Paylaş
Araştırmalara göre yaşlılıkla ilgili sağlık sorunlarının, bir başka deyişle kötü yaşlanmanın temel nedenlerinden biri insülin fazlalığı (hiperinsülinemi) ve neticede gelişen insülin direncidir. Bu nedenle daha az insülinin daha uzun ve sağlıklı bir hayatla eş değer olduğu da söylenebilir.
Kısacası şu dileği yürekten ve güvenle sık sık tekrarlayabiliriz:
Allah’ım sen beni insülinin yokluğundan da, çokluğundan da esirge.
Nedenine gelince...
İnsülinin fazlası hasta eder insanı
İnsülinin yokluğu ya da yetersizliğinin nelere yol açabileceği biliniyor. Pankreasımız yeterince insülin üretemediği zaman kan şekerimiz yükseliyor, protein ve yağ metabolizması altüst oluyor. Kısacası şeker hastası oluyoruz.
Ne var ki insülinin yokluğu kadar çokluğunun da bizi can sıkıcı problemlerle baş başa bırakabileceği kesin. İnsülin fazlalığı yani hiperinsülinemi durumu, kan insülin değerlerinin sürekli ve inatçı bir şekilde yüksek kalması, basitçe 5 IU/ml’nin üstüne çıkması demek.
Rakam büyüdükçe yol açabileceği problemler de büyüyor, özellikle 8-10 IU/ml’nin üzerinde işler bir hayli karışıyor. Bu durumda da -tıpkı azlığı veya yokluğunda olduğu gibi- metabolizmanız bozuluyor, kanda şeker ve yağ dengesi alt üst oluyor. Trigliserid ve ürik asit yükseliyor.
Dahası insülinimiz yükseldikçe kontrol edilemeyen hücre artışları da başlıyor ve bu kanser riskini artırıyor.
Kanın akışkanlığı azalıp pıhtılaşma eğilimi artıyor. İç organlarda, özellikle de pankreas, karaciğer, böbrek ve kalp çevresinde fazlaca yağ depolanmaya başlıyor. Sempatik sinir sistemi aktive olduğundan damarlar kasılıyor, tansiyon yükseliyor.
Bütün bunlar damarlarımızın erken yaşlanması, tansiyonumuzun yükselmesi, kalp krizi, felç, inme, bellek bozukluğu, kanser risklerinin yükselmesiyle eş anlamlı değişimler.
Özeti şu: İnsülin seviyelerimizi kontrol ettireceğiz. Eğer inatçı bir insülin yüksekliği sorunumuz ve/veya insülin direnci sorunumuz varsa çözüm arayacağız. Başka yolu yok!
Açlık kürleri diyabeti önleyebilir mi?
Aralıklı oruç kürleri son yılların ilgi gören araştırma alanlarından biri. Az yemek, öğün sayısını azaltıp iki öğünle yetinmek de öyle.
Bazı sağlıklı yaşam merkezleri orta ve ileri yaş şeker hastalarında tedavi amacıyla aralıklı oruç kürlerini uyguluyor ve iyi sonuçlar aldıklarını belirtiyor.
Bu konuda yapılan son bir laboratuvar çalışması da gösterdi ki; aralıklı açlık, yorgun pankreasın dinlenmesini ve neredeyse devre dışı kalma noktasına gelmiş insülin salgılayıcı pankreas beta hücrelerinin yeniden toparlanıp iş görür hale dönmesini sağlayabiliyor.
Eldeki mevcut veriler henüz yeterli değil ama öyle görünüyor ki önümüzdeki dönemde “aralıklı oruç” konusunu daha sık ve çok konuşacağız.
İlk bilgi şu:
Bizim bu yönde ciddi bir tecrübe birikimimiz var. “Kalori kısıtlaması” ile kan şekerini “insülin kullanımına gerek kalmadan” ayarlayabildiğimiz
çok sayıda hastayı izliyoruz.
Tembellik öldürüyor
İnanmakta zorlanacağınızı biliyorum ama şu bilgi kesin: Her yıl ortalama 5 milyon kişi tembellikten ölüyor.
Dünya Sağlık Teşkilatı’nın verileri ve farklı ülkelerde yapılan çok sayıda araştırmanın sonuçları net ve açık olarak bize şu bilgiyi hatırlatıyor: Hareketsizlik en az sigara kadar ölümcül bir yanlıştır.
Diyabetten, damar sertliğinden, hipertansiyondan, kanserden, bellek kaybından, düşmelere bağlı kırıklardan ve daha pek çok yaşlılık sorunundan korunmanın yolu hareket etmekten, yani her gün düzenli yürümekten geçiyor.
CoQ10 neden önemli?
DNA onarımında rol oynadığı, enerji üretimini hızlandırdığı, antioksidan fonksiyonlar üstlendiği, damarları koruyup kolladığı, sinir sistemi ve kas fonksiyonları için lüzumlu olduğu, anti kanser özellikler taşıdığı biliniyor. Ama bana sorarsanız en önemli görevi oksidatif hasarı, yani paslanmayı önlemesidir.
CoQ10’u yiyeceklerle de kazanmanız mümkün. Balıklar, kırmızı et, yumurta önemli koenzim zengini besinlerimiz. Ispanak, karnabahar, portakal, çilek, susam tohumu gibi pek çok yiyecekte de yine koenzim bulmamız mümkün.
Peki, eksikliğini yaşıyor olabilir miyiz?
Tabii ki evet. Eksiklik olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? İmkânı olanlar CoQ10 seviyelerini ölçtürebilirler ama ben bu incelemenin pahalı ve gereksiz olabileceğini düşünenlerdenim.
Eğer ekonomik imkânlarınız müsaitse tabii ki Q10 seviyelerinizi öğrenebilirsiniz. Ayrıca bu seviyelere baktırmadan da günlük 30-200 mg dozlarda 2-3 aylık CoQ10 destek kürleri yaptırmayı düşünebilirsiniz.
Kabak çekirdeğinde neler var neler...
Bir ölçü kabak çekirdeği denince aklınıza 30 gram kadar kabak çekirdeği gelmeli.
Bu miktar kabak çekirdeğinde 150 kalori civarında enerji, 7-8 gram kadar protein, günlük ihtiyacın yüzde 18’ini karşılayacak kadar K vitamini, yüzde 40’ını tamamlayacak miktarda magnezyum ve manganez, yüzde 15-20’sini tamamlayacak kadar da bakır, çinko ve demir var.
Kısacası kabak çekirdeği mükemmel bir besin karışımı. Kabuğu da mükemmel bir besleyici. Gelelim diğer özelliklerine...
◊ Prostat sağlığına yardımcı oluyor.
◊ Antioksidan özellikleri nedeniyle de önemli.
◊ Kalp sağlığını destekliyor.
◊ Anti kanser özelliği var.
◊ Sperm kalitesini artırıyor.
◊ Argininden zengin yapısıyla cinsel gücü destekliyor.
◊ Triptofandan zengin yapısı sayesinde uykuyu kolaylaştırıyor.
Paylaş