Paylaş
Destek olarak doğumsal bozuklukların önlenmesi için doğurganlık çağındaki tüm kadınların günde 400 mikrogram alması öneriliyor.
Araştırmalar, folik asidin yararlarının sadece hamile kadınlarla sınırlı olmadığını gösteriyor. Folik asit desteğinin kalp krizi, inme, bunama ve kanser riskini azaltabileceği de anlaşılıyor.
Folik asidin yararlı bulunmasının önemli bir sebebi de, homosistein seviyesini azaltması. Homosistein, aminoasitlerden biri. Bazı B vitamin-lerinin eksikliği (ki en önemlisi folik asittir), homosisteinin birikmesine neden oluyor.
Kan dolaşımında homosisteinin yüksek seviyeleri; kalp krizi, inme, bacaklarda dolaşım bozukluğu, Alzheimer hastalığına benzer şekilde bunama ve kanserin bazı şekillerinin ortaya çıkmasında etkin olabiliyor.
Folik asit, Vitamin B6 (pridoksin) ve Vitamin B12 ile homosisteini kan dolaşımından uzaklaştırmak için birlikte görev yapıyor.
DESTEK OLARAK FOLİK ASİT ALMANIN FAYDALARI
Folik asit desteği almak, sadece yükselen homosistein seviyelerini azalmaz. Başka yararlar da sağlar:
PAP smear ile saptanabilen, rahim ağzının kanserleşebilen lezyonu olan servikal displaziyi folik asit önleyebilir, hatta geri çevirebilir.
Folik asidin, alkolün kalın bağırsaktaki (kolon) poliplerin oluşumunu azalttığı gösterilmiştir. Böylece kolon kanserini de engelleyebilir.
Folik asit, alkolün kansere neden olan zararlarına karşı koruyucu olabilir. Fazla alkol kullanımı, düşük folik asit tüketimi ile beraber olduğunda kanser riski artar. Yüksek oranda ek destek olarak folik asit alımı, kanser riskini azaltmaktadır.
Folik asit ve Vitamin B12 beraberce, beyinde Alzheimer hastalığı oluşmasını önleyebilir.
Folik asit, Vitamin B6 ile birlikte ayak ve el damar hastalıklarını (kollarda ve bacaklarda kanlanma bozukluğuna neden olur), kalp krizi ve inme riskini de azaltabilir.
Diyaliz hastaları, tek böbrekli kişiler gibi böbrek yetmezliği problemleri olanlar; şeker hastalığından, kalp ve damar problemlerinden korunmak için daha yüksek miktarlarda folik asit tüketmelidir.
Folik asit, diğer B vitaminleriyle beraber görev yaptığı için günlük 50-100 mg Vitamin B6 (pridoksin) ve günlük en az 100 mikrogram Vitamin B12 alınması daha yararlıdır. Homosistein seviyeniz yüksekse, düzenli olarak B6, B12 ve folik asit kombinasyonu kullanarak düşürebilirsiniz.
İdeal homosistein seviyesi yüzde 9 mg’dan daha azdır. 12-14 mg arası riskli seviyelerdir. Kan homosistein seviyesinin %16 mg’dan fazla olduğu durumlarda son derece yüksek damar hastalığı riski söz konusudur.
Kanda lenfosit azalması ne anlama geliyor?
Lenfositler, bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışmasında çok önemli görevler üstlenen kan hücreleridir. Kanda yeteri kadar lenfosit yoksa, bağışıklık sistemi güç kaybeder, enfeksiyonlara yakalanmak kolaylaşır.
Özellikle sağlıklı kişilerde pek görülmeyen fırsatçı bazı enfeksiyonların lenfosit azlığında sıklaştığı bilinmektedir. Bu kişilerde, tekrarlayan viral mantar ve parazit enfeksiyonları görülmeye başlanır.
Pek çok sebep, lenfosit azlığına yol açabilir ama ilaçlar, kortizon kullanımı, bazı hastalıklar (AIDS), kimyasal toksinler en sık görülen nedenlerdir. Bağışıklık sistemiyle ilgili bazı hastalıklarda da lenfosit azalması görülebilir.
Bir kural: Hızla giden hızla geri gelir!
Yapılan pek çok araştırma, uzun süreli ve düşük hızlı kilo verme programlarının, sonunda verilen kiloları yeniden alma olasılığının az olduğunu göstermiştir. Diğer taraftan bu tür bir program, mali açıdan daha kolay kabul edilebilir, maddi yükümlülüğü zaman içerisine yayılabilir bir program olmaktadır.
Kilo fazlalığı ve kilo yönetimi ile ilgilenen biz uzmanlar, çabucak ve hızla kilo vermek isteyen pek çok hastayla karşılaşırız. Unutmamalıdır ki, sağlıklı ve kalıcı bir kilo kaybı sadece doğru belirlenmiş mantıklı bir hedefle ve kilo yönetimini öğrenmekle mümkündür.
Özetlemek gerekirse, kilo verme ve yönetimi programlarının en önemli hedefi, başlangıçtaki BKı, bel/kalça oranı ve kilodaki azalmayı takiben, başlangıç kilosunun yüzde 10’unu kaybetmek ve mümkünse bunun göbek, bel ve kalçada birikmiş yağ depolarından olmasını sağlamaktır.
Eğer bu aşamanın sonu başarılıysa, daha fazla kilo kaybı için yeni bir program yapılmalıdır. Bir başka deyişle, vücut ağırlığının yüzde 10’unu kaybetmek, yapılabilecek en sağlıklı ve en geçerli birinci aşama kilo yönetimi programıdır.
Bu sorundan utanmayın!
Normalde vajinada bulunan bakterilerin aşırı çoğalması ile bayat balık kokusu gibi kötü bir koku oluşabilir. “Bakteriel vajinosis” dediğimiz bu durum, kötü kokulu vajinal akıntıların baş sebebidir. Vajende unutulan bir tampon veya rektum ile vajina arasında bir açıklık olması (fistül) da koku yapabilir. Klamidya, kötü hijyen, vajina veya rahim ağzı kanserleri de koku sebebi olabilir. Eğer kötü koku kalıcı olmaya başlarsa, doktora başvurmalıdır.
Paylaş