Çocuklarınızda demir, D vitamini ve omega-3 eksikliğine dikkat edin

Büyüme çağında bir çocuğunuz varsa şu üç maddenin eksikliği konusunda dikkatli olmanızı öneririm: Demir, Omega-3 ve D vitamini.

Bebek ya da ergen olmaları fark etmiyor, çocuklarda sağlıklı büyüme ve gelişme için bu üç maddenin önemi son yıllarda daha çok ön plana çıkmaya başladı.

DEMİR NOKSANLIĞINA KARŞI...

Demir eksikliği problemi çocukların büyüme ve gelişmelerini olumsuz etkileyen önemli ve yaygın bir sorun. Demir noksanlığının “kansızlık” yanında “beyin gelişimi” üzerine de olumsuz etkileri var.
Araştırmalara göre neredeyse beş çocuktan biri demir eksikliği yaşıyor. Özellikle gelir durumu düşük ailelerde, sık doğum yapan annelerin çocuklarında bu soruna sık rastlanıyor. Bebek ve çocuk beslenmesi konusundaki hatalar da önemli bir faktör. Çocukların daha fazla demir kazanabilmeleri için demirden zengin yiyeceklere ihtiyacı var. Bu konuda kırmızı et en önemli yiyecek. Et, etli sebze yemekleri, pekmez, yumurta, yoğurt, ceviz, fındık, kuru meyveler de tercih edilmesi gereken besinler.

D VİTAMİNİ ÇOK ÖNEMLİ...

D vitamini noksanlığı da önemli bir konu. Oldukça yaygın bir problem olduğu biliniyor. Büyüme ve gelişmeyi ciddi biçimde etkileyen, sadece kas ve kemikleri değil, bağışıklık sistemini, kemik iliği ve gözleri de destekleyen bu vitaminin noksanlığı halinde çocuklar daha sık ve kolay hastalanıyor. Gelişmeleri yavaşlıyor. Bazı hastalıklara karşı riskleri belirgin şekilde artıyor.
Son yıllarda farklı merkezlerde yapılan çalışmalar D vitamini eksikliğinin çocuklarda diyabet sıklığını da artırabileceğini ortaya koydu. D vitamini düşük olan çocukların kanser yönünden de riskleri fazla oluyor. D vitamini az olan çocuklar daha yorgun oluyor. Öğrenmeleri güçleşiyor, dolayısıyla okul başarıları düşüyor.

OMEGA-3 ŞART!

Omega-3 yağ asitlerinin çocuk beslenmesindeki önemlerini son 10 yılda çok daha net bir şekilde öğrendik. Bebeklerin daha anne karnındayken bu elzem yağ asitlerine ihtiyaçları var. Bu iki madde (EPA ve DHA bedende üretilemiyor. Dışarıdan hazır alınmaları lazım) özellikle beyin ve gözlerin gelişimi, sinir sisteminin olgunlaşması, pıhtılaşma sisteminin dengeli çalışması için Omega-3 yağlarının varlığı çok önemli.
Çocuklarınıza D vitamini kazandırmak istiyorsanız bunun en etkili yolu, güneşten daha sık istifade etmelerini sağlamak olmalıdır. ışi daha da çok garantiye almak için beslenme planlarına D vitamini ile zenginleştirilmiş süt ürünleri, kahvaltı gevrekleri, yoğurtlar ve meyve sularını yerleştirebilirsiniz. Ayrıca gerektiğinde kanda D vitamini seviyelerini ölçtürerek D vitamini damlalarından faydalanmanız da mümkün. Tabii ki ölçme ve destek konusuna doktorunuz karar vermeli.
Çocuklarınıza Omega-3 kazandırmak istediğinizde ise yapacağınız en doğru şey onlara balık yeme alışkanlığı kazandırmak, yağlı balıkları sevdirmektir.
Omega-3 desteklerinden faydalanmanız da mümkün. Bu destekleri anne adayları, emziren anneler de kullanabiliyor. Çocuklara da verilebilir. Önemli nokta güvenli, ağır metallerle kirlenmemiş, kaliteli bir ürün kullanmak olmalı. Omega-3 ile zenginleştirilmiş yoğurt, yumurta yedirip, omega-3 katkılı süt içirmeniz de mümkün.
Doğal ortamda otlanan hayvanların et, süt ve yumurtalarında daha çok omega-3 olduğunu da unutmamanızı tavsiye ederim. Omega-3 eklenmiş vitamin karışımları ve balık yağı desteklerinden de faydalanabilirsiniz.

Kadınlarda testosteron azalabilir mi?

Orta yaşlarda belirginleşen cinsel isteksizlik sorunu erkekler kadar kadınlar için de önemli bir problem olma yolunda. Sorunun kadınlardaki yaygınlığı ise sanıldığından daha yüksek. Bilindiği gibi, testosteron erkekler kadar kadınlarda da sağlıklı bir seks için temel hormon.
Testosteron seviyesi azalan kadınlarda seks yapma isteğinde de azalma görülür. Bazı çalışmalarda testosteronun vajinal uyarılma üzerinde de etkili olabileceği gösterilmiştir. Testosteron eksikliği düzeltilen kadınlarda ise cinsel hassasiyetin arttığı, cinsel uyarılardan etkilenmenin kolaylaşıp çoğaldığı belirlenmiştir.
Eğer cinsel isteksizliğinizin giderek bir probleme dönüşmekte olduğunu hissediyorsanız bu probleme yorgunluk, isteksizlik, uyku hali, kan güçsüzlüğü gibi bazı yakınmalar da eşlik ediyorsa doktorunuzla testosteron eksikliği hakkında konuşmanızda yarar olabilir.

Yorgunluğu önlemek için 10 beslenme önerisi

Uzun süredir devam eden yorgunluktan yakınan biriyseniz bedeninizdeki doğal paslanmaya karşı şu basit önlemleri alabilirsiniz...
* Aşırı yemekten kaçının, sık ve az yiyin.
* Şekeri, reçeli, balı, pekmezi, çok tatlı meyveleri azaltın. Meyve suları, kolalı içecekler ve unlu tatlıları sınırlayın. Sütlü tatlıları da az miktarda yiyin.
* Alkolden uzak durun.
* Kronik bir enfeksiyonunuz (dişeti iltihabı, sinüzit...) varsa tedavi ettirin.
* Probiyotik gücünüzü arttırın, kefir ve yoğurt yiyin, probiyotik desteği (sustenex) alın.
* Unlu, unlu-yağlı, kızartılmış ve unlu-şekerli-yağlı paketlenmiş besinlerden (cipsler, kurabiyeler, krakerler, gofretler...) uzak durun. Tam tahıl (bulgur) tüketin.
* Karbonhidrat tüketimini (pirinç pilavı, pizza, makarna, beyaz ekmek, patates) abartmayın.
* Fazla kilonuz varsa verin.
* Bakliyat grubuna (fasulye, bezelye, nohut) daha sık yer verin.
* D vitamini, demir, omega-3 azlığı, B12 eksikliği ciddi yorgunluk sebebidir. Kanınızda bu maddeler ne durumda kontrol ettirmeyi ve varsa eğer eksikliklerini giderme konusunda doktorunuzla konuşun.
Yazarın Tüm Yazıları