Paylaş
Yoksa farkında olmadan “kendimizden kopmaya, başka birileri olmaya” başlıyoruz. Dahası, toplumsal ilişkilerde de bazı arızalar başlıyor. En başta da “sosyal kopma ve sapmalar” var. Yazar Yuval Nuah Harari bakın ne yazmış “21. Yüzyıl için 21 Ders” isimli yeni kitabında: “Teknoloji bizi bedenlerimizden uzaklaştırmaya başladı. Aldığımız kokuları ve tatları dikkate alma yetimizi bile yitirir olduk. Bunlar yerine “akıllı telefonlarımız” ve “bilgisayarlarımıza” gömülmüş durumdayız. “Siber alem”de neler olup bittiği, oturduğumuz sokakta ne olup bittiğinden daha çok ilgimizi çekiyor. İsviçre’deki kuzenimle her sabah rahatça konuşabiliyoruz ama kahvaltı ederken eşimle sohbet etmem bile zorlaştı. Çünkü kafasını telefondan kaldırıp bana baktığı yok!” Kişisel ve sosyal yalnızlaşmanın bu kadarına emin olunuz taş olsanız dayanamazsınız. İşte bu nedenle “dijital arınma” ya da “başparmak detoksu” zorunlu bir durum, bir tür “mecburiyet” oldu.
TEHDİTLER
1- Sosyal medyada “çevrimiçi kalmak” bazen sosyal yaşamda “toplum dışı kalmak” tehdidine dönüşebiliyor.
2- Sürekli “izlemede ve izlenmede olmak” ruh sağlığını ciddi ölçüde bozabiliyor.
3- “Mavi Ekran Sendromu” diyebileceğimiz “kaliteli uyku” düşmanı yeni bir tehdit hayatımıza giriyor.
4- Yarattığı “yarışmacı tutumlar” nedeni ile stres yükünü üçe beşe katlayan bu yeni medya, belleği tehdit ediyor, nöropatiyi davet ediyor, depresyona yol gösteriyor, obeziteye çağrı yapıyor.
5- “Başkalarının deneyimlerini paylaşmak” avantajı zamanla “kendi deneyimlerinden uzaklaşmak” yanlışına dönüşebiliyor.
Yuval Harari’ye göre mühim bir tehdit de şu: Belli bir miktardan sonra İran ya da Nijerya’daki çevrimiçi arkadaşlarınızı tanımaya harcayacağınız vakit, kapı komşularınızı tanımayabilmenize mal olabilir.”
Tavsiyem şudur: ÇEVRİMDIŞI HAYAT dışarıda bizi bekliyor. Bunun için de kısa bir süre, kafalarımızı o MAVİ EKRANLARDAN yukarı kaldırıp ÇEVRİMİÇİ HAYAT’dan çıkmamız, dünyaya yeniden bakmamız yetiyor.
ZERDEÇAL MI? ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ Mİ? HANGİSİ?
- ÜZÜM çekirdeği çok güçlü bir antioksidan. Damar yaşlanmasının ve bunamanın en etkili frenlerinden biri. Kalp krizi ve felç olasılığını önemli ölçüde azaltıyor. Ayrıca mükemmel bir cilt dostu. Kolajen üretimini destekliyor, cilt yaşlanmasına karşı da bir el freni görevi üstleniyor. Zerdeçala gelince... Özellikle iltihap baskılayıcı gücü çok yüksek. Damar dostu, bellek destekleyici ve eklem yaşlanmasını engelleyici güçleri de var. Zerdeçalın romatizma ağrılarını azalttığı, bağışıklık fonksiyonlarını güçlendirdiği, kanserlere karşı ciddi bir koruma kalkanı oluşturduğunu da biliyoruz. Bu nedenle ikisini mukayese ediyorsak zerdeçalı bir tık daha öne çıkarabiliriz. Bana göre ikisinden de vazgeçmemekte, ikisinden de düzenli olarak istifade etmekte fayda var.
MARİFETLERİ SAYMAKLA BİTMİYOR
- ÇAYDAKİ sağlık mucizesinin adı kateşindir. Kateşin damarları korur. Kanserle savaşır. Çok etkili bir bağışıklık desteğidir. Metabolizmayı hızlandırarak kilo kontrolüne de yardımcı olur. Pekçok çeşidi var ama esas mucizevi olan epigalokateşin dediğimiz özel tür ki bu da çayda mevcut. Peki, hangi çayı içelim? Yeşil çayda, çay yaprakları kurutulup kaynatılıp içiliyor. Herhangi bir işlemden geçmiyor. Siyah çay ise fermente ediliyor. Yani ıslatılıyor, nemlendirilip, hafif fırınlanıyor. Bu işlem sırasında da kateşinlerinin bir kısmını kaybediyor. Günde bir-iki fincan yeşil çay, 4-5 fincan siyah çay içebiliriz.
PROSTATI TEDAVİ BİLE EDER
- OKUR sorusu; Domates prostatı korur mu? KORUR! Hatta sadece korumakla da kalmaz, düzenli domates ürünü tüketmek (salça) veya domates çorbasına yüklenmek hasta bir prostatı tedavi bile eder! Şaka değil, bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçek bu. Domates prostatın en büyük dostlarından biri. Domatesteki kırmızı mucize likopen, yağda eriyen bir madde. Prostat da bol yağlı bir doku. Bu nedenle likopen prostatta bol bol birikir. Bu avantaj kadınlarda meme dokusu için de geçerlidir. Meme kanserinden korunmak isteyen kadınların da daha çok domates ürünü (salça, çorba) yemesi iyi olur. Domates pişmiş ve hatta biraz da örselenmiş ve yağ da eklenmiş olursa etkisi daha da artar.
Paylaş