Dikkat! Yiyip içtiklerinizle kurduğunuz duygusal ilişkileri abartmayın. Çünkü bu ilişki “seviyeli bir ilişki” olmaktan çıkıp derin bir aşka dönüştüğünde şişmanlatıyor.
Uzmanlar ruhsal gelgitlerin yoğun, stresin, anksiyetenin, depresyonun bol olduğu dönemlerin yeme bozukluklarını tetiklediğini belirtiyor. Evden, işten, eşten, memleketten ayrı düşmeler, kalp-gönül yaraları, ana-baba kayıpları, uzamış yalnızlıklar, iyi yönetilememiş hüzünler dahil “ruhu yoran ne varsa” kilo aldırıyor. Böyle dönemlerde yeme kontrolü bozuluyor, yiyecek içecek seçimleri değişiyor. Şeker, un, nişastalı yiyeceklere yönelme başlıyor. Çikolata, dondurma, pizza, makarna favori yiyecekler haline geliyor. Duygu kontrolünü elimizden kaçırdığımızda diyetler bozuluyor. Porsiyonlar büyüyor, oburluk, açgözlülük, doyumsuzluk başlıyor. “Atın ölümü arpadan olsun” türünden boş vermeler, vazgeçip, hoş görmeler de bu dönemlerde sıklaşıyor. Aynı dönemlerde yeme-içme tuzaklarına yakalanma ihtimali de artıyor. Eğer “Yediklerime Duygusal mı yaklaşıyorum?”, “duygusal bir şişman mıyım?” gibi sorular aklınıza takılıyorsa diyetisyen Sevinç Akdur Akdağ’ın hazırladığı (Su İçsem Yarıyor/Kapital Yayınları/2005) testi dikkatle uygulamanızı tavsiye ederim. Uygulayıp halinizi gözden geçirin ve gerekiyorsa siz de kendinize bir çeki-düzen verin!
Olumsuz duygular bellek kaybını hızlandırabilir mi?
Nöroloji uzmanları olumlu ve iyi düşünmenin belleğe pozitif etkilerinin olduğunu söylüyor. Özellikle kronikleşmiş stres, anksiyete ve depresyon gibi olumsuz duygular bilinçsel gerilemeyi hızlandırabiliyor. Yapılan araştırmalarda “Endişeden uzak, huzurlu sosyal ağları güçlü, sosyal güveni ve manevi yapılanması sağlam bir ruhsal organizasyon bellek üzerinde koruyucu bir etkiye sahip” deniyor.
Tamamlayıcı tedavilerin sırt ve bel ağrılarında faydası olabilir mi?
Masaj ve akupunktur başta gelmek üzere tamamlayıcı tıbbın kullandığı bazı tedavilerin (yoga, meditasyon, ısıtma) bel ve sırt ağrılarında bazen faydalı olabileceği anlaşılıyor. Bu tedavilerin çok ciddi bir acemilik yapılmadıkça muhtemelen önemli bir zararı da olmuyor. Bazı hastalar bir taraftan modern tıbbın önerdiği uygulamaları sürdürürken diğer taraftan tamamlayıcı tıbbın özellikle masaj ve akupunktur ağırlıklı tedavilerinden de faydalanıyor. Bu faydanın en azından tedavinin başlangıç döneminde etkili olabileceğini gösteren işaretler var. Eğer böyle bir yardım almak istiyorsanız mutlaka doktorunuzun bilgisi dahilinde yapmanızı öneriyoruz. Çünkü özellikle omurga üzerine yapılacak olan tamamlayıcı tıp uygulamaları ciddi problemlere, komplikasyonlara, hasarlara, hatta sakatlıklara yol açabiliyor.
Duygusal mı yiyorum
Bu testle yeme alışkanlıklarınız hakkında önemli ipuçları edineceksiniz. Yandaki boşluklara 0’dan 4’e kadar rakamlar yazmanız gerekiyor. Evet, başlıyoruz. Vicdanınızın sesini dinleyin ve abartmadan, kendinizi cezalandırmadan öyle cevap verin: 0 = Hiçbir zaman, 1 = Ender, 2 = Bazen, 3 = Sıklıkla, 4 = Hemen her zaman. 1. Kilo vermede başarısızım, verdiğim kiloları da geri alıyorum. (....) 2. Yeme esnasında kontrolümü kaybettiğimi hissediyorum. (....) 3. Aç olmadığım halde yiyorum. (....) 4. Stres altındayken ya da üzgünken daha çok yiyorum. (....) 5. Yemeği zevk ya da ödül olarak görüyorum. (....) 6. Yemeği çok düşünüyorum. (....) 7. Kilomu yönetmekte kendimi başarılı hissetmiyorum. (....) 8. İçki alıyorum ve gün boyu çok atıştırıyorum. (....) 9. Çok yemeden ötürü kendimden utanıyorum. (....) 10. Yemek, duygularımla başa çıkmamda bana yardımcı oluyor. (....)
SONUÇLAR
Şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı. Sizin puanınız kaç bilmiyorum ama benim 13. Yani bu teste göre kilomu kontrol etmekte biraz zorlanıyorum. Cevaplarıma baktığımda hiç 3 görmüyorum. Bu iyi. Bir tane sıfırım var. O da dokuzuncu soru. Bu da iyi. Kötü olan, mesela aç olmadığım halde bazen yiyorum. 0-10: Duygusal yemek konusunda hemen hiç sorununuz yok. 11-20: Kilonuzu kontrol etmekte bir miktar zorlukla karşılaşıyorsunuz. 21-30: Yemeğe duygusal yaklaşıyorsunuz. Profesyonel yardım alsanız fena olmaz. 31-40: Yemekle duygusal bağınız çok kuvvetli. Profesyonel yardım almanız şiddetle tavsiye olunur.
Şiropraktik uygulamalar fizik tedavinin yerini tutabilir mi?
Hayır! Şiropraktik uygulamaların da diğer benzeri omurga üzerine uygulanan işlemlerin de bilimsel yöntemlerle gerçekleştirilen fizik tedavi yöntemlerinin yerini tutabilmesi mümkün değil. Şiropraktik tıpta kullanılan yöntemler, omurganın omuru arasındaki ekleme uygulanan ani ve güçlü basınçlarla sağlanıyor. Amerika’da bu tür uygulamaları yapanların eğitildiği yasal okullar var. Bununla birlikte özellikle bel ve sırt ağrılarınıza eşlik eden hissizlik, karıncalanma ve benzeri sinir sıkışması problemleri varsa bu manipülasyonları yaptırmamanızda fayda var. Bu tür manipülasyonların çok nadir de olsa beyne kan taşıyan boyun damarlarında yırtılmalara yol açabileceği belirtiliyor. Özetle, masaj uygulamaları tamamlayıcı tıbbın faydalanabilecek yöntemlerinin başında geliyor ama kime, ne zaman ve ne süreyle yaptıracağınızı iyi bilmek lazım.
Ev egzersizlerinin en ucuzu hangisi ?
Hiçbir masrafa girmeden evinizde sıfır maliyetle yapabileceğiniz ev egzersizlerinin başında ip atlama geliyor. İp atlamanın hızlı bir kalori yakıcı olduğu kesin! Burada sorun çoğu zaman işi ciddiye almamaktan kaynaklanıyor. Ayağınıza düzgün bir aktivite çorabı ve zıplarken dizinize, belinize hasar vermenizi önleyecek egzersiz ayakkabısı giyerek bu işi yapmaya kalkarsanız sonuç almanız daha da garantili. Burada dikkat edeceğiniz nokta diz ve bel eklemlerinizde ciddi bir sorun varsa ip atlamaya başlamadan önce doktorunuzla görüşmeniz. Çünkü ip atlamak eklemlere fazla miktarda yük bindirir.
Koroner CT anjiyografi kimlere gerekiyor?
Koroner kalp hastalığının erken teşhisinde koroner CT anjiyografiden ne zaman istifade edileceği konusunda kardiyologlar arasında tam bir fikir birliği yok. Koroner kalsiyum taramasının özellikle ailesinde kalp hastalığı riski yüksek olanlarda, erken teşhise yardımcı olabileceğini gösteren araştırma sonuçları var. Mesela 2007 yılında yapılan bir çalışma ailelerinde erken yaşta koroner damar hastalığı öyküsü olanların koroner arterlerinde kalsiyum bulunması olasılığının ailesinde bu tip bir öykü olmayanlara göre iki kat daha fazla olduğunu göstermiş. Amerikan Kalp Derneği ve Amerikan Kardiyoloji Derneği de koroner kalsiyum taramalarını koroner kalp hastalığı için bir tarama testi olarak onaylamış. Son araştırmalar CT anjiyografisinin klasik koroner anjiyografisiyle karşılaştırıldığında yaklaşık yüzde 95 oranında doğru sonuç verdiğini ortaya koyuyor. Yani hatalı pozitif ya da hatalı negatif olasılık yüzde 5’i geçmiyor. Teknolojideki ilerlemeler ise CT anjiyografinin değerinin zaman içersinde daha da artabileceğini gösteriyor.