Dikkat! Kalp krizleri tekrarlayabiliyor

Koroner kalp hastalığı sonucu ortaya çıkan kalp krizleri en tehlikeli sağlık risklerimizden biridir. Daha önceden kalp krizi geçirenlerde yeni krizlerin ortaya çıkma ihtimali ise her zaman vardır.

Haberin Devamı

Kalp hastalıklarının birinci sebebi kalbi besleyen koroner damarların şu veya bu nedenle daralıp tıkanmasıdır. Ölüm nedenlerinin ilk sırasında yer alan kalp hastalıklarının en tehlikelisiyse “kalp krizleri”dir. Önlenebilir sağlık sorunları arasında olmasına rağmen her yıl binlerce insanı bu krizler sonucu kaybediyoruz.

Üstelik bunlardan bazılarını ilk krizden ders alınmadığı, gelebilecek yeni kalp krizleri için tedbirli davranılmadığı için kaybediyoruz.

Daha önceden kalp krizi geçiren birinde yeni bir kalp krizi ihtimali maalesef her zaman var, hatta olasılık biraz daha yüksek gibi görünüyor. Yani yeni bir kriz ihtimali zannedildiğinden çok daha fazla. Böyle birinde muhtemel yeni kalp krizlerinden korunmak için yapılması için gerekenler yani alınması gereken önlemler “ikincil koruma” başlığı altında inceleniyor.

Haberin Devamı

NASIL KORUNULACAK?

İkincil korumanın öncelikli oyuncusu ilk kalp krizine yol açan birinci nedenin kontrol altına alınması olmalıdır. Şeker hastalığı olan birinde kan şekerini daha dikkatli izlemek, hemoglobin A1c değerlerinin yüzde 6, bilemediniz yüzde 6,5 rakamlarını geçmesine müsaade etmemek önemlidir.

Çok yüksek LDL kolesterolü olan kalp krizi geçirmiş birinde LDL kolesterolü 80-100 rakamlarının üzerine çıkarmamak, çok düşük HDL kolesterolü olan birinde ise HDL’yi 40’lı rakamların üzerinde tutmaya çalışmak lazımdır.

Özellikle HDL düşüklüğü olanlarda eğer bir trigliserid yüksekliği de mevcutsa trigliserid seviyelerini 200’lü rakamların altına çekmek gerekmektedir. Tabi bu önlemlere mutlaka fazla kiloları vermeyi, göbek çevresinin kadınlarda 88 cm, erkeklerde 100 cm’yi geçmemesini de eklemek zorundayız.

Kısacası daha önceden kalp krizi geçirmiş birinde yüksek LDL kolesterolün mutlaka azaltılması, gözünün yaşına bile bakılmaması ilaç kullanımından kaçınılmaması gerekiyor. Özellikle şeker hastalarında kan şekeri ve kolesterol yüksekliği bir aradaysa bu iki tehlikeyi mutlaka kontrol altına almak ilk ve en önemli iş oluyor.

Kardiyoloji uzmanları kalp krizi geçiren hastaların mümkünse bir betabloker ilaç da kullanmaları gerektiği görüşündeler.

Bu ilaçların kalp kasının oksijen gereksinimini, kalp hızını, kasılma gücünü ve kan basıncını azaltarak kalbi rahatlattıkları gibi ritim bozukluklarına da engel olabileceğini, bunların da ikinci bir krizi önlemede işe yarayabileceğini düşünüyorlar.

Bu hastalarda koruma amaçlı kullanılan ilaçlardan biri de ACE baskılayıcılardır.

Özellikle hipertansiyonu olan kalp krizi hikâyeli hastalarda tansiyon ilacı olarak bu grup tercih ediliyor.

Kalp krizi geçiren hastalara kanı inceltmek amacıyla ne zaman aspirin veya kan sulandırıcı diğer ilaçlardan hangisinin seçileceğine ise o kişiyi izleyen uzmanlar karar veriyor.

SONUÇ

Haberin Devamı

Şu önemli noktaları bir kez daha hatırlayalım ve hiç unutmayalım: Koroner kalp hastalığı sonucu ortaya çıkan kalp krizleri en tehlikeli sağlık risklerimizden biridir.
Daha önceden kalp krizi geçirenlerde yeni krizlerin ortaya çıkma ihtimali ise her zaman vardır.

Bu nedenle tıbbi hikâyesinde kalp krizi olanların yeni bir krizden korunmada uyanık olmaları şarttır. Özellikle 50’li yaşların altında kalp krizi geçirenlerin, şeker hastalarının, fazla kilolu-göbekli, insülin dirençli, düşük HDL kolesterollü ve aşırı yüksek trigliseridli olanların “ikinci bir kriz” bakımından uyanık olmalarında fayda var.

Her tatlı zararlı değil!

Tatlılardan vazgeçmek kolay bir şey değil. Beslenme uzmanları da, metabolizma ile ilgilenen doktorlar da kilo yönetimi merkezlerinde tatlı denince genellikle yüzlerini buruştururlar. Bunun nedeni tatlıların ana maddesi olan şekerin hiçbir besleyici değerinin olmaması ve yüksek kalori kazanımı nedeniyle kilo aldırmasıdır. Ne var ki sağlık uzmanları ne derse desinler çoğu insan tatlılardan vazgeçemiyor.

Bizim önerimiz, eğer ille de tatlı yiyecekseniz şekeri az, besleyici unsurları yüksek tatlıları ölçülü miktarlarda ve sadece zaman zaman yemenizdir. Şeker hastalığınız varsa şeker yerine tatlandırıcı da kullanabilirsiniz. “Yaşasın Hayat! Uzmanları” tatlı ihtiyacınızı öncelikle meyvelerden karşılamanızı (ama abartmamanızı, meyve suyundan ve aşırı tatlı meyvelerden kaçınmanızı) arzu ediyorlar.

Ama çok istediğinizde sakızlı muhallebi, sütlü tatlılar, aşure, tavukgöğsü gibi besleyici değeri yüksek geleneksel tatlılara pek hayır demiyorlar.

DYT. NİLÜFER BAYRAM

Yazarın Tüm Yazıları