Paylaş
Neredeyse her üç arkadaşımdan ikisi kilo sorunuyla uğraşıyor. Bunlardan bazılarına doktorları ‘obezite şişmanlık’ teşhisi koymuş. Kilo sorunundaki bu sıklaşmanın nedeni ne olabilir?”
Üzülerek belirtelim ki, kilo problemi her yaş grubunda kadın ve erkeği ilgilendiren ciddi bir sağlık sorunu oldu. Küçük çocuklardan yaşlılara kadar hepimiz bu can sıkıcı, keyif kaçırıcı problemin yarattığı bedensel ve ruhsal sorunlarla uğraşıyoruz.
EVLERDE ARTIK NOHUT, FASULYE KAYNAMIYOR
Bu gelişmenin ortak bazı nedenleri de var, yaşlara ve cinslere göre değişen sebepleri de. Çok iyi bilindiği gibi toplam kalori tüketiminin artması ve hareketsizlik, bilinen en ünlü ortak nedenler. Hangi yaşta, cinsiyette ya da hangi işte, ekonomik gelir grubunda olursanız olun durum değişmiyor.
Günümüz insanı şu veya bu şekilde ihtiyacından fazla kalori kazanıyor. Ve ne yazık ki kazandığı kalorilerin önemli bir kısmı ya karbonhidratlardan, yağlardan ya da alkolden, yani zararlı kalori kaynaklarından geliyor.
Karbonhidrat kaynaklarından şeker, nişasta ve undan zengin yiyecekler ilk sıraya yerleşmiş durumda. Paketlenmiş yiyeceklerin ve fast food besinlerin, meşrubatların, şeker eklenmiş benzer içeceklerin tüketiminde de korkunç artış var. Yani çoğu evde artık kuru fasulye, nohut kaynamıyor, çorba, salata hazırlanmıyor.
Hareketsizlik ise hepimizin ortak eksiği ve ayıbı.
DEPRESYON ıLAÇLARI KıLO ALDIRABıLıR
Genç kız ve kadınları şişmanlatan bazı özel nedenlere gelince...
Özellikle çalışan kadınlarda stresle ilişkili kilo sorunlarına eskisinden çok daha sık rastlıyoruz. Depresyon, genç kadınlarda kilo almayı kolaylaştıran önemli bir faktör haline geldi. Depresyon ilaçları da etkili bir kilo aldırıcı gibi çalışabiliyor. Özellikle genç hanımlar arasında uyku sorunları çok yaygınlaştı ve bu durum gece yemelerinin önemli nedenlerinden biri haline geldi.
Doğum kontrol amacıyla kullanılan hormonların ve hatta hormonlu rahim içi araçların bile kilo aldırabileceğini düşünenler var. Özellikle tüylenme ve sivilcelenme sorunlarının kilo problemiyle birlikte bulunduğu polikistik over sendromuyla da eskisinden daha sık karşılaşıyoruz.
KıLO YAPAN FAKTÖRLER TEK TEK ıNCELENMELı
Muhtemelen beslenme yanlışları nedeniyle hipoglisemi teşhisi konulan genç kız ve kadınların sayısında da ciddi bir artış var. Özellikle bağışıklık bozukluğu ile ilişkili tiroiditler ve Haşimato hastalığına bağlı hipotiroidit de önemli bir faktör. Bu listeye tekrarlayan gebelikler ve gebelik sonrasında atılamayan fazla kiloları da eklemek lazım.
Özetle genç kız ve kadınları yağlandıran bir değil, birçok faktör var ve bu faktörlerin tek tek incelenmesi, birer birer araştırılması, önemlerine göre sıralanması ve beslenme listelerinin, tedavi planlarının, aktivite biçimlerinin ona göre hazırlanması son derece
önemli noktalar.
Gebeliği ileri yaşlara bırakmayın
Günümüz toplumunda yaşa bağlı kısırlık sorunu daha sık görülmektedir. Birçok kadın, çocuk yapmak için 35 yaş sonrasını beklemektedir.
Bu trendin oluşmasının bazı sebepleri vardır: Yoğun tempolu bir işte çalışmak, boşanma oranlarının yükselmesi, maddi olanakların daha iyi olmasını beklemek, yaş ilerledikçe sağlık sorunlarının artması ve en önemlisi birçok kadının 30’lu yaşlardan itibaren doğurganlığın azalmaya başladığını bilmemesi.
Bunlara ek olarak medyadan veya tanıdık hikâyelerinden cesaret alarak, özellikle de yardımcı üreme tekniklerine güvenerek ne zaman isterse o zaman çocuk yapabileceğine inanmak, kadınları geç yaşta gebeliğe yönlendirmektedir.
Ancak yaş, kısırlıkta bilinen en önemli faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek kısırlık tedavileriyle, gerekse doğal yollarla gebe kalmaya çalışmak her zaman yaş engeline takılmaktadır.
Örneğin 30 yaşında tamamen sağlıklı bir kadının, her ay gebe kalma ihtimali yüzde 20 iken, 40 yaşa gelindiğinde bu oran yüzde 5’e düşmektedir. Birçok vakada bu oranlar doğal yollarla olduğu kadar yardımla üreme teknikleri için de geçerli olmaktadır. Bilinmesi gereken en önemli şey, doğurganlığın yaşla azaldığı, özellikle 38 yaş sonrası bu azalmanın çok hızlandığıdır.
Günümüz kadınının eskiye oranla daha sağlıklı bir yaşam yaşadığı göz önüne alınsa bile, yaşla birlikte doğurganlıktaki bu azalmanın önüne geçilememektedir.
Erkekte de durum benzeridir. Yaşı ilerledikçe araya giren hastalıklar, azalmaya başlayan libido da problem olmaktadır.
Meme kanserinde erken teşhis
Meme kanseri, erken teşhis yöntemlerinin en çok işe yaradığı hastalıklardan biri. Özellikle yeni teknolojilerden doğru yararlanılabildiği takdirde, meme kanseri neredeyse daha tasarım aşamasındayken bile yakalanabiliyor. Hatta aile genetik mirası bu açıdan ciddi sorunlar olanlarda genetik taramalar bile yapılabiliyor.
Kendi kendinize yapacağınız düzenli meme kontrolleri, doktorunuzun yapacağı dikkatli meme muayeneleri ve belirli aralıklarla usulüne uygun şekilde deneyimli ve uzman merkezlerde uygulanan mamografiler ve ultrasonografik taramalarla meme kanserini erken teşhis etmek mümkün olabiliyor.
Eğer ailenizde ciddi bir meme kanseri mirası ile ilgili genetik yük yoksa ve daha önce geçirilmiş bir meme kanseri söz konusu değilse, 40 yaşın öncesinde mamografi yaptırmaya çoğu zaman gerek olmuyor. Kuşkulu durumlarda ultrasonografi sorunu açıklamaya yetebiliyor. Rutin mamografi taramalarına 40’lı yaşlar sonrasında başlamak tavsiye ediliyor. Tarama sıklığına ise sizi izleyen doktorunuz karar vermeli.
Plastik su şişeleri cinselliği tehdit ediyor
Özellikle uzun süre güneşte kaldığında, plastik şişelerde muhafaza edilen su ve diğer içeceklerin içine bazı kimyasalların geçebileceği biliniyor. Bu kimyasalların kanserojen olabileceğinden bile kuşkulanılıyor.
Yeni bir çalışmada, plastik şişelerde bulunan BPA’nın da
şişedeki sıvılara karışabileceği ve kanda BPA seviyesini yükseltebileceğini gösteriyor.
BPA’nın kanser, kalp hastalığı, diyabet riski ve büyüme bozukluklarına yol açabileceği bilgilerine cinsel bozukluklara da yol açabileceği şeklinde yeni bir bilgi ekledi.
Yapılan araştırmada plastik şişe kullanan katılımcıların idrarlarında östrojene benzeyen BPA maddesinin arttığı anlaşıldı. Özetle, plastik şişeler cinselliğinizi de tehdit edebilir. Özellikle eskimiş ya da güneşte uzun süre kalmışsa...
Paylaş