Atıştırma, çocuk beslenmesinin en önemli noktalarından biridir. Çiğ yenen atıştırmalar var. Bunları bir kenara not edebilirsiniz.
Bazı ara öğün seçeneklerinin çocuklarınız için oldukça eğlenceli, hatta şaşırtıcı olabileceğini düşünüyorum. Amerikan Diyetisyenler Birliği’nin de önerdiği bu seçenekler içinde bana göre en etkileyicisi “dondurmalı sandviç”. ıki bisküvi arasına biraz dondurma koyun ve dondurun! Eminim çocuğunuz böyle bir ara öğün seçeneğine hayır demez. Soyulmuş muzu yoğurda daldırıp daha sonra ezilmiş kahvaltı tahıllarıyla karıştırıp rulo hale getirdikten sonra dondurun ve ara öğün seçimi olarak besleyici ve lezzetli bir karışım hazırladığınızdan kuşku duymayın. Ayrıca dinozor, yıldız, kalp gibi eğlenceli şekiller verdiğiniz peynir ve et dilimlerini de sandviçlerde kullanarak çocuklarınızı şaşırtabilirsiniz. Gofret, grissini, cips yerine fındık ezmesini corn flakes ya da başka kahvaltı gevrekleriyle karıştırıp elinizde top şekli verdikten sonra ezilmiş krakere batırın, fındık ezmeli lezzetli toplar üretin. Bu seçenekleri daha da arttırmanız mümkün. Beslenme kitaplarında, internette benzer onlarca seçenek bulacağınızı düşünüyorum. Bu eğlenceli seçenekleri onlarla birlikte hazırlamanız daha da etkileyici olacaktır. Tabiî ki fındıktan, ceviz, badem, pestilden, taze ve kurutulmuş meyvelerden, yoğurttan da vazgeçmeyin!
Çocuk obezitesinin nedenleri
Beslenme hataları sadece beslenme noksanlığına yol açmaz. Aşırı beslenme, yüksek kalorili besinleri fazla yiyip içerek kilo alma da sonuçları oldukça kötü bir beslenme tarzıdır. Neredeyse her ülkede sorun haline gelen çocuk obezitesi salgınının arka planında eksik değil ama yine yanlış beslenme var. Orta ve alt gelir gruplarındaki ailelerin çocuklarında bile bu sorun her gün biraz daha önemli hale geliyor. Çünkü cips, gofret, browni, bisküvi ve benzeri atıştırmalıklara, pizzalar, burgerler, kızarmış patateslerden oluşan menülere, bol yağlı kızarmış tavuk kanatlarına, daha da kötüsü fruktoz şurubu yüklü meşrubatlara çocuklarımızın ilgisi her gün biraz daha artıyor. Bu noktada onların ve bizim karşı karşıya kaldığımız acımasız reklam bombardımanını da gözden uzak tutmamak gerekiyor. Günde ortalama iki saat televizyon izleyen bir çocuk bile en az 15-20 dakika yiyecek içecek -ki bunların çoğu sağlıksızdır- reklamı bombardımanıyla karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle reklam veren, üreten ve yayınlayan kurumların da insaflı olması gerekiyor.
Ulusal bir program şart
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı el ele vermeli, bir ulusal beslenme programı hazırlamalı. Bu programın oluşturulmasında konuyla ilgili doktorların ve beslenme uzmanlarının, hatta beslenme sektörünün görüşlerini, yardımlarını almalı. Bu menülerin yağ, protein, karbonhidrat içerikleri, vitamin, mineral ve diğer besin unsurları yönünden değerleri yanında, içerebilecekleri trans yağlar, zararlı katkılar, kimyasallar ve benzeri problemli unsurlar yönünden de takipleri yapılmalı. Bu sürecin izlenmesinde beslenme uzmanlarından faydalanmak da düşünülmeli. Önemli bir nokta da şu: Çoğu öğrenci, ev-okul uzaklığı, trafik sorunları gibi nedenlerle sabah kahvaltısı yapmadan evinden çıkıyor. Bu sorunun çözümü için ya okulda bir kahvaltı servisi planlanmalı ya da evden okula yemek götürme konusunda çalışmalar yapılmalı.