Cilt metre-2

“35 yaş kulübü” üyesi bir hanım, “Güzel bir cilt genetik bir şans mı?” diye soruyor. Bir başka hanım okur da “kadınlardaki bu cilt takıntısının sebebini” öğrenmek istiyor. İşte yanıtlar...

“Güzel kadının cildi de güzel olacak” diye bir kural elbette ki yok. Sağlıklı ve bakımlı bir cilt, güzelliği tamamlayan bir unsur olarak çoktan yetiyor. Bunu başarmak için de öyle çok bunalıp sıkılmak, kafa karıştırmak, fazla para harcamak şart değil.

Doğru beslenin, düzenli egzersiz yapın, güzel uyuyun, sigara içmeyin, alkol kullanmayın (ya da abartmayın), strese, yorgunluğa, üzüntüye, depresyona dur deyin, cildinizi günde en az iki kez temiz bir su ile yıkayıp temizleyin yeter.

Ha bir de sadece cildinizi dıştan temizlemeniz yetmez. Beyninizi, yani içinizi de temizleyin! Uzmanlar “cildin enerjisinin yarısı yiyecek-içeceklerse, yarısı da düşüncelerdir” diyor.

GÜZEL DÜŞÜNÜN GÜZELLEŞİN

Düşünce tarzınız, aklınızdan geçen her şey, özellikle de duygularınız yüzünüze aynen yansıyor. Güzel duygular cilde hoş, nemli, ipeksi, keyifli bir kıvam-görünüm verirken, kötü düşünceler tam tersini yapıyor.
Aynı uzmana göre, aklımızdan her gün 20 binden fazla düşünce geçiyor. şehirliyseniz, bunların dörtte üçü kötü-olumsuz duygular oluyor. Kasaba veya köyde yaşıyorsanız, tam tersi bir durum var.

Kısacası şehir yaşamı yalnız pis “havası”, kötü “suyu” ile değil, “gelgitleri, kıskançlık ve kötülükleri”, yani “duygusu” ile de cildimizin işini zorlaştırıyor. Güzel bir cildin mutlaka güzel düşüncelere ihtiyacı var!

“Kadınlardaki cilt takıntısının nedeni ne?” sorusunun yanıtına gelince... Bu takıntı yalnız sizde yok. Biz erkeklerde de var, bir. ıyi ki de var, iki. Çünkü “kendine iyi bakmak” kültürünün de ilk adımı ciltte başlıyor.
Ayrıca şunu da unutmayın: Cildiniz en büyük organınız, dış etkilere en açık yanınız. Onu koruyup kollamak hepimizin boynunun borcu.

Bunlar çok önemli!

- “Cilt sıkılaştırıcı” ürünlerin bilimsel olarak kanıtlanmış bir faydası yok. Herhangi bir molekülün cilde dışarıdan nüfuz ederek cilt sıkılığını artırabileceği fikrine dermatologlar şiddetle karşı çıkıyor.

- “Sarkmayı önler” diye pazarlanan cilt ürünlerinin etkinliği de dermatologlar tarafından onaylanmıyor. Sarkma “fiziksel ve fizyolojik bir olay” diyorlar.

- Botoks ve dolgu ürünleri (hiyalüronik asit içeren) hâlâ gözde. Özellikle botoks, bunca olumsuz düşünce ve kuşkuya rağmen hâlâ güvenli ve rakipsiz.

- Paraben ve dioksin içeren hiçbir cilt ürününü kullanmayın. Özellikle dioksinin kanserojen olduğundan kimse kuşku duymuyor.

- Olanak bulursanız, “organik cilt ürünlerini” tercih edin. Daha doğal ve güvenliler.

- Ucuz ürünlerin çoğu güvenli değil. Pahalı ürünlerin birçoğu da iddia edildiği kadar etkili değil. Cilt krem ve serumları genelde pahalı. O nedenle satın almadan önce dikkatli bir araştırma yapın. Doktorunuz veya eczacınızdan (eczanedeki kalfadan değil, eczacının kendisinden) bilgi-yardım alın.

- En ufak bir alerjik reaksiyonda ürünü hemen bırakın ve doktorunuzdan yardım isteyin.

- Aynı anda farklı markaların farklı ürünlerini kullanmamaya çalışın.

- Nemlendirici ürünlere her cildin her yaşta ihtiyacı var. Hiyalüronik asit içeren ürünler hâlâ çok gözde nemlendiriciler. Temel ürününüz kaliteli bir nemlendirici olsun.

CİLDİNİZ İÇİN 10 ALTIN ÖNERİ

Daha çok domates ve domates ürünü tüketin: Domates ve domates ürünlerindeki likopenin, güneş ışınlarının cilt yaşlandırıcı etkisini yüzde 20-40 oranında azalttığını gösteren çok sayıda araştırma vardır.

Antioksidan gücü zengin dört meyveyi tüketin: Erik, üzüm, nar ve elmanın yüksek antioksidan içerikleri nedeniyle önce tüketilmesi gereken meyveler olduğu bilinmektedir.

Omega-3 zengini balıklardan yararlanın: Dr. Perricon’ın som balığı tüketimi tavsiyesinin sırrı, bu balığın Omega-3 zengini olmasından kaynaklanır. Omega-3 yağ asitlerinden EPA’nın, güneş ışınlarına bağlı cilt hasarını azaltmada önemli bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Ülkemiz balıklarında da Omega-3 bol miktarda mevcuttur. Uskumru, hamsi, tonbalığı, barbunya, levrek bunlardan bazılarıdır.

Omega-6 yağ asitlerinden destek alın: Bitkisel yağlarda bulunan Omega-6 yağ asitlerinin de cilt dostu olduklarını unutmayın.

Turunçgillerden zengin bir besin planı yapın: Sadece taze portakal, greyfurt, mandalina tüketmekle ya da portakal, greyfurt suyu içmekle yetinmeyin. Portakal, greyfurt, üzüm ve turunç kabuğunda bulunan “d-limonene” isimli maddenin cilt dostu olduğu belirlenmiştir. Özellikle cilt kanserine karşı ciddi bir koruyucu olan d-limonene’den yararlanmak için portakal veya turunç kabuklarıyla hazırlanmış reçellerden yararlanabilirsiniz.

Yeşil ve siyah çaydan yararlanın: Özellikle yeşil çayın güçlü bir cilt dostu olduğu kuşkusuz. Yeşil ve siyah çaydaki (daha az etkilidir) bu güç, ihtiva ettikleri polifenollerle ilgilidir.

Antioksidan desteklerini unutmayın: Alfa lipoik asit, oligomerik proantosiyanidinler, koenzim Q-10, C vitamini, E vitamini, beta karoten, likopen gibi doğal antioksidanlardan hazır destekler şeklinde de yararlanmanızı öneriyoruz. Bunun için bir uzman desteği almanızda yarar var.

Daha çok sebze tüketin: Yeşil, mor, kırmızı veya sarı... Sebzelerin de en renkli olanlarını ve en tazelerini tüketin. Biber (kırmızı, yeşil), havuç, mango, papaya, kivi, ananas, tere, roka, yabanmersini, kuşburnu, çilek, şeftali, kayısı gibi meyveleri tercih edin.

Ketentohumuyla tanışın: Ketentohumu muhteşem bir Omega-3 kaynağıdır. Ketentohumunda Omega-6 yağ asitlerinin de bulunduğunu bilirseniz, bu ucuz ama etkili besinin cildiniz için de önemli bir destek olduğunu unutmazsınız!

Ceviz, badem ve fındığı unutmayın: Yağlı tohumların tümü E vitamini, kalsiyum, Omega-3 yağ asitleri ve pek çok mineral için güvenli kaynaklar, cildiniz için de dost besinlerdir.

Sivilce izlerinde lazer dışı tedaviler

Sivilce izlerini gidermede lazer yöntemi dışında pek çok tedavi metodu vardır. Sivilce izlerinin tedavisinde izin tipine ve derinliğine göre yöntem belirlemek gerekir.

Yüzeysel sivilce izlerinde A vitaminli, meyve asitli kremler kullanılabilir. Krem tedavisi yeterli gelmiyorsa, kimyasal peeling ve mikrodermabrazyon etkili yöntemlerdir.

Derin sivilce izlerinde dolgu, puch tekniği, cross teknik, subsizyon gibi özel müdahaleler yapılmaktadır. Bu yöntemler lazer tedavisiyle birleştirildiğinde tedaviler çok daha iyi sonuç vermektedir. Derin izlerde, izin tipini ve şiddetini belirledikten sonra en uygun yöntemi tespit etmek, en etkili tedaviyi sağlar.
DERMATOLOG DR. GÜNEş ERTÜRK
Yazarın Tüm Yazıları