Paylaş
B vitamini ailesinin “Tiamin, Niasin, Riboflavin, Pantotenik asit, B6, B12 ve folik asit” olmak üzere tam sekiz üyesi var.
Tabii ki hepsi çok önemli ama üçü diğerlerinden çok daha popüler. “Üç silahşörler” olarak da bilinen “B6, B12 ve folik asit” çoğu insanın “vitamin programı”na bir şekilde giriyor.
Diğerlerinin de ciddi işlevleri var ama bunlar “çok özel” durumlar ve eksiklik hali onlar için pek söz konusu olmuyor.
Pantotenik asit, cilt ve saç-tırnak sorunlarının çözümünde zaman zaman kullanılıyor. Niasin ise en çok iyi kolesterol HDL’nin çok az olduğu durumlarda “HDL kolesterolü yükseltmek” amacıyla kullanılan bir vitamin. Bu işin de sadece ve sadece doktor önerisiyle yapılması lazım.
B6: Fazlası tehlikeli
B vitamini ailesinin yıldızlarından biri olan B6’nın eksikliğinde cilt yapısı bozuluyor, kansızlık, zihin karışıklığı, depresyon, kramp benzeri kas kasılmaları ortaya çıkıyor.
Rastgele destek olarak kullanılması doğru değil. Mesela adet sancılarını azaltmak, depresyondan iyileşmeyi hızlandırmak veya karpal tünel sendromunun tedavisine destek olsun diye B6 vitamini kullanmanızı tavsiye etmem.
Çünkü kandaki seviyesi fazlaca artınca bazı ciddi problemler (mesela sinir sistemi tahribatları) ortaya çıkabiliyor.
Bence yeteri kadar et, bakliyat, kabuklu yemiş yiyorsanız, B6 eksikliğinden korkmayın ve doktorunuz önermedikçe B6 desteklerinden uzak durun.
Folik asit: Kanserden korur!
Folik asit, destek olarak çok sık kullanılan, bazen doktorlar tarafından reçetelere de yazılan (yani ilaç gibi de faydalanılan) bir B vitamini.
Folik asidin noksanlığı, ağır tipte bir kansızlığa neden oluyor. Eksikliğinin damar hasarını artırdığı, belleği zayıflattığı, homosisteinin kanda artmasına da yol açtığı biliniyor.
Folik asit eksikliği olan anne adaylarının doğuracakları çocuklarda sinir sistemi hasarlarına rastlanma olasılığı maalesef daha yüksek.
Folik asidin DNA oluşumundaki kilit rolü de çok önemli. Bu rolü ona kanseri önlemede de önemli görevler yüklüyor ve belki de bu yüzden bol folik asit almalı.
Çok kötü beslenmediğiniz ve ciddi bir alkol bağımlısı olmadığınız müddetçe “ıspanak, mercimek, nohut, tavuk ciğeri, siyah fasulye, ayçiçeği çekirdeği, portakal suyu, patates, marul” yiyorsanız, ihtiyacınız kadar folik asidi kolayca kazanırsınız.
Bu nedenle kanınızdaki folik asit seviyesine baktırmadan (ya da doktorunuz önermeden) folik asit desteği almanız gereksizdir.
B12: Beynin sütü!
Özellikle yaşlılıkta B12 eksikliği çok önemli bir sorun. Kansızlığa, homosistein birikimine, bellek bozukluklarına, kas güçsüzlüğüne, iştah kaybına, kol ve bacaklarda karıncalanmaya sebep oluyor.
Sağlıklı bir insanda B12 kan seviyesini 500’ün üzerinde tutmak lazım. Bu miktar azalırsa, bellek zayıflamaya, uyku düzeni bozulmaya, yorgunluklar, halsizlikler sıklaşmaya, kramplar, kasılmalar, el ve ayaklarda uyuşma ve yanmalar problem haline gelmeye başlıyor.
Yeteri kadar yoğurt, peynir, kırmızı et ve tabii ki karaciğer yiyorsanız, bunun da eksikliği pek sık görülmüyor.
B12 eksikliğine vejetaryenlerde, çok fazla alkol kullananlarda, mide haplarını yıllarca yutanlarda, gut tedavisi görenlerde rastlanıyor. Ben özellikle yaşlıların yılda en az bir kez kandaki B12 seviyelerinin kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Eksikliği mutlaka doktor kontrolünde tamamlanmalı.
D vitamini: Her derde deva
Bağışıklığı güçlendiren, kanserden, gripten koruyan, damar sertliğini engelleyen, şeker hastalığına yakalanma ihtimalini düşüren, kemikleri güçlendirip kasları dinçleştiren üstelik bütün bunları sadece bir kapsülün içine sıkıştırabilen bir ilaç olabilir mi? Evet olabilir. Hatta böyle bir ilaç zaten var: D vitamini!
Ayrıca cildinizi günde 10-15 dakika güneşe tutmanız, D vitamini ihtiyacı karşılamaya yetiyor.
Ciltte depolanan ve “kolesterolün kuzeni” sayılan bir madde güneşin etkisiyle hemen “previtamin D”ye dönüşüyor. Bu madde de karaciğer ve böbreklerde işlemden geçirilip D vitamini olarak sisteme giriyor.
Güneşlenmek neden önemli?
D vitamininin yüzde 90’nı cildinizde güneşin yardımıyla üretiliyor. Peki, o zaman son yıllarda 7’den 70’e herkeste saptanan bu yaygın D vitamini noksanlığının nedeni ne?
Sorunun yanıtı şu: Ya yeteri kadar güneşlenmiyoruz ya da bizi neredeyse görünmez kılan güneş kremlerini bilgisizce kullandığımız için bu sorunu yaşıyoruz.
Güneşte fazlaca karardığınız zaman da cildiniz D vitamini üretmeyi bırakıyor. Yani düzenli olarak sık aralıklarla yapılan kısa süreli güneşlenmeler D vitamini üretimi açısından da, cilt kanserinden korunmak yönünden de daha akıllıca.
Paylaş