını ekleyin. Ama lütfen bademi de, fındığı da, fıstığı da doğal halleriyle yiyin. Kavurmayın, pişirmeyin, yakmayın, tuzlamayın!
Ve tabii ki dış kısımlarındaki o ince, kırmızı-kahverengi zarı soymadan yemeye bakın. Ha, bu arada Antepfıstığının da hakkını yemeyelim, onu da ihmal etmeyelim.
Hangi meyve suyu
Birinciliği nar suyuna veriyorum. İkinci sıraya greyfurt suyunu yerleştiriyorum. Tabii ki portakal suyu da, elma suyu da faydalı. Ama siz yine de nar suyundan şaşmayın.
Önemli bir ayrıntı da şu: Hangi meyve suyunu içerseniz için miktarı 50 ml ile sınırlamayı da unutmayın. Sebebine gelince:
Herhangi bir meyve suyundan elde edeceğiniz sağlık yararı (C vitamini, antioksidanlar, flavanoid ve karotenoidler) için 50 ml taze sıkılmış meyve suyu yetiyor.
Önemli bir tavsiyem daha var: Daha çok sağlık hedefliyorsanız meyve sularını sebze suları ile evlendirmeyi deneyin.
Buna yabancılar ‘smoothie’ diyor. Bizde adı yok.
Mesela içlerine havuç, pancar, maydanoz, nane, kekik, kereviz vb sebzelerin suyunu da ekleyin.
Hem daha az kalori kazanır, hem daha çok ve güçlü sağlık yararı (vitamin, antioksidan) depolarsınız.
Hangi bakliya?
Birinci sıraya mercimek ve fasulyeyi yerleştirin. Önceliği de fasulye ve mercimeğin moruna veya siyahına verin (siyah mercimek beruga mercimeği adıyla satılıyor). Maş fasulyesini ikinci sıraya yerleştirin. Hemen arkasından da bezelye gelsin. Mercimeğin yeşili, kırmızısı da süper bir protein kaynağı.
Hangi ekmek
Prensip olarak ekmekten, özellikle de beyaz ekmekten uzak durun. “Ekmeksiz yapamam” diyorsanız bir dilim tam buğday ekmeğiyle (köy ekmeği, ekşi mayalı geleneksel ekmek) durumu idare etmeye çalışın.
Hangi tatlı
Canınız tatlı çektiğinde doğal olanına yönelip tercihinizi meyvelerden yana kullanın. Önceliği de şeker oranı düşük meyvelere (elma, portakal, mandalina, kivi, tam olgunlaşmamış muz, erik, kayısı) verin. “Meyve beni kesmez, ille de tatlı!” diyorsanız ilk sıraya sütlü tatlıları yerleştirin.
Unlu tatlılara gelince: Sadece tadına bakmakla yetinin. Sütlü tatlıları sevmiyorum diyorsanız az şekerle hazırlanmış aşureyi hatırlayın.
Hangi et
Benim favorim daha güvenli olan kuzu etidir. Ağır kokusu nedeniyle bizim evin mutfağına pek giremese de kuzu etinin en sağlıklı kırmızı et olduğu kesindir. İkinci sıraya keçi etini yazın. Dişi değil, erkek keçi etini tercih edin. Eğer doğal ortamda, otlaklarda beslenen danaların etini bulabilirseniz üçüncü sıraya da onu yerleştirin.
Tavuk etine gelince... Tavuğu bahçenizde beslemişseniz yani “sanayi tavuğu” veya “endüstriyel tavuk” değilse onu da çekinmeden yiyebilirsiniz. Benim tercihlerim arasında hindi eti de var. Size de tavsiye ederim. Kemikleriyle birlikte tencerede kısık ateşte haşlanmış hindi müthiş lezzetli ve faydalı...
Maksimum demir için...
Hayvansal besinlerde özellikle de kırmızı et ve iç organlarda (karaciğer, dalak) bol miktarda demir var. Sebzelerin de çoğu, özellikle kalın yapraklı yeşil sebzeler (ıspanak, yeşilbiber) demirden oldukça zengin. Bakliyat grubunda da bol bitkisel demir mevcut. Yumurta da çok önemli bir demir kaynağı.
Farklı demir kaynaklarından en akılcı faydalanma yolu demirin bitkisel ve hayvansal kaynaklarını birlikte pişirip birlikte yemekten geçiyor. Mesela mı? Yumurtalı ıspanak! Kıymalı yumurta! Etli kuru fasulye!
Eğer tabağınızdaki demirden bedeniniz daha bol yararlansın istiyorsanız yemeğinize birazcık limon sıkmayı da unutmayın. Çünkü limon içindeki C vitamini sayesinde demirin bağırsaklardan emilimini maksimuma çıkarıyor.
Yorgunsanız bunlara dikkat!
◊ Aç kalmayın, öğün atlamayın.
◊ Yavaş yavaş yiyin.
◊ Yatmadan önce tatlı bir şeyler yeme alışkanlığını terk edin.
◊ Unlu, şekerli yiyecekleri minimuma indirin.
◊ Tatlı meyveleri, şeker eklenmiş içecekleri azaltın.
◊ Karbonhidrattan zengin atıştırmalıkları yemeyin.
(Cips, bisküvi gibi...)
◊ Alkolü en aza indirin, mümkünse kesin.
◊ Taze sebzeleri daha sık tüketmeye çalışın.
◊ Fermente edilmiş -mayalanmış- gıdaları ve salamura besinleri bir süre sınırlamayı deneyin.
◊ Sıcak içeceklerinize bol tarçın ekleyin.
◊ Mineral zengini alkali suları tercih edin.
◊ Ara öğünlerde fındık, fıstık, ceviz, yoğurt yiyin.
◊ Katkı maddesi yiyecek ve içeceklerden uzak durun.
Limon, sirke ve zeytin
1- Limon sıkın! Limon mucize besinlerden biri. Eklendiği her gıdanın glisemik yükünü azaltıyor, lezzetini ise maksimuma çıkarıyor. Ayrıca bedenin asit yükünü dengelemede de müthiş işler başarıyor. Bu nedenle mümkün olan her şeye limon sıkın.
2- Sirke ekleyin! Mutfağınızda sirkeye daha fazla yer açın. Sirke de -tıpkı limon gibi- glisemik yükü azaltan, dolayısıyla kan şekerini dengelemede işe yarayan bir lezzet. Bu özellikle elma sirkesinde çok net ve belirgin. Diğer taraftan sirkenin, mayalanma süreçlerini hızlandıran prebiyotik bir güç olduğu da aklınızda olsun.
3- Zeytine yüklenin! Siyah ve yeşil zeytin arasında ciddi bir fark yok, ikisi de güçlü ve faydalı besinler. Ama yağ oranının biraz daha az olması nedeniyle yeşil zeytinin birkaç kalori daha düşük olma avantajı var.
Paylaş