Paylaş
Hipoglisemi önemli bir sorun. Aşikar olanı da var, gizlisi-saklısı gözden kaçanı da. Özellikle hafif veya kronik hipoglisemiler gözden kaçabiliyor. Hipoglisemi işaretlerinden herhangi birini taşıyanların, hipoglisemi testinden geçmesi gerekiyor.
Hipoglisemiler her zaman “kalp çarpıntıları, terlemeler, iç çekilmeleri, baş dönmeleri, şuur bulanmaları, tekrarlayan bayılmalar” gibi aşikar belirtilerle ortaya çıkmıyor.
Kronik bir “baş ağrısı”, izah edilemeyen bir “terleme” yatkınlığı, anlamsız bir “sinirlilik ve aşırı tepkisel durum”, kronik bir “yorgunluk”, ilerleyici bir “depresyon”, can sıkıcı hale gelen “uyku bölünmeleri”, anlam verilemeyen “yeme atakları, tatlı krizleri”, dahası “kolay kilo almalar” veya “zor kilo vermeler” de dahil pek çok sorun hipoglisemiye işaret edebiliyor. Eğer akla gelip de araştırılmazsa bu tip hipoglisemiler çoğu zaman atlanıyor.
Hipogliseminin teşhisi için öncelikle açlık kan şekerine bakmak gerekiyor ama sadece açlık şekerine bakarak teşhis konulamayabiliyor. Tabii ki herhangi bir anda (özellikle de yukarıdaki belirtilerin olduğu bir dönemde) kan şekeri 60 mg/dl’nin altındaysa o kişide hipogliseminin varlığı kabul ediliyor ama doğru bir teşhis için tokluk şekeri değerlerini de birkaç saat süreyle izleyip ölçmek gerekiyor.
Hipoglisemi teşhisi için eskiden olduğu gibi artık “şeker yükleme” yönteminden değil, özel planlanmış karbonhidrat, protein, yağ içerikleri özel ayarlanmış bir yiyeceği takiben açlık, birinci, ikinci, üçüncü, hatta dördüncü saat kan şekeri ve insülin değerleri araştırılarak tanıya gidiliyor.
Sarımsak tansiyonu düşürür mü?
Sarımsağın birçok marifeti var. Öncelikle vitamin ve mineral içeriği çok yüksek bir besin. Ayrıca içindeki “allicin” maddesi adeta bir antibiyotik gibi çalışıyor, hatta kanser önleyici gibi görev yapıyor.
Sarımsağın bir ölçüde tansiyon ayarını kolaylaştırdığı da doğru olabilir ama hipertansiyon problemi gibi önemli bir sorunu sarımsağa havale etmemek gereki.
Kısacası hipertansiyonlu biriyseniz sarımsağı bir destek olarak tüketebilirsiniz ama kokusuna katlanmanız, ilacınızdan ve tuz kısıtlamasından vazgeçmemek koşuluyla...
ALDANMAYIN
Bölgesel incelme yapan bir ilaç var mı?
Vücudun belirli bir kısmını inceltebilecek, yani “bölgesel yağ kaybı” yapabilen herhangi bir besin desteği yok. Yani “CLA” bacaklardan, “karnitin” karından yağ verdirir diye bir öneri duyarsanız lütfen ciddiye almayın.
Bölgesel incelme sağlayan özel bir egzersiz de yok. Diyetle veya egzersiz yaparak vücudunuzun hangi bölgesindeki yağların yakılacağına sadece genetik kodlarınız karar veriyor. Zaten bu nedenle de kilo verenlerin bazıları göbek ve belden, bazıları da kalça ve ayaklardan inceliyor.
Mesela insülin direnci olanlarda “incelme” yani “yağ kaybı” bel ve göbekten oluyor.
BİR SORU
Magnezyum, krampları azaltır mı?
Magnezyum eksikliği seyrek görülen bir durum ama kramp yakınması olanlarda magnezyum desteği kullanmak yararlı sonuçlar verebiliyor. Özellikle uykusuzluk, ayak uyuşma, yanma ve karıncalanmaları, ayak ağrı ve kasılmaları ile kronik yorgunluk sendromunda magnezyum desteği işe yarayabiliyor.
Günlük doz 200-400 mg arasında değişiyor. Magnezyum desteklerine başlamadan önce doktorunuzla görüşmenizde yarar var. Özellikle böbrek ve karaciğer sorununuz varsa bu nokta çok önemli.
BİR NOT
Akdeniz mutfağında neler var?
- Akdeniz mutfağı lezzete, doğallığa, düşük kalorili ve posalı besinlere, zeytinyağı ve son derece keyifli bir sofra kültürüne dayanıyor.
- Bu mutfakta balık ve et dengeli tüketiliyor.
- Tahıllarda çeşitlilik var; tam tahıllar (bulgur, köy ekmeği) yeniyor.
- En önemlisi ise sebzeler. Taze ve mevsiminde sebzelerle yapılan salatalar, zeytinyağlılar hemen her yemekte yeniyor. Meyve konusunda da dikkatli davranılıyor. Karpuz, elma, üzüm, kayısı, portakal, mandalina bu mutfağın favori meyveleri.
- Akdenizliler süt ürünlerini de (özellikle keçi peyniri ve yoğurdu) çok seviyor, yoğurdu sofralarından hiç eksik etmiyorlar; en azından cacık ya da ayran var.
- Bakliyat grubu da ihmal edilmiyor. Nohut, bezelye, kuru fasulye sık ve bol tüketiliyor.
Paylaş