Gülmek ömrü uzatıyor

Kahkahalarla gülmek;

- Ağrıları azaltır

- Bağışıklığı güçlendirir

- Uykuyu destekler

- Stresi törpüler

- Kalbi güçlendirir

- Kasları gevşetir

- Solunumu derinleştirir

- Pozitif ruh hissi verir

- Depresyonun frenidir

- Sizi sakinleştirir

- Tahammüllü, hoşgörülü biri haline getirir...

Kısacası “Neşeli Ol ki Genç Kalasın” şarkısı bilimsel olarak da ispatlanmış gibidir.

Uzmanlara göre toplu halde yani eşle dostla, aileyle arkadaşla gülmek tek başına gülmekten daha faydalıdır.

BİR UYARI

Ekosistemlerimiz çöküyor

Sadece dünyamızın değil bedenimizin ekosisteminin de canına okuduğumuz kesin. Bunun ilk kanıtı bozulan bağırsak mikrobiyolojik ekosistemi nedeni ile yoğunluğu giderek artan ottoimmün hastalıklar! Bağırsaktaki muhteşem ve mükemmel ekosistem bozulunca sadece Haşimato, Vitiligo, sedef hastalığı gibi sorunlar devreye girmiyor; ishaller, yorgunluklar ve daha pek çok sorun da süratle devreye giriyor.

Bağırsaktaki iç ekosistemi bozan yanlışların başında ise yanlış gıdalar, toksinler ve stres geliyor.

DİKKAT

İkili çete hâlâ işbaşında

Orta yaşlarda daha hızlı ve çok yağ biriktirmemizin daha açık sözle göbeklenip bel çevresi genişletmemizin nedeni ikili çetedir.
O ikili çetenin üyelerinden biri homini gırtlak yiyip içmemiz ise diğeri de tembellik edip kaslarımızı hareketsizliğe mahkum edip insülin direncinin kucağına itmemizdir...
Eğer yaşınız ilerledikçe daha az yağ biriktirmek ve neticede daha sağlıklı yaş alıp kronik hastalıklara dur demek istiyorsanız lütfen 50’nizden sonra daha az yemeye, daha çok hareket etmeye çalışın.

KISA BİLGİ

Yeterince alkali misiniz?

- Alkali destek olarak daha çok sebze, daha az hayvansal gıda tüketin.
- Takviye olarak tek başına sodyum bikarbonat (İngiliz tuzu, kabartma tozu) kullanmayın.
- Potasyum sitrat iyi bir seçenek olabilir.

HATIRLATMA

Glutatyonuna sahip çık!

Daha önce de yazdım ama tekrarda fayda var: Glutatyon antioksidan orkestrasının şefi, patronu kısacası her şeyidir.

Üç ayrı aminoasitten sistein, glisin ve glutamin’den oluşan mucizevi bir moleküldür. Hücrelerimizin serbest radikal olarak bilinen paslandıran, yaşlandıran ve hastalandıran belalı saldırganlardan korunmasında baş aktör odur. Yapısındaki elektronu, serbest radikale aktararak kendini feda edip, elektronunu kaybetmiş, neticede “indirgenmiş” yani savaşamaz hale gelmiş bir yapıya dönüşür. Peki sonrası? Sonrası aşağıdaki kutuda...

UNUTMAYIN

Glutatyon nasıl canlanıyor?

Elektronunu kaybeden glutatyona antioksidan takımının diğer üyeleri yani alfa lipoik asit, c vitamini, koenzim q10, selenyum, çinko gibi “elektron verici”ler kendi elektronlarını ardı ardına aktararak yeniden aktif hale getiriyorlar. Kısacası elektronunu serbest radikale verdiği için kendisi oksitlenen glutatyon yeniden indirgeme, yeniden hayata döndürme işini yine ekibin yukarıda saydığım diğer üyeleri üstleniyor.

Özetle glutatyon patron, diğerleri onu hizmetçisidir.