Paylaş
Bu yıl her yıl olduğundan daha çabuk bulaşan bir griple karşı karşıyayız. “Salgın” durumu filan söz konusu değil ama bu yılın grip virüsünün klasik grip virüsünden daha hızlı bir bulaşıcılık potansiyeli taşıdığı ve daha ciddi rahatsızlıklara yol açtığı kesin. Bu virüs (H3N2) de ortalama iki-üç günlük bir “kuluçka dönemi” sonrasında bizi hasta edip halsizlik, yorgunluk, ateş, öksürük ve kas güçsüzlüğü gibi belirtilere yol açıyor.
Gribe yakalanınca yapılacak en doğru şeyse yine aynı: Bir-iki gün sıkı bir istirahata çekilmek! İstirahat, vücuda kendini derleyip toparlaması, bağışıklık sistemine virüs enfeksiyonu ile daha iyi mücadele etmesi fırsatı veriyor. Eğer süreci biraz daha hızlandırmak istiyorsanız bağışıklık hücrelerini ve onların üretecekleri bağışıklık silahlarının imalatını biraz artırmak için de bir şeyler yapmanızda fayda var. Bunun için de bazı bitkisel özlerden istifade etmeniz mümkün. Bana göre en etkin bitkisel bağışıklık destekleri sambucus (Elderberry) ve pellorgonium sidoidas özleridir.
Eğer bağışıklık gücünüzü biraz daha yükseltmek istiyorsanız ek olarak N-Acetil Cystein tabletlerinden faydalanmanız da mümkündür. N-Asetil sisteini özellikle aksırığınız, öksürüğünüz, öksürünce göğsünüzde şiddetli sancı ve yanma hissi, balgam tükürme ve benzeri şikâyetleriniz varsa tavsiye ederim. Üç-dört gün günde 1-2 gram C vitamini ve 1 ampul D vitamini desteğinden faydalanmak da mümkün.
ZATÜRREE OLUR MUYUM?
Grip bir virüs hastalığı olduğu için antibiyotik kullanmanın hiçbir faydası yok. Ayrıca “grip daha sonra zatürreeye çevirebilir” diye korkup koruyucu antibiyotik içmenin de herhangi bir koruma sağlamadığı kesin. Gribi olan biri ancak son derece ciddi bağışıklık zayıflığının bulunduğu durumlarda koruyucu olarak antibiyotik kullanabilir, ki bu durumlar da son derece sınırlı hallerdir. Bu nedenle “göğsüme inebilir, akciğer iltihaplanmasına çevirebilir, zatürree olabilirim” gibi endişelerle doktorunuza sormadan antibiyotik yutmayın.
BİTKİ ÇAYLARI İÇELİM AMA
Griple karşılaştığınızda bitkisel çayları da itfaiye gibi (yani yangını hemen söndürecek düşüncesiyle) kullanmayı düşünmeyin. Bir grip atağının ne kuşburnu, ne zencefil ne de adaçayı veya ıhlamurla tedavisi mümkündür. Grip süresince bitkisel çaylardan faydalanabilirsiniz ama bu çayların faydasını da fazla abartmamak, onları ilaç gibi kullanmaya başlamamak lazımdır.
Antiviral ilaçlara gelince...
Bu konuda da yanlış davrandığımızı söyleyebilirim. Hiçbir antiviral ilaç önceden sağlıklı olan bir kişide grip tedavisi için gerekli değildir. Antiviral ilaçları genel durumu zaten bozuk, önceden zaten ciddi hastalığı, organ yetmezliği, bağışıklık problemi olan kişilerde kullanmak gerekir ki bu özel durumlara da sadece doktorların karar vermesi lazımdır.
BAŞKA NE YAPMALI?
Eğer gripseniz istirahat edin. Bedeninizi susuz bırakmayın. Beslenmenizi ihmal etmeyin. Ellerinizi daha sık ve dikkatle yıkayın. Ağız burun temizliğinize dikkat edin. Kalabalık bir işyerinde çalışıyorsanız gripliyken işe gitmeyip dinlenin. El sıkmamaya, öpüşmemeye özen gösterin.
Çocuklarınızda gribal belirtiler varsa mutlaka bir çocuk hastalıkları uzmanıyla konuşun. Okuldaki arkadaşlarına bulaştırmaması için iyileşene kadar evde istirahat etmesini sağlayın. Çünkü özellikle okullar ve yuvalarda hasta çocuklar okula gitmeye de devam ettikleri için virüs hızla yayılıyor, daha da kötüsü “pinpon topu” gibi o çocuktan diğerine ve bir süre sonra da yeniden o hasta çocuğu zıplayıp duruyor.
Grip mevsimi süresince özellikle C vitamini sebze ve meyvelerden daha bol ve sık faydalanmanın da bir yolunu bulun. Bedeninizi aç, susuz bırakmayın. Beslenmenize özen gösterin. Mümkünse proteinden zengin bir beslenme planı -et, balık, tavuk, yoğurt, peynir- uygulayın. Çorba tercihlerinizi de “tavuk suyuna çorba” lehine kullanın.
NETİCE...
Bir kez daha tekrarlamakta fayda var; grip sorununun çözümünde antibiyotik kullanmak bağışıklık sisteminizi daha da zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü yuttuğunuz her antibiyotik hapı bağırsaklarınızdaki faydalı mikroorganizmaların milyonlarcasını ortadan kaldırıyor, “probiyotik bakteriler” olarak bildiğimiz bu bakteriler azaldıkça da bağışıklık sistemi güç kaybediyor.
Bağışıklık takviyelerinin karnesi
Bağışıklık sistemini güçlendirdiği söylenen vitamin takviyelerine not verdik. Hangileri daha başarılı, hangileri orta halli öğrenciler arasında? Gelin beraber keşfedelim.
Sambucus özleri: Bu bitkisel desteğin bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediğini gösteren çalışmalar var. Notu: 10 üzerinden 8
Umklaoba: Güney Afrika kökenli bir bitkiden elde edilen bu özlerin bağışıklık sistemini olumlu etkilediğini gösteren çalışmalar var. Notu: 10 üzerinden 8
Omega-3 yağları: Özellikle DHA’nın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini düşündüren güçlü kanıtlar var. Ben de sık sık faydalanıyorum. Notu: 10 üzerinden 9
D vitamini: Kullanabileceğiniz en etkin bağışıklık desteklerinden biri. Kapsülleri ve ampulleri var. Notu: 10 üzerinden 10
C vitamini: Bana göre, bağışıklık sisteminiz güçlü olsun diye her gün C vitamini yutmanın pek gereği yok. Sadece hasta olduğunuz dönemlerde üç-beş günlük C vitamini kürleri yapmanız yeterli olabilir. Notu: 10 üzerinden 7
Çinko: Çinko değerleri düşük olduğunda bağışıklık sisteminin de zayıfladığı yolunda birçok araştırma var. Fakat kandaki çinko seviyesinin vücudun gerçek çinko rezervlerini yansıtmayabileceği de biliniyor. Bu yüzden, “Gribim, nezleyim, çinko içeyim de geçsin,” diye düşünmek de, çinko fakiri olmak da yanlış. Notu: 10 üzerinden 8
Betaglukan: Ülkemizde çok satılan bağışıklık desteklerinden biri olsa da hakkında kesinliği kanıtlanmış bir bilgi yok. Yani işe yarayıp yaramadığı net değil. Notu: 10 üzerinden 4
Paylaş