Paylaş
Geçen hafta elime geçen “Yaşamama Yardım Et!” isimli kitapta tam da bu konu üzerine önemli tespitler ve önerilerde bulunmuş yazar Lori Hoppe.
BİR hastayı dinlemek hekimlik sanatının önemli özelliklerinden biridir. Bedensel veya ruhsal olması fark etmez, hastaların sorunlarını anlayabilmenin yolu her şeyden evvel dinleme sanatının sırlarını çözmekle ilgilidir. Biz yeni nesil hekimlerin en önemli eksikliği ise dinlemeyi bilmemek, dinlemeye yeteri kadar zaman ayıramamaktır. Bu, benim de yeteri kadar başarılı olamadığım önemli bir sorundur. “Hocam dinleme konusu da nereden çıktı?” diyeceğinizi biliyorum. Sebep şu...
20 ÖNEMLİ KONU
Geçen hafta elime geçen mükemmel bir kitap geçti. Yazarı Lori Hoppe. Varlık Yayınları tarafından güzel Türkçemize kazandırılan bu önemli eserin adı YAŞAMAMA YARDIM ET! Kitap “kanserli kişilerin bizim mutlaka ama mutlaka bilmemizi istedikleri 20 önemli konuyu” anlatıyor. Konulardan bazılarını hemen sıralayıvereyim:
Benim gülmeye
ihtiyacım var.
Umuda ihtiyacım var.
Yargı gücüme ve kararlarıma saygı göstermenize ihtiyacım var.
Merhamet değil şefkat istiyorum.
Tavsiyeye değil rahatlatılmaya ihtiyacım var.
Beni düşünmenizi ve benim için dua etmenizi çok seviyorum.
İlginiz, şefkatiniz ve desteğiniz için ne kadar minnettar olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez.
SİZİN İÇİN SEÇTİM
Yeni haftaya “hastalarımı sabırla, sözlerini kesmeden, anlattıklarını dikkatle dinlediğimi hissettirerek” dinleme konusunda daha dikkatli olmaya söz vererek ve bu güzel kitabı mutlaka okumanızı önererek başlamaya karar verdim ve sizin için bu güzel kitabın “Nasıl dinlemeli?” ve “Öyle demek yerine şöyle diyebilirdiniz” kısmından bazı bölümler seçtim. Okuduğunuzda kitabı neden ısrarla önerdiğimi daha iyi anlayacaksınız. Güzel ve keyifli bir hafta dileği ile...
Bazen de dokunun
SEVDİĞİNİZ kişinin onu ne kadar sevdiğinizi bildiğini varsaymak yerine, doğruca gözlerinin içine bakıp şöyle deyin: “Seni çok seviyorum. Benim için dünyalara bedelsin.” Herhangi bir şey söylemek yerine, elini tutun, koluna dokunun ya da ona sarılın.
Altın kurallar (*)
BİRİSİNE hiçbir şey söylemeden yardım etmek istiyorsanız, dinleyin:
Gözlerinizi açın. Göz teması kurun ve özellikle de konuşmacının önemli bir şeyden bahsettiği sırada, hareket eden nesnelere bakma arzusuna kapılmayın.
Bedeninizi hareket ettirin. Gerçekten ilgilendiğinizde bedeniniz öne doğru eğilerek tepki verir ve göz bebekleriniz büyür. Göz bebeklerinizi kontrol edemezsiniz ama konuşan kişiye yaklaşabilirsiniz. Ayrıca duygusal yakınlığınız varsa konuşmacıya nazikçe dokunun.
Konuşmaya ihtiyacı olan bir arkadaşınızla birlikteyken iki kulağınız ve bir ağzınız olduğunu ve onları bu oranda kullanmanız gerektiğini kendinize hatırlatın.
Kendinizi unutun. Başka birinin söylediklerini kendi deneyimlerinizle özdeşleştirmek çok kolaydır ama birinin işitilmeye gerçekten ihtiyaç duyduğunu bildiğinizde odak noktasının o kişi olmasını sağlayın. Sunmak istediğiniz bilgelik için endişelenmeyin. Yalnızca dinlemek, bilgeliğinizi başka her şeyden
daha çok ortaya çıkarır.
SÖZÜNÜ KESMEYİN
Kendi düşüncelerinizi araya sıkıştırmak ne kadar cazip gelirse gelsin, kendinizi tutun. Fikrini dile getiren kişinin sözünü kesmek hakarettir ama bir duygusunu, özellikle de acı veren bir duygusunu dile getirdiğimde daha da kırıcı ve baştan savma görünür.
Aynı anda başka işler yapmaya direnin. Çoğumuz telefonda konuşurken masamızı temizlemekte ya da hatta Facebook’a bakmakta ustalaşmış olabiliriz ama gerçekten dinlemek için başka her şeyi bırakın. Yaptığınız iş mutfak tezgâhını silmekten ibaret olsa bile arkadaşınızın anlattıklarını dinlemek yerine kolayca süngere ya da bir lekeye dalabilirsiniz.
Dikkatinizi dağıtacak şeyleri kısıtlayın.
Bir arkadaşınızla birlikteyken söyleyeceklerinin
başka her şeyden önemli olduğunu göstermek
için telefonunuzu kapatın.
SORULAR SORUN
Sorgulamayın. Birisini çok yoğun biçimde sorguladığınızda onu gerçekten dinlemekten çok bir şey öğrenmekle ilgileniyormuş gibi görünebilirsiniz.
Empati kurun. Yargılarınızı kendinize saklamanın yanı sıra kendinizi sevdiğiniz kişinin yerine koymaya çalışın. Ne hissediyor? Siz olsanız ne hissederdiniz? Bu size açılmasına yardımcı olacaktır.
(*) Yaşamama Yardım Edin/Varlık Yayınları/2013/İstanbul
Öyle demek yerine şöyle diyebilirsin (*)
AYNI kitaptan beni müthiş keyiflendiren, daha doğrusu “işte budur!” dedirten bir bölümü daha aktarıyorum. Çoğumuz hastalarla veya bir hasta yakınını ziyaret ederken bir şekilde hatalı bazı cümleleri ısrarla kullanıyoruz. Onları bırakıp yeni ve doğru alternatifler denemekte müthiş yarar var.
“Sağlığın nasıl?” yerine, “Bugün nasılsın?” diye sorun. Eğer duraksayarak “Eh, idare eder” derse “sana değer veriyorum ve ne hissettiğini anlamak istiyorum. Şu anda konuşmak istemiyorsan sorun değil ama konuşmak istersen ben dinlemeye hazırım” diye devam edebilirsiniz.
“Bugün doktorda işler nasıl gitti?” yerine, “Demek bugün doktora gittin. Konuşmak istersen dinlerim.”
“... tedavisini denedin mi?” yerine, “Farklı tedavi yollarıyla ilgileniyorsan haber ver, ben senin için araştırma yaparım.”
“Ne hissettiğini biliyorum” yerine, “Tam olarak ne hissettiğini asla bilemem ama konuşmak istersen anlamak için elimden geleni yaparım.”
“En azından erken keşfettiler” yerine, “Böyle bir şey yaşamana çok üzülüyorum. Yanındayım.”
“Neyse ki tedavin bitti, artık normale dönebilirsin” yerine, “Bu konuda konuşmak istiyorsan tedavin artık tamamlandığına göre ne hissettiğini bilmek isterim.”
“Olumlu düşünmelisin” yerine, “Bazen olumsuz düşünmek normal ve sağlıklıdır. The Positive Power of Negative Thinking (Olumsuz Düşünmenin Olumlu Gücü) adlı bir kitap bile var!”
(*) Yaşamama Yardım Edin/Varlık Yayınları/2013/İstanbul
Paylaş