Paylaş
Yaşam reçeteleri
Bazı besinlerin kimileri için zararlı olabileceği doğrudur. Bir de herkes için zararlı sayılan besinler var. Sıralama herkese göre değişebilir ama benim ilk 5’lik listeme girenler şunlar:
Rafine şeker, işlenmiş karbonhidratlar (özellikle un ve nişasta içerenler), fast food besinler, trans yağdan zengin yiyecekler ve tuz.
Eğer bedeninizi yaşlanma sürecinden ve hastalıklardan daha iyi korumak istiyorsanız sadece ne yiyeceğinize değil, neleri yemeyeceğinize ya da az yiyeceğinize de dikkat etmek zorundasınız.
Rafine şekerin kırışıklıktan kalp-damar hastalığına, kilo probleminden stres ve depresyona kadar pek çok sorunun tetikleyicisi olduğu biliniyor.
Un ve nişasta zengini işlenmiş karbonhidratlar, beyaz pirinç, pasta, çörek, kurabiye, börek ve benzeri yiyecekler, bisküvi, kraker, grissini, cips, browni, kek gibi besinler de şeker hastalığından kalp hastalığına pek çok sağlık sorunu için birer kırmızı mumlu davetiye haline geldi.
Fast food besinlerin ne gibi zararları olabileceğinin hâlâ farkında değilseniz “Super Size Me” filmini izlemenizi tavsiye ederim.
Trans yağ asitlerinin ise kanser ve damar sertliği gibi pek çok problemi tetiklediğini sağır sultan bile duydu.
Tuz da abartıldığında en az şeker kadar tehlikeli olabilen bir yiyecek.
BİR NOT
Kafeinin ne kadarına izin var?
Kafeinin sağlık yönünden bazı sorunlar yarattığı doğru ama bu bilgi kahve ve çaydan tamamen vazgeçmeniz, çikolataya elinizi bile sürmemeniz anlamına gelmiyor.
Fazla miktarda kafeinin uykusuzluk, sinirlilik, aşırı duyarlılık hali yapabildiği, kalp ritmini hızlandırıp bozabildiği, kas seğirmelerine, ellerde titremelere, baş ağrısına, gerginliğe yol açabildiği biliniyor. Buna rağmen makul miktarlarda tüketilince ciddi bir problem ortaya çıkmıyor.
Sağlıklı bir yetişkinin, kilosu başına 5 mg kafeini tolere edebileceği düşünülüyor.
Yani çoğu insan günde 200-300 mg kafein tükettiğinde herhangi bir sorun yaşamıyor.
Bu miktar da yaklaşık 3 fincan kadar kahve veya 5-6 bardak kadar çayla kazanılabiliyor. Yine de bu miktarın bile bazı kişilerde sorun yaratabileceği, özellikle uykusuzluğa, uyku kaçmasına yol açabileceği aklınızda olsun.
Sırası gelmişken kısa bir not daha düşelim: Bazı antibiyotikler (Ciprofloxacin, Norfloxacin ve benzerleri), nefes açıcı bazı ilaçlar (Teofilin içerenler) ve efedra içeren uyarıcılar, kahvenin yan etkilerini şiddetlendirebiliyor.
Merak ediyorsanız
Çikolatada ne var?
Çikolatanın sakinleştirdiği ve iyi bir uykuya destek olduğu biliniyor ama güvenilir birçok yeni çalışma çikolatanın nitrik oksit üretimini ciddi miktarlarda artırdığını gösteriyor.
Kanınızda fazla miktarda nitrik oksit dolaşması demek, daha çok cinsel güç anlamına da gelebiliyor.
Nitrik oksit son zamanlarda önemi gittikçe daha iyi anlaşılan bir molekül. Tam bir damar dostu. Damar iç yüzeyini koruyor, damar içi basıncı düşürüyor.
Bu etkileriyle damar bütünlüğünü güvence altında tutuyor.
Aynı molekül mükemmel bir damar genişletici görevi de üstleniyor. Bu etkisi özellikle cinsel organları besleyen damarlarda daha belirgin.
Viagra ve benzerlerinin (Cialis, Levitra) sertleşme sağlayıcı güçlerini damar duvarındaki nitrik oksit miktarını artırmaktan aldıkları hatırlanırsa “çikolata-nitrik oksit-cinsel güç” bağlantısı daha kolay anlaşılıyor.
Hatta bazılarına göre “bitter çikolata=Viagra” gibi bir durum bile söz konusu olabilir.
Çikolatadaki nitrik oksidin yalnız damar bütünlüğünü değil, kan basıncını dengelemede ve kanserden korunmada da önemli yararları var.
Özellikle yüzde 80’in üzerinde saf olan çikolatalar (Bitter, yani siyah çikolatalar) çok güçlü birer flavonoid-polifenol deposu. Bu polifenoller bedenin antioksidan gücünü artırıyor.
Yalnız küçük bir sorun var. Çikolatanın kalorisi yüksek. Hele bir de içine tam yağlı süt, bitkisel yağlar, fındık, fıstık ve benzeri kalori artırıcılar eklendiğinde sorun daha önemli hale geliyor.
Kısacası çikolata cephesinde de önemli gelişmeler var.
Yakın bir tarihte yumurta ve çay gibi çikolatanın da aklandığını görürseniz sakın şaşırmayın.
HATIRLATMA
Balık bunamayı geciktirebilir mi?
Balığın, özellikle Omega-3’ten zengin olan balıkların zekâyı güçlendirme ve belleği desteklemenin yanında bilinçsel gerilemeyi geciktirdiğini gösteren bulguların sayısı her gün biraz daha çoğalıyor.
Omega-3 yağları ister balıktan, ister başka kaynaklardan kazanılsın zihinsel gerileme üzerinde son derece ciddi yararlar sağlıyor.
Eğer balık, ceviz, yeşil yapraklı sebzeler, keten tohumu ve diğer Omega-3 zengini besinleri daha sık yerseniz, belleğinizin bundan mutlu olacağı aklınızda olsun.
İsterseniz birkaç kopya daha vereyim: Folik asit, B12 vitamini, B6 vitamini de belleğe iyi gelen doğal destekler olarak gösteriliyor.
ESKİ BİR SORU
Cevizi mi yiyelim
suyunu mu içelim?
İkisini de deneyebilirsiniz. Çünkü her iki durumda da ceviz, kolesterolünüzü düşürmeye yardımcı oluyor.
2004’ten bu yana Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi günde 30-40 gram ceviz yemenin kalp sağlığını korumaya yardımcı olabileceği şeklinde bir önermeyi ceviz paketlerinin üzerine yazmanıza bile izin veriyor.
1 ceviz ortalama 25 kalori içeriyor ve kalp sağlığı açısından maksimum faydayı alabilmeniz için günde 6-8 ceviz yemeniz yetiyor.
Burada dikkat etmeniz gereken, böyle bir önlemin size 200 kalorilik bir enerji yüklemesi.
Bu enerjiyi ya başka yiyecekleri azaltarak dengelemeli ya da egzersiz yaparak harcamalısınız.
Aksi halde yaklaşık olarak her ay 1 kilo kazanırsınız.
Ceviz bitkisel omega-3’ler, magnezyum, folik asit ve posadan zengin yapısıyla kalp dostu bir yiyecektir.
Sırası gelmişken, 200 kalori yakmak için 25 dakika tempolu yürümeniz, 30 dakika kadar tenis oynamanız, 1 saat kadar golf sporu yapmanız gerektiğini hatırlatalım.
Paylaş