Paylaş
Çikolatayı sevenlerin sevmeyenlerden daha fazla olduğu kesin. Atıştırmalık olarak çikolatanın ruhu iyi yönde etkilediği de tartışılmaz.İçinde beynin rahatlamasına, mutlu olup keyif almasına ve yiyenlerin kendilerini daha iyi hissetmesine yardımcı bazı bileşenlerin olması yanında lezzetli bir atıştırmalık olarak da ruhu gevşettiği, sıkıntıları, gerginlikleri hafiflettiği konusunda herkes hemfikir.Peki ya bedensel faydaları?İşte orada bazı tartışmalar var...Aslında son derece sağlıklı ve besleyici bir gıda olmasına rağmen doğal çikolataların içine hiç de sağlıklı olmayan şeyler karıştırılabiliyor ya da eklenenler sağlıklı olsa bile çikolatanın yapısı değiştiğinden ortaya çıkan ürün çikolata olmaktan çıkıyor.Zaten böyle olduğu için de özellikle içine fazlaca şeker ve katkı eklenen çikolatalar uzun süre atıştırmalıkların kara listesinde yer almış. Hatta bazen süpermarket raflarını süsleyen sağlıksız yiyeceklerle, gofretler, şekerlemeler, bonbonlarla bir tutulmuş. Ama yukarıda da belirttiğim gibi her çikolata aynı değil, onun da iyisi, kötüsü var.Daha fazla detay için aşağıdaki kutuları dikkatle okumanızı öneririm.
Çikolatada neler var?
Saf kakaodan üretilen, üretim sürecinde içine sağlığa zararlı yağlar, rafine karbonhidratlar, kimyasal katkılar eklenmeyen koyu -siyah- renkli çikolatalar “bitter çikolata” olarak biliniyor. Bunlar sağlıklı ve faydalı atıştırmalıklar.Nedeni şu: Çikolatanın üretildiği temel madde kakao faydalı besinsel unsurlardan son derece zengin bir doğal mucize. İçinde bol miktarda mineral (magnezyum, çinko, demir, manganez, kalsiyum, bakır, kükürt, potasyum) ve vitamin (B1, B2, B3, B5, B8 ve E vitaminleri) var.Ayrıca kakao yağının da zeytinyağı gibi vücuda yararlı bir yağ olan oleik asitten ve bazı faydalı doymuş yağlardan zengin olduğu biliniyor.Bitter çikolatanın çok güçlü bir antioksidan aktivitesi de var ve bu gücün yaban mersini, açai gibi meyvelerden bile daha fazla olduğu gösterilmiş.Zaten bu nedenle de bitter çikolata ile kalp hastalığı riskinin azalması ve beyin fonksiyonlarında iyileşme sağlanması arasında bağlantı kuranlar var.Özetle çikolatanın “bitter” olanı sağlıklı kabul edilebilecek bir atıştırmalık, iyi bir keyif seçeneği.
Hangi bitter?
Bitter çikolatalar koyu renklidir ve kakaoya sadece yağ ve de mini minnacık oranda şeker eklenerek üretilir. Açık kahverengi sütlü çikolatalardan temel farkı çok az süt ürünü içermeleri ya da -ki doğrusu budur- hiç süt ve şeker içermemeleridir.Ama genel olarak kakao içeriği yüzde 70 ve daha yüksek olan çikolatalar “bitter” çikolata olarak adlandırılır.Bitter çikolatalar arasında seçim yaparken mümkün olduğu kadar az sayıda katkı maddesi içerenler (süt, şeker) tercih edilmeli, kakao oranı yüksek olanlara öncelik verilmelidir.Kakao tozu ve kakao yağı kabul edilebilir katkılardır. Bitter çikolatanızı seçerken de içinde trans yağ bulunmayanları tercih edin.
Aralıklı oruç işinize yarayabilir
Eğer sağlık durumunuz el veriyorsa, herhangi bir organ yetmezliği, insülin kullanımını gerektiren şeker hastalığı, ağır düzeyde hipertansiyon vb ciddi bir yaşlılık sorununuz yoksa, hipoglisemik biri değilseniz, gebelik ve emzirme durumu söz konusu değilse makul ölçüde aralıklı oruç denemeleri sağlığınızı olumlu yönde etkileyebilir.
Bunun için gün boyu aç kalmanıza da gerek yok. Tıbbi veya medikal oruç olarak tanımlanan bu tip oruçlarda günlük kalori tüketimi yüzde 40-50 civarında azaltılıyor.
Oruç süresince de sebze, sebze/meyve suyu ağırlıklı bir beslenme modeli uygulanıyor.
Farklı seçimler yapmak mümkün: Aralıklı orucu kimileri haftada bir, kimileri 15 günde bir tekrarlıyor. Ayda bir tekrarlayanlar da var. Doktorunuz izin veriyorsa deneyebilirsiniz.
Bastonsuz bir yaşlılık mümkün
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum, yaşı 70’i geçmesine rağmen baston kullanmayan yaşlılarımızın sayısında ciddi bir artış var. Bunun başka nedenleri de olabilir ama bence öncelikli ve en etkili sebep toplumda giderek öne çıkan egzersiz alışkanlığıdır.
Çok defa tekrarladım ama tekrarlamaya ısrarla devam edeceğim:
Yaş özellikle 50’yi geçince ne yaptığınız, ne oranda hareketli bir hayat sürdüğünüz sorusunun cevabı neleri yiyip içtiğiniz sorusunun cevabından daha önemlidir.
Özellikle 60 ve sonrasında sağlığınızın nasıl olacağı, özellikle kas iskelet sisteminizin ve beyin, kalp damar yaşınızın ne ölçüde genç kalacağı “ne yediğinize değil, ne yaptığınıza” bağlıdır.
Eğer bastonsuz bir yaşlılık arzuluyorsanız durmayın, hareket edin.
Özellikle ve ısrarla yürümeyi, fırsat buldukça da ağırlık kaldırmayı deneyin. Eklemlerinizde problem varsa yüzme çözümünü devreye sokun.
Ne zaman yaşlıyız?
Ortalama yaşam süremiz uzadıkça yaşlılıkla ilgili korkularımız da giderek azalıyor. Bu arada uzmanlar da bir taraftan “Ne zaman yaşlıyız?” sorusunun yanıtını arıyor. Ben bu sorunun yanıtını yıllar önce 9. Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’den öğrenmiştim, ona da Başkan “Baba” Bush söylemiş.
Ünlü Ford markasının kurucusu Henry Ford’dan alınma, 1900’lü yılların başından kalma eski bir cümle bu. Henry Ford söyle dermiş:
“Ne zaman yaşlısınız sorusunun cevabı tek cümleden ibarettir: Yapacak bir işiniz kalmadığı zaman!”
Özetle bizim uzun yaşam mottolarımıza şunu da eklememizde fayda var:
Yaşımız ne olursa olsun yatmayacağız, çalışacağız, asla işsiz, güçsüz kalmayacağız.
Kestane kebap yemesi sevap
Geçen kışa girerken de yazdım, tekrarlıyorum: Eğer miktarını abartmazsanız kestane lezzetinden kendinizi mahrum bırakmayın.
Evet, kestanenin fazlaca nişasta içerdiği doğru ama 100 gramı topu topu 160 kalorilik bir enerji veriyor. Bu da 4-5 adet kestane anlamına geliyor.
Kestanenin kalsiyum, fosfor, potasyum gibi minerallerden, B grubu vitaminler ve bitkisel proteinlerden de zengin olduğunu unutmayın. Doğru; “üç kestane=bir dilim ekmek”! Ne var ki ekmeği her gün hem de günde üç kez yiyorsunuz, kestaneyi ise sadece bazı kış gecelerinde tüketiyorsunuz. Akşama evde “kestane kebap” keyfi mi yapacaksınız? Öğlen ve akşam ekmeği pas geçin. Hepsi bu.
Nar bir mucizedir
Nar, tam bir sağlık mucizesi. Her şeyden önce müthiş bir antioksidan bombası. Narın tansiyonu, kolesterolü dengelemede, damarları oksidatif paslandırıcı-zararlanmalardan korumada, bağışıklığı güçlendirme ve eklem yapılarını desteklemede de mükemmel iş gördüğü kesin. Eğer yaşlanmaya bağlı cilt problemlerinden uzak kalmak istiyorsanız yine tercihinizi nardan yana kullanın. Günde sadece çeyrek su bardağı kadar nar suyu içerek, daha da iyisi sık sık hiç olmazsa yarım nar tüketerek sağlığınıza ciddi katkılar yapabilirsiniz.
Paylaş