Genetik miras

Başınıza gelen sağlık sorunlarının çoğu genetik mirasınızla ilişkilidir.

Haberin Devamı

Genleriniz, iç yapınızı da, dış görünüşünüzü de etkiliyor… Size aile mirasınızın bağışladığı bazı kötü genlerse
tohumlar gibidir. Uygun ortamı, uygun su ve havayı bulduklarında yavaş yavaş çimlenmeye, yeşermeye, başlarlar. Bunlara birde yaşam yanlışlarınızı katar, besleyip büyüten gübreler eklerseniz bu tür kötü genetik tohumların daha hızlı büyüyüp gelişeceğinden, hatta çiçek bile açacağından emin olabilirsiniz.
Başınıza gelen sağlık sorunlarının çoğu genetik mirasınızla ilişkilidir. Aileden aldığınız iyi genler boyunuzu, posunuzu, teninizin rengini, saçınızın şeklini bile belirlerken, kötü genlerde (tıpkı iyi tohumların arasına karışmış kötü tohumlar gibi) bize ailenizden miras hastalıklar olarak intikal ediyor. Ama bugün artık çok iyi biliyoruz ki, genetik miras değiştirilemez bir şey, kötü bir kader değildir.
Genetik miras hakkında önceden fikir sahibi olabilir ve yaşam tarzımızda ona uygun değişiklikler oluşturup, kötü tohumların yeşermelerini engel olabiliyoruz. Bütün mesele mirasımızın ne olduğunu bilmemizle ilgili.

Haberin Devamı

KABUL ETMEYİN!

Genetik mirasımızda diyabetin, tansiyon yüksekliğinin olması, birinci dereceden akrabalarımızda şeker, hipertansiyona yakalanmış olmaları genetik geçiş yoluyla bizim de şeker hastalığı veya hipertansiyona yakalanmamıza zemin hazırlayabilir.
Ama bu mirası kabul edip etmemek, hatta mirası reddetmek bizim elimizde. Bunun yolu da modern tıp biliminin bize sağladığı verileri, bilgi ve tavsiyeleri akıllıca kullanmaktan geçiyor. Aynı durum şişmanlık, romatizmal hastalıklar, bellek bozuklukları-bunama hatta kanserler için de söz konusu. Bu hastalıklarda da genetik mirasınızı önceden öğrenebilir, gerekli önlemleri alır, bu önlemleri yaşamanızın bir parçası yapabilirseniz bu kötü tohumların çoğu yeşeremeyecektir.

AİLE AĞACINIZ NASIL

Genetik mirası öğrenmenin yolu öncelikle “aile ağacı” oluşturmaktan geçiyor. Bu ağaç anneniz, babanız, kardeşleriniz, büyük anne ve dedeleriniz, dayı, teyze, hala, amca ve benzeri birinci kuşak akrabalarınızda hangi hastalıkların olduğunu araştırmakla ortaya çıkarılabiliyor.  Bu hastalıkların kimi şu veya bu şekilde ama mutlaka ortaya çıkabilse de onlarda bile erken tanı hayat kurtarıyor. Diyabet, tansiyon, kanser, romatizma gibi sorunlarda ise genetik miras önceden bilindiğinde problemin yönetimi ciddi ölçüde kolaylaşıyor.

NE YAPMALI?

Haberin Devamı

Benim tavsiyem şu. Sağlık-hastalıkla ilgili aile ağacınızı oluşturarak genetik mirasınız hakkında fikir sahibi olmaya çalışın. Eğer imkanınız varsa, genetik tarama testlerinden yararlanmayı da düşünün. Kalın bağırsak, meme, prostat gibi pek çok kanserin, Alzheimer hastalığından parkinsona çok sayıda nörolojik sorunun, tansiyonun, şekerin, obezitenin, Haşimota hastalığından Talasemiye (Akdeniz anemisi) onlarca sağlık probleminin genetik mirasla ilgili olduğunu lütfen aklınızdan çıkarmayın.

AKLINIZDA OLSUN

Kalın bağırsak kanseri geç belirti veriyor

Kalın bağırsak kanseri sık görülen kanserlerden biridir. Kadınlarda meme kanserinden sonra 2. sırada, erkeklerde mide ve akciğer kanserinden sonra 3. sırada yer alıyor.
Bu nedenle erkeklerin prostat, kadınların da meme kanseri kadar bu kansere karşı da uyanık olmaları gerekiyor. Özellikle aile hikayesinde kalın bağırsak kanseri olanların dikkatli olmalarında yarar var.
Kalın bağırsak kanserinin çeşitli belirtileri var. Dışkıda kan görülmesi, bağırsak boşaltımında güçlük başlaması, büyük abdestin şekil değiştirmesi en sık görülen belirtiler. Tümör bağırsak boşluğunu tamamen tıkadığında şiddetli karın ağrısıyla ortaya çıkar ve bazen apandisit ile karıştırılan tablolara da rastlanabiliyor.
Diğer taraftan dışkıda kan gelmesi veya makatta kan bulunması çoğu zaman basur gibi önemsiz bir nedene bağlanıp ihmal de edilebiliyor.
Bütün bu nedenler kalın bağırsak kanserine karşı belirli aralıklarla taramadan geçmek gerektiğine işaret ediyor. Tarama için en güvenilir yöntemin “kolonoskopi” olduğu belirtiliyor.
50 yaşını geçen herkesin 3-5 yılda bir kez kolonoskopik incelemeden geçmesinde fayda var.
Ailede kalın bağırsak kanseri görülüyorsa kronoskopi yaptırmayı ihmal etmeyin.

BİR BİLGİ

Haberin Devamı

Kahve mi yararlı yoksa çay mı?

Aynı yiyecekler için birkaç gün önce sağlığa zararlı uyarısı alırken kısa bir süre sonra şu veya bu organa faydalı olabileceğini okuyor şaşırıyorsunuz. Kahve ve çay konusu da bunlardan biri. Kahve sağlığa zararlı olabilir.
Çünkü içinde fazla miktarda kafein var. İnsan bedeni her bir kilogram için 3-5 miligram kafeini tolere edebiliyor. Yani 60-70 kilo civarındaysanız günde 1-2 kahve sorun yaratmıyor.
Kahvede sağlığa yararlı olabilen polifoneller de var. Eğer makul miktarda kahve içerseniz, bu polifoneller kalp sağlığından belleğinize birçok organda güçlü bir antioksidan destek sağlıyor. Ama belirttiğimiz gibi önemli olan miktarı.
Çaya gelince, çaydaki kafein miktarı kahveden daha az. Bir bardak yeşil çayda 20mg, siyah çayda 40 mg kafein var. Çayın antioksidan gücü ise kahveden çok daha yüksek.
Bir bardak yeşil çay bir kapsül antioksidana denk geliyor diyebiliriz.
Sonuç olarak bu sorunun cevabını çay kahveden daha faydalı ve daha az zararlıdır diye yanıtlamakta yarar vardır.

BİR BİLGİ

Haberin Devamı

Panik bozukluk yaygınlaşıyor mu?

Psikiyatri uzmanları, panik bozukluk sorununun özellikle kadınlar arasında yaygınlaşma eğilimde olduğunu düşünüyor. Bu hastaların en çok kalabalık ortamlardan çekindiklerini, dışarıya tek başına çıkmaktan korkmak gibi sorunlar yaşadıklarını belirtiyorlar. Hastalardan bazıları tren, otobüs, uçak gibi kapalı araçlara binmekten kaçıyor. Bir kısmı ise hastanelerin ve doktor muayenelerin önünden geçmemeye çalışıyor. Göğüs ağrısı, çarpıntı atakları yaşayan ya da ağır solunum güçlüğü çeken panik ataklıların sayısı az değil.

Yazarın Tüm Yazıları