Paylaş
Araştırmalar fasulye grubunda yer alan besinlerin (fasulye, bezelye, mercimek, nohut, maş...) önemli gıdalar olduğunu gösteriyor.
Araştırma sonuçlarına bakılırsa mutfağımızda bunlara daha çok yer açmamız lazım. Doyurucu, tokluk sağlayıcı ve bitkisel proteinden zengin içeriğiyle fasulye ve grupta yer alan diğer yiyecekler kilo kontrolünü kolaylaştırıyor. Ayrıca yağ oranlarının düşük, kolesterol içeriğinin sıfır, posa oranının yüksek, vitamin içeriğinin zengin olması onları daha da önemli hale getiriyor.
Kısacası “pişirmesi zor, uzun sürüyor” veya “gaz yapıyor” gibi gerekçelere sığınıp fasulye grubundan uzak kalmayın.
Fasulye grubu besinlerin bitkisel protein yükü de oldukça fazla. Onlar için “yoksulun eti” tanımı kullanılıyor ve yoğun protein içerikleri, doymuş yağ ve kolesterolden yoksun yapıları nedeniyle et kadar değerli besinler sayılıyor. Önemli bir nokta da şu: Fasulyedeki bitkisel proteinlerin aminoasit yapısı da güçlü.
Özellikle lizin aminoasidi önemseniyor. Lizin bilhassa bezelyede bol bulunan bir madde, karnitin sentezi için gerekli olan iki aminoasitten biri.
Karnitin mitokondrilerin daha verimli bir enerji üretimi yapabilmesi için zorunlu temel maddelerin başında yer alıyor.
Beslenme uzmanları “fasulye ve gruptaki diğer besinleri hayvansal proteinlerle evlendirirseniz daha da akılcı bir iş yaparsınız” diye de uyarıyor.
Örneğin, kuşbaşılı, kıymalı veya etli kuru fasulye önemli örnekler. Fasulye grubundaki besinleri kendi aralarında evlendirmek, örneğin beyaz fasulyeyi mercimekle ya da nohutla birlikte kullanmak da mümkün.
Sevdiğiniz bazı karbonhidrat kaynaklarının “kilo yapıcı” ve “insülin direncini tahrik edici” etkilerini azaltmak için de fasulye ve gruptaki diğer besinlerden faydalanabilir.
Örneğin, “bulgur-kuru fasulye” ya da “fasulyeli makarna” gibi çeşitlemeler deneyebilirsiniz.
Süper salata
Salatalar bizim mutfağımızın da önemli zenginliklerinden. Farklı, lezzetli ve besleyici çok sayıda yöresel salatamız var ama Yaşasın Hayat diyetisyenleri size çok özel lezzetli bir yaz salatası tarifi hazırladılar. Hem de süper besinleri kullanarak!
Salatanızı aşağıdaki tarife göre hazırlayın, üzerine sevdiğiniz baharatlı otları (fesleğen, nane) ekleyin, biraz da küp şeklinde doğranmış kaliteli beyaz peynir ilave edin.
Eğer bir iki tatlı kaşığı kadar ayçiçeği veya kabak çekirdeği de eklerseniz lezzetinin daha da artacağından emin olun.
Afiyet olsun.
* Bir su bardağı taze ıspanak (Küçük parçalar halinde doğranacak)
* Dörtte bir su bardağı haşlanmış nohut
* Bir su bardağı küp şekilde doğranmış domates
* Yarım su bardağı doğranmış kalın/etli kırmızı dolmalık biber
* Yarım fincan ince doğranmış maydanoz
* Yarım su bardağı rendelenmiş havuç
* Küp şeklinde doğranmış yarım avokado
* Bir yemek kaşığı sızma zeytinyağı
* Bir tatlı kaşığı elma sirkesi
* Yarım ince doğranmış soğan (isteğe göre eklenir)
Mutluluk için zindelik şart
İhtiyaç duyduğumuz iki temel şey var: Sağlık ve zindelik!
Bu ikilinin optimize edildiği hayat, daha iyi, daha güzel bir hayat. Sağlık fiziksel/bedensel, ruhsal/zihinsel, sosyal ve moral olarak optimum bir ‘iyi olma’ durumu, zindelik ise ‘enerjisi yeterli mükemmel bir iyilik hali’dir. Sadece sağlıklı insanlar kendilerini zinde hissedebilirler.
Sağlıklı ve zinde insanlar mutlu, huzurlu ve keyiflidirler.
Zindelik için –bunu bedensel ve ruhsal zindelik olarak düşünmek gerekir- daha fazla bedensel aktivite ve daha çok ruhsal iyilik egzersizleri lazımdır.
Bu ikisinin kesiştiği noktada yaşamınızın kalitesi artacak, performansınız yükselecek, huzurunuz artacaktır.
Bana göre ‘merkez’ beyindir. Sağlıkta da ‘sürdürülebilirlik’ kavramı önemlidir ve sürdürülebilir sağlığın idare merkezi zannettiğinizin aksine kalbiniz değil, beyninizdir.
Canlılığın da merkezi kalp değil beyindir. Hayatla ölüm arasındaki kararı da kalp değil beyin verir. Vücudun kendi kendini iyileştirebilmesi (PHYSIS) bize verilmiş en büyük hediye, bahşedilmiş en büyük güç, bu işin merkezi ise beyindir.
Beyni ve sinir sistemi sağlam olmayan hiçbir vücut kendini yeterince iyileştiremez, kendine yeteri kadar yardım edemez.
Kendiliğinden iyileşme fonksiyonlarını gereği kadar devreye sokamaz, tıbbi yardımlardan ihtiyacı kadar yararlanamaz. Yapması gereken fonksiyonları yeteri kadar yerine getiremez.
Yaşaması gereken hayati deneyimleri yaşayıp hayatın keyfini süremez.
Ispanağın faydaları
Ispanak da çok güçlü antioksidan içeriyor. Karotenoidlerden betakaroten, lütein ve zeaksantinin en bol bulunduğu gıdalardan biri.
Bu üçlü özellikle gözlerimiz için çok ama çok önemli doğal bileşenler, yaşlılığa bağlı makula bozulmasından ve katarakttan korunmada işe yarayan değerli, doğal maddeler.
Glutatyon ve alfa lipoik asit ile C ve E vitamini zenginliği ise ıspanağı bilinen en güçlü antioksidan besinlerden biri haline getiriyor.
Bitmedi! Ispanakta pek çok besinden daha fazla K vitamini var. Ispanağın bilinen en güçlü antioksidanlardan biri sayılan CoQ10’dan da zengin olduğunu da hatırlatalım.
“Coenzym Q10” mitokondride enerji üretimi için kullanılan mühim bir aracı madde.
Mitokondriler hücrelerimizin enerji üretim merkezleri. Ispanağın düşük kalorili ve doyurucu bir besin olması onu kilo kontrolü bakımından da öne çıkarıyor.
Güçlü bir folat kaynağı olması da ayrıcalıklı bir özellik. Bedenimize giren folat miktarı arttıkça kanda homosistein seviyesi düşüyor, kalp krizi, felç, bellek kaybı olasılığı azalıyor. Bu nedenle ıspanaktan sadece sıcak yemeklerde değil, salata olarak da faydalanmanızı tavsiye ediyorum.
Paylaş