Kolesterol yüksekliği olanlar, ilaç kullanmak istemiyor. Nedeni, bu ilaçların karaciğer fonksiyonlarını bozacağı, kaslarına zarar verip cinsel güçlerini azaltacağı endişesi...
Bu ilaçların unutkanlık yapmasından, saç dökmesinden, uyku kaçırmasından korkanlar da var.
Kısacası hastaların büyük kısmı bu ilaçları kullanmaktan hoşlanmıyor. Ne zaman elimiz bu ilaçları yazmaya gitse "Hocam, bunların doğal olanları yok mu?" sorusuyla karşılaşıyoruz. İşte bu sorunun cevabı...
İÇİNDE DOĞAL STATİN VAR
Özellikle Asya ülkelerinde sık tüketilen bir yiyecek olan "Çin mayası"nın kolesterolü azaltabileceği bazı araştırmalarda gösterilmiştir. Çin mayası ile kan kolesterolünde yüzde 20’ye varan bir düşüş sağlanabiliyor. İşin ilginç tarafı bu doğal madde iyi kolesterol HDL’yi de belirgin olarak yükseltiyor.
Çin mayası (Monacus Purpureus), "Monakolin K" yani "Lovastatin" olarak bilinen bir maddeyi üretiyor. Bu madde sentetik üretilen Lovastatin’den pek farklı değil. Çin mayasında ayrıca bitkisel steroller de var. Bir çalışmaya göre 5 mg Monakolin K, 20-40 mg Lovastatin’e eşdeğer. Çin mayası ile ilgili çalışmalar sürüyor. Ben çok sayıda hastamda bu ürünü denedim. Yararlı olabileceğini düşünüyorum.
SEBZE STEROLLERİ FAYDALI
Kolesterolü azaltan doğal desteklerden biri de bitkiselsterol ve stanoller. Bunlar en çok sebzelerde bulunuyor, kimyasal yapıları kolesterole çok benziyor. Sterol ve stanoller eğer fazla miktarda alınabilirlerse, hem besinlerden gelen kolesterol hem de safra yoluyla bağırsağa dökülen kolesterolün ince bağırsaklardan emilmesini belirli ölçüde baskılıyor.
Hafif hiperkolesterolemisi olan hastalarda günde 2-2,5 gram sebze sterolü tüketmek bir yıl sonra serum kolesterolünde yüzde 10 civarında bir azalmayayol açıyor. Bu nedenle margarin üreticileri margarinlere, yoğurt üreticileri yoğurda bitki sterolleri eklediler. Bu ürünler bizim ülkemizde de satışa sunuldu. Üzülerek belirteyim ki beklenen ilgiyi görmedi. Bunda, tüketicilerin eksik bilgilendirilmeleri kadar, biz doktorların konuya gereken ilgiyi göstermemesinin de etkisi oldu.
Bazı üreticiler sebze stanollerini kapsül halinde de satıyor. Bize göre bu desteklerden faydalanmak lazım. Sebze ve bakliyatı fazla miktarda tüketenlerin kolesterollerinin düşük olması da bundan kaynaklanıyor. Yeşil sebzelerde, soyada, kuru fasulyede, sarmısakta bol miktarda bitkisel sterol var. "Bol sebze yiyin" dememiz biraz da bundandır.
OKTAKONASOLÜN FAYDASI TARTIŞMALI
Kolesterolü azaltmada kullanılan bir başka doğal madde de şeker kamışından elde edilen "Oktakonasol"dür. Bu maddenin de kolesterol yüksekliği tedavisinde kullanılabileceğini gösteren çalışmalar var, ama son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar etkinliği konusunda kuşkular yaratmıştır.
Eğer kolesterol yüksekliği sorununuz varsa, önce yaşam tarzınızdaki yanlışları gözden geçirin. Sigarayı bırakmaya, egzersize başlamaya, fazla kilolarınızı vermeye ve kolesterolü, doymuş yağı, trans yağı en aza indirilmiş bir beslenme planı uygulamaya çalışın.
Eğer bu önlemlere rağmen kolesterol seviyelerinde düşme olmazsa yukarıdaki doğal desteklerden de faydalanmayı düşünebilirsiniz. Ama bu desteklerin hiçbirisinin ilaçların yerine geçemeyeceğini unutmayın. Doktorunuz ilaç kullanmanız gerekli diyorsa kullanmaktan korkmayın.
Uykusuz erkekler daha kolay şişmanlıyor
Japonya’da yapılan bir çalışmanın sonuçları, uykusuzluğun özellikle erkeklerde kilo alımını kolaylaştırdığını gösteriyor. Ortalama beş saatten daha az uyuyan 20 binden fazla erkek üzerinde yapılan bu çalışmanın sonuçlarına bakılırsa, uykusuz erkekler daha iştahlı ve yüksek kalorili yiyeceklere daha düşkün oluyor.
Uykusuz erkeklerde şeker hastalığı riskinin arttığı belirtiliyor. Aslında uykusuzluk kadında da, erkekte de kiloyu olumsuz yönde etkiliyor. Ancak bu etki erkeklerde daha belirgin oluyor.
Yaşlandıkça yağlanırsınız
Yaşınız ilerledikçe doğal olarak kas dokunuz azalır, yağ dokunuz artar. Eğer dikkat etmezseniz, kilo kontrolü bile güçleşebilir. Bu durumun birçok nedeni vardır.
Hormonal eksilmeler (menopoz, andropoz), hareket kabiliyetinin yavaş yavaş azalması, buna karşılık daha rafine, lezzetli ve yüksek enerjili yiyecek-içeceklere ilgi duyulması, bazı yaşlarda görülen tiroid hormonu üretiminin azalması ve metabolizma hızının düşmesi en önemli nedenlerdir.
Yaşlanan bedeninize daha fazla ağırlık yüklemek istemiyorsanız, sağlıklı kilonuzu koruyarak yaşlanmaya gayret edin. Kalbinizin, eklemlerinizin ve diğer sistemlerinizin üzerine fazla ağırlık yüklemeyin.
KENDİ KENDİNİN DİYETİSYENİ OLMAK
Kilolarıyla başı dertte olanların en büyük isteği bu tatsız durumdan en kısa sürede kurtulmaktır. Bu yüzden iyi bir araştırma yapmadan bunu kim vaat ediyorsa hemen oraya koşarlar. Kısa zamanda yağ fazlalıklarından kurtuldukları da olur, ama çoğu kez verdikleri kiloları geri alırlar.
Beslenme ve kilo yönetimi merkezi seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, başvuranların ne kadar hızlı ve fazla miktarda zayıflamış olmaları değildir. Esas olan, sağlığınızı bozmadan sorunu çözme hedefli bir kilo kaybı sağlamak ve verdiğiniz kiloları geri almamayı öğrenmek, yani ulaştığınız vücut ağırlığını korumaktır.
NE YAPMALISINIZ
Kilo sorununuz var ve herkes size akıl veriyor. Dergiler, gazeteler, internet birbirinden kopya edilmiş yüzlerce talimatla dolu. Biz size daha genel, kalıcı, etkili ve uygulanabilir bazı önerileri bir kez daha anlatmaya çalışacağız.
Kilo fazlalığı sorununuz süreğen (kronik) hale geldiyse, ilk önce işe yaramadığını gözlemlediğiniz yöntemleri bırakmalısınız. Sizi hedefinize ulaştıracağına inandığınız, güvenli yöntemleri belirlemelisiniz. Sorununuzu "kilo verememe" olarak tanımlamaktan vazgeçmelisiniz.
KAVGAYI BIRAKIN
Bu yanılgıya düşen kişi her zayıflayışında nasıl zayıflayacağını öğrenir ama istediği kiloda nasıl kalacağını ve daha da önemlisi herkes gibi "normal yemek yeme"yi öğrenemez. Dolayısıyla ana hedef, kişinin "yemekle ve kendisiyle girdiği kavga"yı bırakması, normal yemek yemesi ve yemekten haz almasıdır.
ÇÖZÜMÜ SİZ ÜRETECEKSİNİZ
Kilo verme sürecini günlük yaşam akışı ve alışkanlıklarla bütünleyinceye kadar diyetisyen yardımı büyük önem taşır. Ancak, bunu takip eden aşamada herkes "kendi kendinin diyetisyeni" olabilmelidir. Bunun için de birlikte çalıştığınız dönemlerde diyetisyeninizden ne isteyeceğinizi iyi bilmeniz gerekir. Diyetisyeniniz size basmakalıp hazır bir liste vermemelidir. Size (yaşınıza, işinize, cinsinize, ekonomik gücünüze) uygun, özel bir plan yapmalıdır.
Besin gruplarını anlatmalı, karbonhidrat, protein ve yağ kaynaklarını tanıtmalıdır. Yaşınıza, cinsiyetinize, varsa sağlık sorunlarınıza uygun besin gereksinimlerinizi saptamalıdır. Dünyanın her yerinde, her ortamda kullanabileceğiniz pratik bilgiler anlatmalı, ölçüler göstermelidir. Özel günlerde yapabileceğiniz farklı besin seçimleri örneklemelidir.
YAPMANIZ GEREKENLER
Her şeyden önce sorununuzu sahiplenmek
Besin kaydı tutmak
Görüşme öncesinde hazırlık yapmak (örneğin notlar, sorular hazırlamak) ve görüşme sırasında önerilenleri kaydetmek
Kilo vermediğinizi düşünseniz bile randevularınızı aksatmamak
Edindiğiniz tüm bu yeni bilgiler ve alışkanlıklar ışığında, kendi yemek listenizi oluşturabilir ve sonuçta "kendi kendinizin diyetisyeni" olabilirsiniz.
Gebelikte cinsel ilişki sakıncalı mı
Herhangi bir sorun yaşanmayan gebeliklerde cinsel ilişkiyi son haftalara kadar kısıtlamıyoruz. Bazı durumlarda ise cinsel ilişkiden kaçınmak gerekiyor.
Eğer;
Erken doğum tehlikesi varsa veya önceki gebeliklerde erken doğum yapılmışsa
Düşük tehlikesi varsa
Su kesesi açılmışsa
Sebebi bilinmeyen vajinal kanama veya akıntı varsa
Bebeğin eşi (plasenta) önde geliyorsa
Rahim ağzı yetersizliği varsa veya rahim ağzı açılmaya başlamışsa
Partnerde cinsel yolla bulaşan bir hastalık varsa
cinsel ilişki tehlikeli olabiliyor.
İlişki sırasında ağrı-acı veya kanama oluyorsa ilişki önerilmez. Ayrıca ilişki sonunda spermin vajina içine bırakılmamasına dikkat edilmelidir, çünkü spermdeki bazı kimyasal maddeler rahim kasılmasına neden olabilmektedirler.
Erken diyetin zararları
Kızım 18 yaşında ve kendi kendine sürekli diyetler yapıyor, çoğunlukla da kendini aç bırakıyor. "Göbeğim çıktı" diyerek bir gün aç gezdiğini bile söyleyebilirim. Bunun ne gibi zararları olabilir ve ben bu durumu ona nasıl anlatabilirim?
Karşılaştığınız bu durum ülkemizde cinsiyet ayrımı gözetmeksizin hızla yayılan bir problem halini almaya başladı. 15-25 yaş aralığında daha sık karşılaşılan bu sorun, vücuda tamiri zor zararlar verebiliyor. Öncellikle alınan kalorinin günden güne sınırlanması, daha erken yaşlarda yavaşlayan metabolizma sorunlarına neden oluyor. Bu durumun ilerde neden olacağı sonuç ise çok açık; yaş ile birlikte yavaşlamaya başlayan metabolizma hızı zaten ergenlik döneminde ellerinizle yavaşlatıldı. Peki şimdi ne olacak?
Kas ve yağ dokusu arasındaki dengenin yaşla birlikte değişimi, beden kitle indeksinde de belli oranda artışa izin vermektedir. Örneğin 18 yaşındaki bir genç kızın olması gereken beden kitle indeks aralığı 19-24 arasında iken, 45 yaşına geldiğinde 22-25 aralığında olması yavaşlayan metabolizmanın doğal bir sonucudur. İşte sürekli zayıf kalmak adına kalori alımının sınırlandığı bir yaşam tarzı, ilerleyen yaşlarda yağ dokusu fazlayken kas dokusu az bir vücuda, bu durum da hızla kilo alımına neden olacaktır. Ve bu durum beden kitle indeksini size uygun aralıklarda tutmanın ne kadar zor olduğunun bir göstergesidir.
Bunun yanı sıra hafıza kayıpları, saç dökülmeleri, tırnak kırılmaları, adet düzensizlikleri, halsizlik ve yorgun görüntü de erken yaşlarda baş gösterir. Enerji ile doldurduğunuzda, bunu aynı hızla yakabilecek genç bedeninizi sakın yavaşlatmayın. Vücudunuzun aldığı kaloriyi harcamasının keyfine varın.
Siz hálá değişmediniz mi
2 çocuğum var, evli bir bayanım. Çocuklar ve eşimden dolayı evde diyet yemek yapamıyorum. Ne önerirsiniz?
Haklısınız; ailenize ayrı, kendinize ayrı yemek pişirmek zor ve sıkıcı olabilir ama bunu yapmak zorunda değilsiniz! Çünkü "diyet yemek" değil sağlıklı beslenmeniz ve hayatınızdan çıkmayacak püf noktalarını benimsemeniz bizim için daha önemlidir. Günlük almanız gereken kalori miktarını, öğün saatlerini ve öğün içeriğinin nasıl olması gerektiğini öğreniyor, buna göre alışkanlıkları aileye uygun şekilde değiştiriyor ve yavaş da olsa kilo kaybı sağlıyorsanız, bundan daha güzel ne olabilir ki?
1-2 ay sıkı kamplara girmek, hiç kaçamak yapmadan 1 hafta geçirmek, hiç ekmek veya tatlı yememek, asla makarna tüketmemek... Bunlar kesinlikle eski yöntemler. Artık çok iyi biliyoruz ki, kilo problemi 2-3 aylık dönemlerde çözülmüyor. Belki bir saniye, belki bir yıl sürecek olan bir değişiklik bu! Yani hayatınızda yanlış olan noktaları değiştirmek, güzel olan alışkanlıkların sayısını artırmak, kendinizi tanımak...
1 kilogram fasulyeyi pişirirken 1 kepçe yerine 2-3 yemek kaşığı sıvıyağ ilave etmek, ailenizin ve sizin ağız tadınızı çok değiştirmez ama emin olun hafiflemenizi sağlar. Siz de bu yeni "değişim"e katılın. Hayatınızı ayrıntılı inceleyin! "Neler gitmesi gerekiyor, ben hangileriyle vedalaşamam ve kimlerle tanışmam gerekiyor?" diye düşünün. Önünüze küçük hedefler koyun ve yola çıkın.