Paylaş
Glutatyon biz yaşlandıkça azalan en güçlü doğal antioksidanımız. Bağışıklığı güçlendiriyor, enerji veriyor, detoks sistemlerimizi aktive ediyor, tümöre, kansere karşı bizi koruyor.
Yaşlanmayı yavaşlatmak için de glutatyon rezervimizi artırmamız gerekiyor.
Glutatyonun üç temel aminoasidi var ama “sistein” en önemlisi. Sistein kükürtlü bir aminoasit ve sarımsak, soğan, pancar, turp, lahana, karnabaharda bol bulunuyor. Destek olarak n-asetil sistein içeren takviyelerden yararlanmak gerekiyor. Ayrıca ona elektron veren “C vitamini”ni de artırmamız lazım.
Yeşil taze sebzeleri ve turunçgilleri ihmal etmeyelim. Buna “çinko” ve “selenyum” zengini deniz ürünleri, bakliyat, kuruyemiş grubunu da ekleyelim.
“Alfalipolik asit” zengini ıspanak, ceviz, hayvansal gıdaları da bol alalım. Ve iyi bir “uyku”nun da glutatyon üretimini artırdığını unutmayalım.
Kilo kontrolünde ilk 10
1- Metabolik, hormonal ya da ruhsal bir probleminiz varsa ilk önce onu çözeceksiniz.
2- Az yiyecek çok hareket edeceksiniz. Kısacası her gün yürüyeceksiniz.
3- Alkolden uzak duracaksınız.
4- Ciddi bir hipogliseminiz yoksa zırt pırt atıştırmayıp, üç çok, hatta iki ana öğünle yetineceksiniz.
5- Protein ve sebze ağırlıklı beslenip meyveleri sınırlayacaksınız.
6- Yavaş yiyip her lokmayı en az yirmi kez çiğneyeceksiniz.
7- Sabah güçlü, akşam hafif yiyeceksiniz.
8- Un ve şeker zengini besinleri azaltacaksınız.
9- Porsiyonlarınızı küçülteceksiniz.
10- Her gün ortalama 7 bin 500 adım yürüyeceksiniz.
Fotokopi diyetlerden uzak durun
Hepimiz farklıyız, özeliz, biriciğiz. Hepimizin farklı metabolik ayarı, farklı hormonal sistemleri var.
Bu nedenle herkese uyan ve her bedene “tıp” diye oturan ortak bir beslenme veya diyet biçimi yok. Kişiye özel olmayan fabrikasyon diyetlerin hiçbiri bu nedenle kalıcı olarak çalışmıyor.
Kilo verme programlarında beslenme planları hazırlanırken “kişiye özel” çözümler, listeler, öneriler gerekiyor.
Bir başka tehlike daha var: Kilo almanıza yol açan hatanızın, metabolik bozukluğunuzun, hormonal bozukluğunuzun ya da hareketsizlik probleminizin çözümünü bilmeden sadece kalori kısıtlarsanız, sağlığınızı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırsınız.
Çünkü kilo vermenin anayasası olduğu gibi beslenmenin de bir anayasası var. O anayasa da sadece 3 maddelik kısacık bir anayasa. İçinde neler mi var:
1- Yeteri kadar gıda al!
2- Dengeli gıda al!
3- Aldığın gıdaları çeşitlendir! Hepsi bu...
5 önemli kilo yanlışı
1- “Ya hep ya hiç” yanlışına düşmeyin: Ya amansız bir kilo savaşçısı ya da umarsız bir kilo aldırmazı haline gelmeyin. İkisi de büyük yanlıştır.
2- “Negatif tavır” sergilemeyin: Kilo sorununuzla kavga etmeyin. Ayrıca fazla kilolu olmak sizi utandırmasın. Vücudunuz sizin ve sadece sizi ilgilendirir.
3- “Katı tutumlar” geliştirmeyin: Oturduğunuz her sofrada, bulunduğunuz her ortamda size önerilen beslenme tavsiyelerine uyamayabilirsiniz. Her gün 3- 5 kilometre yürüme fırsatı da bulamamanız mümkün. Bütün mesele bu olumsuzlukları büyütmemekte.
4- “Büyük ve boş hayaller” peşinde koşmayın: Daha yolun başındayken 20-30 kilo vereceğim gibi büyük hedeflere odaklanmayın. Küçük ama emin adımlarla ilerlemek her zaman daha sürdürülebilir ve kalıcı sonuç anlamına geliyor.
5- “Süreci stres haline getirme” eğiliminden uzak durun: En tehlikeli kilo sabotajcılarından biri de strestir. Kilo verme sürecini stresli bir maceraya dönüştürmeyin. Stres arttıkça kortizol salgısı da artar. Fazla kortizol kilo vermeye en büyük engeldir.
Kolonoskopi her şeyi görmüyor
Kalın bağırsak kanseri ile mücadelede kolonoskopi altın bir standarttır.
Yaşı 50’yi geçen herkesin ortalama 5 ila 7 yılda bir incelemeden geçmesinde fayda var. Çünkü kalın bağırsakta oluşan tümörler çoğu zaman 5-7 yıllık bir periyottan sonra oluşuyor. Kolonoskopi hem bu tümörleri yakalıyor hem de tümöre yol açabilecek polipleri yakalayıp onları temizlemeyi sağlıyor. Ancak kolonoskopi bağırsağın içindeki biyolojiyi yani mikrobiyota yapılanmasını göremez.
Bağırsakta trilyonlarca dost bakteri bizimle birlikte yaşıyor. O bakterilerin arasındaki ekolojik denge bozukluğu yani disbiyozis dediğimiz problemini ne yazık ki kolonoskopi ile asla göremiyoruz.
Fast food gıdalar kısırlık yapabiliyor
Fast food gıdaların içeriğinde çok fazla koruyucu madde, kötü (trans) yağ, nişasta bazlı fruktoz var.
Son yapılan incelemelerde elde edilen olumsuz bulgulardan biri de, bu bileşenlerin pek çok olumsuz etkilerinin yanında kısırlığa da neden olduğudur.
Özellikle doğurganlık çağındaki hanımların ve genç erkeklerin bu bilgiyi bir kenara not etmesinde fayda var. Hızla büyüyen kısırlık sorununun bir nedeni de hızla büyüyen fast food pazarı olabilir.
Paylaş