Et mi Ot mu

Berkeley Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışma, et yemenin cinsel gücü artırdığını düşünenlerin fena halde yanıldığını ortaya çıkardı.

Haberin Devamı

Et mi, yoksa ot mu yiyelim?” ya da “İnsanoğlu etobur mu, yoksa otobur mu?” tartışması sürse de, yeni bir çalışma “et yemenin cinsel gücü artırdığını düşünenlerin fena halde yanıldıklarını” gösterdi. Amerika’da Berkeley Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışmanın sonuçlarına göre cinsel güç söz konusu ise ot yemek et yemekten daha akılcı bir yaklaşım!

Benim görüşüme göre insanoğlu etobur değil, otobur yaratılmıştır. Aşırı miktarda et ya da diğer hayvansal proteinleri tüketen insanların sağlığı tehdit altındadır.

Beslenme tarzımız dikkatle incelendiğinde, et tüketiminin son yüzyılda (hayvan besiciliğinin gelişmesine paralel olarak) çok yüksek rakamlara ulaştığı anlaşılıyor.

Ne var ki genlerimiz hâlâ eski genler olduklarından bu değişime ayak uyduramıyor. Neticede fazla miktarda hayvansal protein tüketmek bizi hasta edebiliyor, özellikle damarlarımızı ve kemiklerimizi erkenden yaşlandırabiliyor.

SEBZE AĞIRLIKLI BESLENİN

İster yetişkin, ister genç, ister kadın, ister erkek olun değişmiyor, hepimizin makul bir miktarda hayvansal protein, özellikle et tüketmemiz ama bu makul miktarı suiistimal etmememiz lazım.

Özellikle yaşımız ilerledikçe başta et olmak üzere hayvansal proteinleri fazla miktarlarda tüketmekten uzak durmak zorundayız. Sofralarımıza sebze ve meyve grubu besinleri ve de bakliyat grubundaki yiyecekleri daha çok ve sık kazandırmanın yollarını bulmalıyız.

Fazla miktarda et yiyenlerde kanser riskinin artabileceği, ürik asit yükselmesine bağlı gut krizlerinin sıklaşabileceği, özellikle yağlı et düşkünlüğünün kalp krizlerine davetiye çıkarabileceğini unutmayalım. Bilhassa salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak duralım.

Bitkisel ağırlıklı beslenmenin vücudumuza daha fazla vitamin, mineral, antioksidan ve posa kazandıracağını daima hatırlayalım.

Bol miktarda sebze ve makul miktarda meyve ağırlıklı beslenmenin daha az kanser, daha az şeker hastalığı ve yüksek tansiyon, daha seyrek kalp damar hastalığı anlamına geldiğini aklımızda tutalım.

“Et mi, ot mu?” gibi bir tercihte bulunmamız gerekiyorsa, tercihimizi sebze ve meyvelerden yana kullanalım.

Haberin Devamı

Etkili bir kırışıklık kremi nasıl olmalı?

Haberin Devamı

“Yıllanmanın” etkileri, tüm bedeniniz gibi cildinize de yansır. Bunu önceleri engellemek, daha sonra en aza indirmek için desteklere gerek duyarsınız.

Seçeceğiniz cilt bakım ürünlerinin rolü büyüktür. Son yıllarda sayıları arttıkça seçim yaparken zorlanıyor olabilirsiniz.  Yararlı olacağını düşündüğüm birkaç önerim var.

Cilt tipinizi bilmek birinci koşuldur. Yağlı ciltlere su bazlı, matlaştıran kremler, kuru ciltlere ise içeriği daha zengin ürünler uygun olur.

Duyarlı cilde sahip olanlar her zaman içerikleri daha dikkatli okumalıdır. Meyve asitleri gibi bazı aktif maddeler cildi tahriş edebilir, dikkatli olmalarında yarar vardır.

Antioksidan -özellikle de C ve E vitamini açısından zengin- kremler, kırışıklıkların oluşumunu geciktirmesi açısından vazgeçilmezdir.

Ürünler, kollajen yapımını artırmak için A vitamini veya meyve asitleri, nemlenmeyi artırmak için hiyalüronik asit içermelidir.

Klinik çalışmalarda başarılı sonuçlar almış ürünlere öncelik vermek iyi bir davranıştır. Tabii kremin dokusu, kokusu ve uygulama kolaylıkları da göz önünde bulundurmanız gereken noktalardır./ Dr. Evren ALTINEL

Haberin Devamı

Litramine ve Phaselit işe yarıyor mu?

Kilo vermeye çalışan bazı kişiler (özellikle de kadınlar) programlarına yardımcı olabilecek bir destek kullanmayı arzuladıklarında, onlara CLA, L-Carnitin, yeşil çay özü içeren ürünleri önerebiliyoruz.

Son yıllarda çok farklı iki destek fazlaca ön plana çıktı, Avrupa’da ve bizde çok sık kullanılmaya başlandı; yağ emilimini azaltabilen yağ tutucu (Fat binder) Litramine ve karbonhidrat emilimini bir miktar engelleyen Phaselit.

Bu iki maddeyi içeren destekleri hastalarına öneren diyet uzmanları da aldıkları sonuçlardan memnunlar. Bu grupta yer alan destekleri ve CLA ile karnitini ben de tavsiye ediyorum. Dikkat edilmesi gereken nokta, bunları “sadece eczanelerden” satın almak ve doktor-diyet uzmanı önerisiyle kullanmak olmalı. Bunları kimin, ne zaman, ne süreyle kullanacağına doktorlar karar vermeli./ Dyt. Müge BAŞER

Haberin Devamı

Kabuklu meyveler sağlığa daha yararlı

Bize çok sık yöneltilen sorulardan biri, meyvelerin kabuklu yenilip yenilemeyeceğidir. Eğer bir meyvenin kabuklu olarak tüketilmesine imkan varsa, mutlaka kabuğuyla yenmelidir.

Dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta var. Birincisi, kabuklu yiyeceğiniz meyveleri iyice yıkamalı ve temiz olduğundan emin olmalısınız.

Eğer meyve ithal bir ürünse ve özellikle mevsim dışı bir meyveyse, dışında koruyucu olarak ince bir mum tabakasının bulunabileceğini aklınızda tutmalısınız. Bu koruyucu mum tabakasının temizlenmesi için ayrıca özen göstermelisiniz.  Neden faydalı?

Meyvelerin kabuklarında onları güneş ışınları, doğal zararlar, mantar, böcek, mikrop ve kanserojen tehditlerden korumak için üretilmiş onlarca savunma kimyasalı vardır. Kabuk, bu savunma kimyasalları ile doludur.

Çok güçlü bir antioksidan olan kuversetin, elmanın sadece kabuğunda vardır. Etli kısmında bulunmaz.

Bu durum sadece elma, armut için söz konusu değildir. Badem, yer fıstığı, ceviz, fındığın kahverengimsi ince zarı yüzlerce polifenolle tıka basa doludur. Aynı
şekilde domatesin de zarında güçlü antioksidanlar mevcuttur.

Eğer meyvelerin sizi kanserden, damar sertliğinden korumasını istiyorsanız kabuklu olarak tüketin.

Yazarın Tüm Yazıları