Paylaş
ON yıl kadar önce başlayan yeni bir sağlık yaklaşımı giderek daha çok benimseniyor. Değişimin temellerini daha önce de yazmıştım: Kişiye özel, yani herkes için farklı sağlık çözümleri üretebilen (personel), hastalıkları oluşmalarından çok daha önce tahmin edip analitik yaklaşımlarla özel sağlık riski planlamaları yapan (proaktif) ve bütün bu süreçleri koruyucu (preventif) bir akılla yürüten bir sağlık yaklaşımı bu. Kısaca “3P tıbbı” olarak da tanımlanıyor. Bu yaklaşımı benimseyen doktorlar kendilerini “koruyucu sağlık yaklaşımcıları”, alanlarını da “fonksiyonel tıp” olarak tanımlıyor. Onlar hastalıkların sonuçlarına değil, sebeplerine odaklanan ve “modern tıp” yanında “geleneksel tıbbın” tecrübelerinden de yararlanan bir sağlık yaklaşımı içindeler. Sadece “hastalık teşhis etmek”le yetinmiyorlar. Adeta bir “sağlık hafiyesi” gibi çalışıp muhtemel ve mevcut suçluları belirleyip bertaraf etmeye de odaklanmışlar. Bu nedenle de hastaları onları “hafiye doktor” olarak tanımlıyor.
YENİ YAKLAŞIM, FONKSİYONEL TIP!
Modern tıp müthiş işler başardı. Çok önemli hizmetlere imza attı. Teşhis yöntemlerindeki ilerlemeleri, tedavi alanındaki başarılarıyla birleştirerek anne ve çocuk ölümlerini minimuma indirdi. Salgın hastalıkların pek çoğunu (veba, çocuk felci, difteri, çiçek) neredeyse haritadan sildi. Ne var ki başarısı genelde mikrobik hastalıklar ve akut sağlık sorunlarıyla sınırlı oldu. Sıra “kronik hastalıklar”, yani “orta yaş sonrasında gelişen sağlık sorunları” olduğunda sınıfta kaldı. Örneğin kalp damarlarının tıkanması, şeker hastalığı ve hipertansiyon sorunlarının patlaması, romatizmal problemlerin neredeyse her yaşlının kapısını çalması, Alzheimer ya da başka nedenlerle yaşlı beyinlerin iflas etmesi konularında ciddi bir başarı gösteremedi. Bunun en önemli nedeni de hastalıkların sebeplerine değil de sonuçlarına odaklanması oldu. Fonksiyonel tıbba inanan doktorlar sonuçtan (hastalıktan) ziyade sebebe odaklanıp onu bertaraf ediyor, sadece hastalıkları tedavi etmeye değil, hastalığın sebeplerini de ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
PİLATES, YOGA BU YIL DA FAVORİ
Pilates ve yoganın yıldızları 2017’de de parlamaya devam edecek ama ikisi için de size özel bir uyarım var. Pilates ve yoga gazilerinin sayısı giderek artıyor. Bu iki mükemmel egzersizden faydalanmak isterken belini, boynunu sakatlayan pek çok mağdur var. Sebep şu: Pilates ve yoga dersi verenlerin çoğunun ciddi bir eğitimi yok. Bu alana yönelirken hocanızın deneyimlerini ve bilgisini ciddi olarak sorgulamak zorundasınız. Yoksa sizin de canınızı sıkacak sorunlarla karşılaşmanız her zaman mümkün.
EV EGZERSİZLERİ TERCİH EDİLİYOR
Sağlıklı, formda ve zinde bir hayatın da, keyifli ve huzurlu uzun bir ömrün de özellikle ellili yaşlardan sonra egzersizsiz başarılamayacağını hepimiz anladık. Ne yapıp edecek, her gün ortalama 30-45 dakikamızı egzersize ayıracağız. Sağlığımız için buna mecburuz. Ne var ki şehirde yaşıyorsanız bu, öyle pek kolay değil. İşin “zaman” darlığı ve “ekonomi” yanı var. Bu nedenle ev egzersizleri öne çıkacak. Bunun için ilave bir zamana, ek bir paraya da ihtiyaç yok. Ucuz bir eşofman ve bir çift spor ayakkabısı yetiyor. Ne mi yapılacak? Evdeki yürüme bandı yeniden hizmete sokulacak! Merdivenler egzersiz için de kullanılacak! İki metrelik bir ip bulunup ip atlanacak! 1.5 litrelik plastik su şişeleriyle ağırlık çalışmaları yapılacak! Küçük bir tabure step egzersizleri için kullanılacak!
KOLAJEN HAPLARI, A VİTAMİNİ KREMLERİ…
2017’de süper bir cilt için de farklı, cazip seçenekler var. Önce takviyelerden başlayalım: Kolajen hapları, şurupları 2017’de daha da popüler. Özellikle kolajen hidrozilatlarının çok daha sık ve yaygın kullanılacağı anlaşılıyor. Hiyalüronik asit içeren ürünlerde de büyüme yaşanacak. CoQ10 ve alfa lipoik asit hapları ise eski havalarını aynen koruyacak. Omega-3 hapları da gündemde kalacak. Balık yağı kökenli omegalara göre daha güçlü olduğu anlaşılan havyar yağı ve krill yağı omegaları ise cilt yaşlanmasına dur demek isteyenlerin gözdesi olacak. Cilt ürünlerine gelince: Cilt yaşlanmasını geciktiren ürünlerin öncüsü A vitamini türevi retinoik asit idi. Cildinin yaşlanmaya başladığını hisseden hanımlar “A vitamini bazlı kremlere” daha çok yönelecek. Peptitler, CoQ10, alfa lipoik asit bu yıl da cilt kremlerinin vazgeçilmezleri arasında ama A vitamini bazlı kremlerin altını kalınca çizmenizde fayda var.
ORGANİK EGZERSİZLER TERCİH EDİLECEK
2017 ve sonrasında egzersizlerin de –tıpkı gıdalar gibi- organik olanları, yani “katkısız, doğal, hormonsuz” yapılanları öne çıkacak. Mesela yürümek! Mesela yüzmek! Özellikle yürümek bilinen en doğal –organik- egzersizlerin başında geliyor. Tempolu günlük yürüyüşlerin yerini hiçbir egzersiz tutmuyor. 2017’de gruplar halinde yapılan keyifli “doğa yürüyüşleri” ve “dağ, bayır turları” daha da yaygınlaşıyor. Spor Bakanımıza buradan bir mesaj vermek isterim: Bizim neden bir “Yürüyüş Sporları Federasyonumuz” yok? Genç ve başarılı spor bakanımızın bu teklifi değerlendireceğinden eminim. Bir tavsiye de Bisiklet Federasyonumuza: Bisiklet egzersizleri giderek yaygınlaşan bir “şehir ve doğa aktivitesi” olma yolunda. Şu konuyu biraz daha köpürtseniz, bisiklet severlere biraz arka çıksanız ne iyi olur.
Paylaş