Paylaş
Ama bilelim ki rakamlardaki bu azalma “virüsün ölümcül gücünün” azalması ile bağlantılı değil. YENİ KORONAVİRÜS BUGÜN DE HÂLÂ AYNI DERECEDE TEHLİKELİ VE ÖLÜMCÜL. Ölüm oranlarındaki düşmenin de virüsteki güç azalmasından, virüsün kolunun kanadının kırılmasından ziyade yeni gelişen bazı değişimlere bağlı olduğu kesin. O değişimlerin neler olduğuna gelince. ntv.com.tr’de Ayşegül Engür Dahil, bu konuda güzel bir yazı hazırlamış. Bugün size o yazıdaki çok değerli bulduğum bilgileri özetleyerek aktaracağım. Buyurun...
İYİ BİLGİ
VAKA SAYILARI ARTIYOR, ÖLÜM ORANLARI DÜŞÜYOR! PEKİ NEDEN
ADINA “İKİNCİ DALGA” demeye hâlâ çekinsek de COVID-19 salgınının alevlendiği ve giderek büyüdüğü kesin. Özellikle Avrupa, salgının merkez üssü olma yolunda. Ama yine Avrupa örneğinden gidersek “vaka/ölüm” oranları Avrupa’da da yavaş yavaş düşüyor. Örneğin İngiltere’de bu oran haziran sonunda yüzde 3 civarındaydı, ağustosta ise yüzde 0.5’e kadar düştü, bugünlerde ise yüzde 0.75 civarında olduğu belirtiliyor. Ölüm oranlarındaki düşüş Amerika’da da fark edilir düzeylerde. Örneğin New York Üniversitesi Tıp Fakültesi, yaptığı çalışmada nisan ayında 6.7 olan ölüm oranının eylülde yüzde 1.9’a düştüğünü açıkladı. Kısacası hemen her coğrafyada vaka sayılarının arttığı kesin ama ölüm oranlarında fark edilir bir azalmanın olduğu da ortak bir kanaat. Peki neden?
UZMAN GÖRÜŞÜ
ÖLÜMLERDEKİ AZALMANIN 4 NEDENİ VAR
VARAN 1-HASTALIK YAŞI DÜŞTÜ: Uzmanlar vaka sayısının artmasına rağmen ölüm oranlarındaki düşüşün ilk nedeni olarak haziran sonrasında enfekte olanların daha genç kişiler olmasından kaynaklanabileceğini söylüyor. Bilindiği gibi pandeminin başlangıcında hastaların büyük bir bölümünü 65 yaş ve üzeri yaşlı, kronik hastalıklı insanlar oluşturuyordu. Haziran ortalarından sonra virüs, özellikle tatil yerlerinde, eğlence ve yeme-içme etkinliklerine katılan gençler ve sağlıklı orta yaşlılar arasında da hızla yayılmaya başladı. Yani genç ve orta yaşlılarda da enfekte olanların ve hastaların sayısı arttı. Mesela Avrupa’da COVID-19 hastalarının ortalama yaşı ocak ayında 54 iken, temmuz ayında 39’a düştü. Neticede de yaşlılara göre daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olan gençler hastalığı daha kolay atlattılar, atlatıyorlar.
VARAN 2- TEDAVİDE BAŞARI ORANI YÜKSELDİ: Elimizde hâlâ COVID-19’u tedavi edebilecek güçlü bir ilaç yok ama uzmanların geliştirdikleri destek tedavisi protokollerinin ciddi ölçüde işe yaradığı anlaşılıyor. Sadece Favipiravir, Deksametazon, Remdesivir, Azitromisin ile değil, yüksek basınçlı oksijen hatta antikor kokteylleri sayesinde başlangıca oranla daha hızlı ve başarılı neticeler alınabiliyor. Kısacası, modern tıp salgının başlangıcına oranla şimdilerde çok daha başarılı tedavi protokolleri uyguluyor. Bu da ölüm oranlarında düşme anlamına geliyor. Örneğin New York Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, mart ayında yüzde 25.6 olan yoğun bakımdaki ölüm oranlarının ağustosta yüzde 7.6’ya düştüğünü göstermiş.
VARAN 3- ERKEN TEŞHİS KOLAYLAŞTI: Salgının başlangıcında imkânlar daha sınırlı olduğundan test sayısı çok düşüktü. O günlerde testler yalnızca belirti veren, yani hasta olduğundan ciddi ölçüde kuşkulanan kişilere uygulanıyordu. Sonraki aylarda test sayıları çok arttı, erken teşhis konulan vakaların sayısı çoğaldı. Erken teşhis sayesinde de tedavilerin başarısı güçlendi, ölüm oranları azaldı.
VARAN 4- DAHA ÇOK TEST YAPIYORUZ: Bizde de başka ülkelerde de günlük test sayılarında başlangıca oranla ciddi artışlar var. Örneğin bizde ilk günlerde 50 bini bile bulmayan günlük test rakamları, son zamanlarda 150 binlere yaklaşıyor. Bu sayede de asemptomatik vakalar kolayca yakalanıyor, asemptomatik yani hastalık belirtisi göstermeyen, sadece virüs taşıyan kişiler de tanımlanabiliyor. Bilindiği gibi vakaların yüzde 75’inde hastalığa ilişkin hiçbir belirti görülmüyor. Dolayısıyla “semptomlu-semptomsuz vakaların toplamı” içinde “hayatını kaybeden hastaların sayısı” daha düşük kalıyor.
AMAN DİKKAT
ÖLÜM ORANI DÜŞTÜ ZANNEDİP TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAYIN
BİLELİM ki virüs hâlâ tehlikeli. Bilelim ki virüs hâlâ özellikle yaşlı ve savunmasız kişilerin hayatını sonlandırma konusunda insafsız ve acımasız. Ve yine bilelim ki virüs çoğu insanda ölümcül sonuçlara yol açmasa da ciddi sakatlıklar bırakabiliyor. COVID-19 enfeksiyonu geçirip solunum yetersizliği, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, bellek kaybı yaşayan binlerce insan var. COVID-19’un orta ve ileri yaşlarda sisli beyin, çocuklar ve gençlerde ise zekâ kaybına/IQ azalmasına yol açabileceğini gösteren yeni kanıtlara sahibiz.
BİR NOT
GEÇMİŞ OLSUN VE BİR TEŞEKKÜR
CUMA öğle sonrasında hepimiz İzmir’i ve Ege’nin büyük bir bölümünü etkileyen ağır deprem haberiyle sarsıldık ve çok üzüldük. İzmir’e ve Ege’ye geçmiş olsun. Ama bir noktanın altını çizmek, bir başarının hakkını hemen ve hiç beklemeden vermekte de geç kalmayalım: AFAD bu depremde de inanılmaz başarılara imza attı. Mükemmel çalışmalar yaptı. Çok can kurtardı. Ayrıca bir güzelliğin daha hakkını verelim: Biz böyle zor günlerde sımsıkı kenetlenen harika bir milletiz. Böyle olduğumuzu bu depremde de yeniden ve bir kez daha kanıtladık.
Paylaş