Paylaş
Hafızası güçlü olanlara imreniriz. Hatta fazladan saygı duyarız. Mesela 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bunlardan biri, belki de en ünlüsüdür. Sayın Demirel’in bellek gücü neredeyse bir efsane haline gelmiştir. Güçlü ve sağlam bir hafıza için şunlara dikkat edin:
Aktif olun: Düzenli fiziksel egzersiz belleğinizi korur. Aerobik egzersizler beyinde oksijen verimliliğini arttırıyor.
Odaklanın: Pazar akşamı oynanacak futbol maçlarını düşünürken, karşınızdaki insanın ismini ezberlemeyi beklemeyin. Çok basit bir kuralı her gün en az üç kez hatırlayın. Odaklanın! Odaklanın! Odaklanın! Eğer bir şey gerçekten belleğinize girmezse, onu hatırlamanız imkânsızdır. Önemli bir bilgiyle karşılaştığınızda elinizdekileri bırakın ve sadece ona odaklanın.
İyi uyuyun: İyi bir akşam uykusu belleğiniz için mucizeler yaratabilir. Düzenli uyku beyninizi şarj eder, alarmda tutar ve dikkatinizi yoğunlaştırır. Uyku haplarından uzak durun. Eğer akşam evde bir konu üzerinde çalıştıysanız, mümkün olduğu kadar çabuk uyuyun. Çalıştıktan sonra bir şeyler içer ya da televizyon seyrederseniz, ertesi gün hatırlamakta zorluk çekebilirsiniz.
Not alın: Telefon rehberi, adres defteri, bilgisayar dosyaları, kalem ve post-it’ler kullanın. Bu araçların hepsi hatırlamanıza yardımcıdır.
Vitamin desteği alın: Belleğiniz için dengeli, sağlıklı bir diyetten daha iyi hiçbir şey olamaz. Bol sebze ve meyve yemeyi unutmayın!
Kahve ve alkolü azaltın: Kafein bir bellek katilidir. Fazla kafein, konsantrasyonunuzu azaltır, uyumanız zorlaşır. Sigara ve alkol için de aynı şey geçerli. Uzun süre alkol alan insanların beyin hücreleri ölür.
Liste yapın: Gününüzü iyi planlamanın ve unutmadan sürdürmenin en kolay yolu, yapılacak işler listesi oluşturmaktır.
Zamanınızı planlayın: Yapacağınız işleri tamamlamak istiyorsanız, zamanınızı iyi planlayın. İşyerinde ve evinizdeki takvimden yaşınızı ve işinizi planlama konusunda yararlanın. Planlamanın hatırlatıcı etkisini unutmayın.
Üç kötü haber
Kötü haber 1: Bizde ‘Ommm’ pek çalışmıyor!
Nasıl belli iklimlerde belli meyveler yetişirse, bizim tohumlarımız da bizim manevi geleneklerimizde gizli. Bizde yogacıların yaptığı gibi bağdaş kurup, baş ve işaret parmağını birleştirip ‘Ommm’ çekmek pek çalışmaz! Bizim kendi arınma sistemimiz zaten var. Bizim Mevlanamız var, Hacı Bektaşımız var. Sufizm bizim topraklarımızdan, Anadolu’dan çıktı. O insanlar dönerken bir elleri yukarıya, diğeri aşağı doğrudur. Bunun anlamı Allah’tan alıp toprağa, topraktan alıp kâinata vermektir. Yaşamın temel kurallarından biri yavaşlamaktır. Yavaşlamadığınız zaman hayatı ıskalarsınız. Biz hızlandıkça bedenimiz ruhumuzdan kopuyor. Beden ruh kopukluğu da bugün insanlığın temel sorunu.
Kötü haber 2: Fazla stres beyni küçültüyor
Stresli zamanlarda bilinçsizce yemeklere saldırdığınızı fark ettiniz mi? Size kötü haberim var. Stres hormonu kortizol, sadece kilo almanıza neden olmuyor. Aynı zamanda yorgunluğa, depresyona ve beyin hasarına neden oluyor. Özellikle karın bölgesinde yağlanmaya neden olan kortizolün sadece bedenimiz için değil, beynimiz için de ciddi bir problem olduğu anlaşıldı. Araştırmalar, beden yağı artıp göbek büyüdükçe beynin de küçüldüğünü ve obezite-beyin ilişkisinde sorumlu faktörün kortizol olduğunu gösteriyor. Kilo sorununu çözme kılavuzunuzun içinde stresle mücadeleye de yer açmayı ihmal etmeyin.
Kötü haber 3: Menopoz kalbi yoruyor
Menopoz sürecinde yaşanan uyku sorunları kalp-damar hastalığı riskini arttırıyor. Journal of Women’s Health dergisinde yayımlanan bir makalede, 10 yıl boyunca izlenen ve yaşları 50-79 arasında değişen kadınlar arasında, uykusuzluk yaşayan grubun kalp-damar hastalığı riskinin ikiye katlandığı bildiriliyor. Yaklaşık 86 bin kadının izlendiği bu geniş kapsamlı araştırmada beş saatten kısa ya da 10 saatten uzun uyuyan kadınların kalp damar hastalığı sıklığının istatistiksel olarak önemli derecede yüksek olduğu saptandı. Bir yandan uyku süresinde bozulma, diğer yandan uykusuzlukla kalp hastalığı riskini karşılaştıran ilk araştırma oluşuyla ön plana çıkan sonuçlar kadın sağlığına ışık tutacak veriler içeriyor.
BİR TEST
Denge testi
‘Statik denge testi’ biyolojik yaşınızı belirlemede kullanabileceğiz, yani gerçek yaşınızı tahminde kullanabileceğiniz basit ve güvenli bir test gibi görülüyor.
Testi uygulamak için tek ayağınızın üzerinde gözleriniz kapalı bir şekilde ne kadar süre kalabileceğinizi belirlemeniz gerekiyor. Eğer solaksanız sağ ayağınız, sağlaksanız sol ayağınız üzerinde kalmalısınız. Testi ayakkabısız uygulamanız gerekiyor.
Bunun için sert bir zeminde, gözleriniz kapalıyken bir ayağınızı yerden 6 cm yukarı kaldırmanız, dizinizi 40-45 derece kadar bükmeniz yetiyor.
Test süresince gözlerinizi açmamanız, ayaklarınızı hareket ettirmemeniz şart. Testle gözlerinizi açmak zorunda kalmadan veya düşmeden önce ne kadar süreyle ayakta kalabildiğinizi belirliyorsunuz. Testi üç kez tekrarlayıp ortalamasını almanız daha sağlıklı bir sonuç veriyor. Testi yaparken yanınızda birinin olmasında, eğer düşme tehlikesiz yaşarsanız yardım etmesinde fayda var.
DEĞERLENDİRME
Eğer bu testte 4 saniye durabiliyorsanız 70, 5 saniyede 65, 7 saniyede 60, 8 saniyede 55, 9 saniyede 50, 12 saniyede 45 civarında bir biyolojik yaşınızın olduğunu düşünebilirsiniz. Eğer tek ayağınız üzerinde gözleriniz kapalıyken 16 saniye ve daha fazla durabiliyorsanız gözünüz aydın: Biyolojik yaşınız 40 ve daha aşağıda demektir.
Paylaş