Paylaş
Bilindiği gibi yüzde 70’in üzerinde kakao içeren bitter çikolatalar daha çok antioksidan, proantisiyanidin ve bol bol polifenol içeriyor. Yüzde 80-90’lık bir bitter çikolatanın 25-30 gramında bir fincan yeşil çaydan 2-3 kat daha fazla antioksidan güç var.
İşte bu antioksidan güç kanserleri önlemede, iltihabi süreçleri frenlemede oldukça etkili.
Kısacası maharet çikolatada değil, çikolatanın içindeki kakaonun yoğunluğunda.
Aklınızda olsun: Çikolata bitter olunca kalorisi de düşüyor, tok tutucu ve iştah kesici etkisi ise zirveye çıkıyor.
Ama siz yine de şunu sakın unutmayın: Çikolatanın süt ile karıştırılması, içine palmiye yağı, şeker vb. eklemelerin yapılması bu gücü sıfıra indirebiliyor.
Hatta onu zararlı besinler kategorisine bile sokuyor.
Peki ne yapmalı?
En basiti şu: Akşam dizi keyfine bir bardak yeşil çay veya siyah çay ve küçük bir parça yüzde 80-90’lık bitter çikolata eklemeli.
Terpenlerden vazgeçmeyin
Terpenler bitkilerdeki doğal mucizelerin en önemlileri. Bu grubun içerdiği uçucu yağlar bedene kazandırıldığında özellikle kanserle mücadelede önemli işlere imza atıyor.
Örneğin kanserli hücreleri doğal ölüme yönlendiriyor. Ayrıca bu hücrelerin komşu dokulara saldırmak için kullandıkları enzimleri bloke ederek oluşmuş tümörlerin de metastaz gücünü azaltabiliyor.
Bilinen en güçlü kaynakları fesleğen, kekik, nane, mercanköşk, biberiye.
Zerdeçaldan daha iyi istifade etmenin basit bir yolu
Zerdeçal doğal antienflamatuarların yani doğanın bize bağışladığı yangın söndürücülerin, iltihap gidericilerin, kanser önleyicilerin, ağrı kesicilerin en güçlülerinden...
Ne var ki bağırsaklarda özümsenmesi biraz problemli. Bu problemi azaltmanın yolu onu diğer doğal bazı besinlerle birleştirmekten, yani evlendirmekten geçiyor.
Mesela zerdeçal, yağ ve karabiberle birlikte alındığında daha kolay emiliyor. Tercihen de zeytinyağı, ceviz, keten tohumu veya fındık yağı öneriliyor.
İşte bir tavsiye: ¼ çay kaşığı kadar zerdeçalı yarım çay kaşığı zeytinyağı ve bir tutam karabiberle karıştırın, bu karışımı cacığınıza, çorbalarınıza ve salata soslarınıza ilave edin.
Lahanadan daha çok faydalanmak istiyorsanız
Mümkünse çiğ yiyin. Olabildiğince iri parçalar halinde tüketin. Daha da iyisi lahana turşusunu deneyin.
Küçük bir hatırlatma daha: Lahanayı da karnabaharı da kaynatmaktan kaçının, buharda pişirin. Zira kaynatmak lahananın, karnabaharın içindeki iki doğal mucizeyi, iki anti kanser maddeyi, yani sülforafan ve indol-3 karbinolleri yok edebiliyor.
Sarımsak kanserle mücadelede de işe yarıyor
Sarımsağın sağlığa faydası denince aklınıza hemen tansiyonu dengeleyen etkisi geliverir ama onun başka pek çok marifeti var. Ve zaten bu çoklu marifetleri nedeniyle bilinen en eski şifalı bitkilerden biri.
Sarımsağın “anti mikrobik” etkisi çok net ve açıktır. Zaten bu nedenle de yaralanan Rus askerlerine antibiyotik olarak verildiğinden “Rus penisilini” olarak da bilinir.
Bitmedi! Sarımsağın içindeki antikanserojen maddeler de önemlidir. Sık ve bol sarımsak tüketenlerde daha az prostat ve böbrek kanseri görüldüğü bilinmektedir. Sarımsaktan daha etkin faydalanmak istiyorsanız onu ezerek tüketin. Ezilmiş sarımsakta aktif moleküller serbestleşiyor.
Faydası daha da artsın diyorsanız biraz da zeytinyağı ekleyin. Çünkü o aktif moleküller yağda eritilince daha kolay çözümleniyor.
Kısacası “zeytinyağı+sarımsak evliliği” de oldukça mantıklı bir doğal mutfak seçimi.
Köri sosu ile zerdeçal aynı şey değil mi?
Zerdeçal ile köri sosu aynı şey değil. Körinin içinde başka baharat bileşenleri de var. Mesela karabiber var. Kakule var. Köri bir tür baharat karışımı. Zerdeçal bu karışımın en fazla yüzde 20’sini oluşturuyor.
Bu nedenle köriden faydalanın ama “daha çok zerdeçal” diyorsanız doğrudan zerdeçal tozuna yönelin.
Daha çok kateşin kazanmak için ne yapmalı?
Kateşinler antioksidan mucizelerin en önemlileri. Bilinen en etkili kaynakları ise Camellia sinensisten elde edilen yeşil ve siyah çaylar. Siyah çay, çay yapraklarının mayalanması ile hazırlanıyor. Mayalanma süreci maalesef kateşinlerin önemli bir bölümünü yok edebilen bir süreç.
Aynı zamanda kafein miktarını da biraz artırıyor. Bu nedenle yeşil çay bizim siyah çaya oranla biraz daha fazla kateşin, biraz daha az kafein içeriyor. Ama endişe etmeyin. Günde 3-5 bardak siyah çay içen biriyseniz 1-2 bardak yeşil çaydaki kadar kateşini siz de kazanabilirsiniz.
Daha bol kateşin için 2-3 gram yeşil çayı bir demlikte 10-15 dakika demleyin ve için.
Not: Demlediğiniz bu çayı en fazla bir saat içinde tüketmelisiniz, aksi takdirde içindeki kateşinlerin çoğu kaybolur. Kafeine duyarlı biriyseniz çay keyfinizi en geç 15:00-16:00 itibarıyla sonlandırın.
Çayın 5 mühim marifeti
- Kanserlere baraj oluşturur.
- İltihabi süreçleri baskılar.
- Damarlarınızı korur.
- Bedeninizi toksinlerden arındırır.
- Karaciğerdeki kanserojen toksinlerin temizlenmesini hızlandırır.
Sadece 20 yıllık bir sürede neden yağlanıyoruz?
Sadece 20 yıllık bir sürede 1970-1990 arasında Amerikalı 1 yaş altı bebeklerin yağ dokusu kütlesi neredeyse ikiye katlanmış.
1970’lerde başlatılan anti yağ kampanyaları ile Amerikalıların yağ tüketimleri azaltılmış ama obezite salgını büyüyerek yayılmış.
Kısacası obezitenin sorumlusu sadece aşırı yağ tüketimi değil.
Nişasta bazlı früktoz ilk suçlu. Omega-6 yağlar, trans yağlar, ağır metaller, gıdalarımıza karışan antibiyotikler, çevresel kirlenme ile bedenimize giren toksik kimyasallar diğerleri...
Özeti şu: Şekerin verdiği zararlar saymakla bitmez. Obezite sorununu sadece yağlara bağlamak sonuç getirmez.
Paylaş