Doktorunuz cevaplıyor!

Başlık sizi şaşırtmasın! Cevap hakkı derken "okuyucu sorularını yanıtlama hakkı"mdan bahsediyorum.

Bu hakkı kullanmakta bir hayli geciktim. Nedenine gelince... Okuyuculardan o kadar farklı sorular alıyorum ki bunları ne gruplandırmak ne de ortak bir sepete koyup cevaplamak kolay. Ancak "genel yayın yönetmenimin isteğini de dikkate alarak" bu haftadan itibaren okuyucu sorularından bazılarını yanıtlamaya karar verdim. Yani bundan böyle siz soracaksınız, ben cevap vereceğim. Kısacası "Alo doktor!" veya "Doktorunuz cevaplıyor" gibi bir durum söz konusu. Siz hazırsanız başlayabiliriz.

Botoks yaptırayım mı?

Botoks artık klasikleşmiş anti-aging tedavilerden biri oldu. Eğer uzman biri tarafından uygulanacak olursa botokstan korkmamak gerekiyor. Botoks çok önemli ve son derece becerikli bir kozmetik madde. Ama bütün değerli moleküller gibi gereğinde ve dozunda kullanılması, işin uzmanı biri tarafından uygulanması gerekir. Son birkaç yılda botoks uygulamalarında da bazı değişiklikler olduğunu hatırlatalım. Kozmetik dermatologlar eskisi gibi yüzü tamamen ifadesiz bırakan botoks çalışmalarını pek onaylamıyorlar. Yüzde mimiklerin bir miktar kalmasına özen gösteriyorlar. Yani "maskeli beşler balosu"ndaki gibi bir görünümü artık kimse hoş görmüyor. Sorun kırışıklıkları hafifçe yumuşatarak çözülmeye çalışılıyor.

B12 vitamini belleğe faydalı mı?

Bellek kaybı yani hafıza zayıflaması hepimizin son zamanlarda en önemli korkularından biri haline geldi. Ben bu korkunun biraz abartıldığı ve zannedildiği kadar önemli olmadığını düşünüyorum. Çoğumuz önemsiz unutkanlıkları, sıradan dalgınlıkları bile bellek kaybı zannediyoruz. B12 vitamininin belleğe destek doğal bir molekül olduğu düşünülüyordu. Son zamanlarda yayınlanan birçok araştırma bu düşünceyi yeniden doğruladı. Vücuduna yeteri kadar B12 vitamini kazandıramayanlarda kanda B12 seviyeleri azalıyor. Kritik hudutların altına düştüğünde yorgunluk, halsizlik, el ve ayakta uyuşma, karıncalanma gibi şikáyetlerin eşlik ettiği bir unutkanlık tablosu ortaya çıkabiliyor. Ben özellikle 50 yaşından sonra yıllık rutin taramalarına B12 analizlerinin de koyulması gerektiğini düşünüyorum. Bunu özellikle vejetaryen beslenenlere, yeteri kadar kırmızı et yemeyenlere, ailesinde bellek bozukluğu öyküsü bulunanlarda, midesinin büyük bir kısmı ameliyatla çıkarılanlarda, kronik atrofik gastriti olanlarda daha da önemsiyorum. Bazı yaşlılar midelerinde üretmeleri gereken bir maddeyi üretemedikleri için B12 zengini hayvansal proteinleri bol bol yeseler bile bağırsakları B12’yi sindiremiyor. Bu kişilerde B12 eksikliğini mutlaka enjeksiyonlarla tedavi etmek gerekiyor.

HDL kolesterolüm 60’ın üstünde, LDL kolesterolüm 150 civarında. Trigliseridim normal seviyelerde. İlaç kullanmalı mıyım?

Kolesterol yüksekliğinin bir hastalık değil bir laboratuvar bulgusu olduğunu unutmamak gerekiyor. Kanında kötü kolesterol LDL’yi fazla miktarda bulunduranlarda koroner kalp hastalığı ve diğer damar hastalıklarına yakalanma riskinin yükseldiği de doğru. Bununla birlikte her kolesterol yüksekliğinde hemen ilaca başlamak gerekmiyor. İlaca başlama kararını vermeden önce yapılması gereken araştırmalar var. Ailesinde kalp damar hastalığı riski yüksek olmayan, geçmişinde böyle bir hastalıkla karşılaşmayan, sağlıklı genç veya orta yaşlı birinde kolesterol yüksekliği belirlendiğinde yapılacak ilk şey beslenme değişikliklerine gitmektir. Birçok kişide sadece kolesterolden zengin yiyecekleri sınırlamak ve doymuş yağları azaltmak yeterli oluyor. Buna rağmen kolesterolü yüksek olanlarda iyi kolesterolün yüksek olması rahatlatıcı bir bulgudur. Ama LDL kolesterolü yüksek birinin aile mirası yüklü ise yani genç yaşta kalp damar hastalığına bağlı ölümlerin sıklığı yüksekse ya da o kişide kalp damar hastalığına ilişkin başka bulgular da varsa ilaca başlamak gerekiyor. Diğer taraftan daha önceden koroner kalp hastası olduğu belirlenen kişilerde kolesterol ilaçlarına başlamakta da gecikmemek gerekiyor. Kolesterol azaltan ilaçları eğer bir uzman denetiminde kullanıyorsanız korkmanıza gerek yok.

Köpekbalığı kıkırdağı özlerinin herhangi bir faydası var mı?

Besin desteklerinin bazıları gerçekten etkilidir. Örneğin glukozamin sülfatın, CoQ10’un, folik asit ve B12’nin etkili doğal destekler olduğunu gösteren yüzlerce çalışma var. Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA’nın yararlı moleküller olduğundan da kimse kuşku duymuyor. Ama besin desteği diye satılan ürünlerden bazıları, "davul tozu, minare gölgesi" misali sadece boş efsanelerden ibaret. Bunlara yetkili makamların neden izin verdiğini anlamak güç. Köpekbalığı kıkırdağı yani "Shark Cartilage" de bunlardan biri. Bu desteğin ne kanserden korunmada, ne de eklemleri güçlendirmede, kıkırdak yapısını desteklemede faydalı olduğunu gösteren güvenilir, bilimsel kanıtlar yok. Bu "adı var kendi yok" besin desteklerinin arasına Gotu-kola bitkisi özlerini, lipotrofik faktörleri, çitosan diye bilinen zayıflama tabletlerini de ekleyebilirsiniz. Listeyi daha da uzatmak mümkün. Karaciğerimi destekleyeyim diye ya da yağlı karaciğer sorunum var diye düşünerek milkthistle (deve dikeni), bağışıklık sistemimi güçlendireyim diye nettle (ısırgan otu) kapsüllerini de yutmaya kalkmayın.

Omega-3 mü yoksa Omega 3-6-9 kullanmak mı daha iyi?

Omega-6 yağlarını içeren kapsülleri kullanmamak daha doğru. Çünkü Omega-6 yağlarının fazlasının vücutta iltihabi süreçleri tetiklediği, romatizmadan kansere kadar birçok probleme zemin hazırladığı biliniyor. Aslında son 50 yılda vücudumuz insanlık tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar yüksek dozda bir Omega-6 bombardımanıyla karşı karşıya. Her gün kullandığınız ayçiçeği, pamuk özü, mısır özü gibi bitkisel yağların tümü çok zengin Omega-6 kaynakları. Yani Omega-9’a gelince, onun da zeytinyağından farklı bir şey olduğunu sanmayın. Salatalarınıza ekleyeceğiniz, sağlık pınarı yağ size beklediğinizden daha çok Omega-9 kazandıracaktır. Uzun sözün kısası Omega-3 kapsüllerinden faydalanabilirsiniz ama Omega-3-6-9 kapsüllerine para harcamayın.

KİLO DERSLERİ BAŞLIYOR DİYET DERGİSİ DEĞİŞİYOR

Bu hafta size iki güzel haberim var. Birincisi Güral Sapanca Wellness Park Otel’de kilo yönetimi ve detoks programlarıyla mükemmel sonuçlar aldığınız "sağlıklı yaşam enstitü"müzde 15 Kasım Cumartesi’den itibaren her hafta "kilo yönetimi seminerleri" ne başlıyoruz. Kilo derslerinde size sağlıklı kilonuzu korumada ve fazla kilolarınızı vermede bedensel ve ruhsal anlamda neler yapabileceğinizi anlatmaya çalışacağız. Bu derslerde benimle birlikte Yaşasın Hayat diyetisyenleri, egzersiz uzmanları ve psikologlar bilgilerini tecrübelerini size aktarmaya çalışacaklar. Güral Sapanca’nın muhteşem aşçısı Mehmet Usta "mutfak okulu"nda size sağlıklı mönüler hazırlama konusunda pratik uygulamalar gösterecek. Unutmayın. İlk ders 15 Kasım Cumartesi, saat 14.00’te. Rezervasyon için (264) 592 30 30/ Dilek Hanım’ı aramanız yeterli olacak.

İkinci habere gelince... Severek ve beğenerek okuduğunuz "Diyet ve Sağlıklı Yaşam Dergisi" Yaşasın Hayat uzmanlığı ile size çok farklı alanlarda bilgiler aktaracak. Türkiye’nin bu en güçlü diyet dergisi zayıflama ve sağlıklı beslenme konusunda dünyada ne konuşuluyorsa, yeni trendler neyse, akademisyenler neyi onaylıyorsa size onları her ay düzenli olarak aktarmaya çalışacak. Beslenme ve sağlık konusundaki her uzmandan görüş ve bilgi alınacak. Tecrübeli diyet uzmanlarının, hocaların, aktivite-egzersiz danışmanlarının gözlem, bilgi ve yazılarına yer verilecek. Estetik ve kozmetik dermatoloji uzmanlarının "cilt ve gençlik-güzellik" konusundaki bilgilerine başvurulacak. Vitamin ve mineral destekleri, anti-aging cilt ürünleri ile ilgili haberlere, değerlendirmelere de yer vereceğiz. Gençleştirici cilt ürünlerini, en yeni anti-aging cilt gençleşmesi trendlerini herkesten önce siz okuyacaksınız. Bu güzel yolculuğun ilk adımını diyet ve sağlıklı beslenmenin kasım sayısında atıyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları