Çaktırmadan kilo vermek

Kilo vermeyi başaranların ortak bir sorunu var: Çoğu verdikleri kiloları yeniden ve çoğu kez fazlasıyla geri alıyor.

Bu rakam bazı araştırmalarda yüzde doksanı bulabiliyor. Sorunun temelindeyse mahrumiyet durumu yatıyor! Gerçekten de diyetlerin çoğu mahrumiyet esasına göre çalışıyor. Oysa mahrumiyete beden de, ruh da uzun süre dayanamıyor. Beden, metabolizmasını yavaşlatarak, ruh ise depresif davranışlar oluşturarak yanıt veriyor. Peki, çözüm var mı? Var! Çözüm çaktırmadan kilo vermek. Çünkü 250-300 kalorilik günlük enerji kısıtlamalarına bedeniniz hoşgörüyle bakıyor, ruhunuz görmezden geliyor. Ne metabolizmanız yavaşlıyor ne de yoksunluk duygularınız depreşiyor. 250-300 kalorilik bir kısıtlamayı birkaç dilim ekmekten, birkaç kaşık makarna ya da pilavdan vazgeçerek başarmak bile mümkün ve bu küçük kalori kısıtlamaları bile size yılda 5-6 kiloluk bir kaybı garanti ediyor. Hem de kalıcı bir şekilde. Anlatmak istediğimiz şey şu: Kilo sorununuz herhangi bir sağlık probleminden, hastalıktan kaynaklanmıyorsa ve sorunun temel nedeni genetik mirasınızsa hızlı kilo kayıplarından uzak durun. Sorunun çözümünü zaman içinde ve çaktırmadan alacağınız küçük önlemlerde arayın. Eğer bu önlemleri kalıcı kılmak istiyorsanız aktif bir hayat sürmeyi de, mesela fırsat buldukça yürümeyi, ihmal etmeyin.

Tat duyusu dilde mi gözde mi

Bana sorarsanız burunda! Şaka bir yana tat duyusunu oluşturan, belirleyen temel faktör yalnızca dil-beyin bağlantısı değil. Tat algısı güzel bir şey yemekle ilgili bir durum ve bu algının oluşmasında dil kadar göz, burun hatta kulaklarınız bile etkili. Yani aslında beyniniz sadece bir kimya laboratuvarı değil, aynı zamanda bir duygu laboratuvarı gibi çalışır, tattığınız şeyin kokusu, görüntüsü hatta o esnada duyduğunuz sesler bile bu laboratuvarı etkiler. Uzmanlar yemek yediğiniz tabağın, kurduğunuz sofranın, dinlediğiniz müziğin, içinizden geçen duyguların, aklınızdan geçen düşüncelerin, servisin ve servis esnasında kullanılan malzemelerin ve daha pek çok şeyin tat duyusunu etkilediğini söylüyor.

Neden aynı hızla kilo kaybetmiyoruz

Vücudumuz yağ kaybetmekten hoşlanmıyor da ondan. Genetik kodlarımız fazla yağı rezerv, enerji kaynağı olarak algılıyor ve herhangi bir açlık-kıtlık halinde hayatta kalmanın garantisi olarak kabul ediyor. İşte bu nedenle siz yağ vermeye devam ettikçe vücut yağ kaybını önleyen sistemleri birer birer devreye sokuyor. Aslına bakılırsa diyet planlarının ilk haftalarında verilen kiloların çoğu su ve kas dokusu kaybıdır. Yağ kaybı başladığında kilo verme de yavaşlıyor. Çünkü siz kilo verdikçe durumunu tehlikede gören metabolizma hızını düşürüyor. Bu düşme bazen yüzde 20’leri bulabiliyor. Çünkü vücudunuz kıtlık ile rejim yapmak arasındaki farkı anlayamıyor. Kıtlık, genlerinizin milyonlarca yıllık problemi, diyet yapmaksa son elli yılın modası. Bu nedenle diyet yapmak genetik olarak yağlanmak üzerine kodlanmış vücudunuz için kazanılması daha baştan güç bir savaş.

Yaşlılarda hipotiroidi belirtileri farklı olabilir mi

Olabilir. Yaşlılarda özellikle dolaşım sistemi ile ilişkili problemler daha ön planda görülüyor. Hipotiroidi yaşlılarda tansiyon yükselmesi, kalp hızının düşmesi, damar sertliğinin hızlanması, kolesterolün fazlalaşması gibi değişikliklere yol açıyor. Ayrıca eklem ve kas problemleri, romatizmayı düşündüren yakınmalara da hipotiroidi yaşlılarda daha sık rastlanıyor. Bellek kaybı da yaşlılık dönemi hipotiroidi olgularından önemli ve sık görülen bir sorun. Keza depresyon da sık görülüyor. Bir başka önemli değişiklik de dışkılama düzeninde oluyor. Kabızlık bazen uzun süre ilk ve tek şikâyet olabiliyor.

Bunama ile Alzheimer hastalığı arasında ne fark var

Alzheimer bir hastalığın adıdır. Bunama ise tek bir hastalık değil, klinik bir tablonun tanımıdır. Prof. Dr. Murat Emre’ye göre “bir insanda zihinsel işlev alanlarından en az ikisinin bozulması, bu bozulmanın o zihinsel alanların daha önceki düzeylerine kıyasla anlamlı bir kötüleşme ifade etmesi ve günlük yaşamı etkileyecek kadar ağır düzeyde olması hali” bunamadır. Yani ancak bu üç şart bir araya geldiğinde o kişide bir bunama tablosunun olduğuna karar verilebiliyor. Eğer bir kişide belirgin unutkanlık hali, sık tekrarlar, olayları karıştırmalar veya uydurmalar, dikkati çekici ölçüde kelime bulma güçlüğü, anlama güçlüğü, konuşurken takılmalar, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, yer ve zaman kavramlarında ayarsızlıklar, görsel algıda bozulmalar gibi değişimler ortaya çıkmışsa ve o kişi kişilik değişiklikleri, içe kapanma, ilgi azalması, sessizleşme veya çabuk sinirlenme, yanlış yorumlamalar, olmayan şeyleri görme veya duymalar, fiziksel hırçınlık ve saldırganlıklar yaşıyorsa, takıntı veya tutturmalar, toplum içinde uygunsuz davranışlar içine giriyorsa en kısa zamanda bir tıbbi yardım alma gereği var demektir. (99 sayfada Alzheimer, Parkinson/İş Bankası Yayınları)

Hangi hızla yürümek daha faydalı

Eğer amacınız kilo kaybı sağlamaksa tempolu yürümeniz daha faydalı. Uzmanlar orta yaşlı, sağlıklı birinin dakikada yüz adımın üzerinde adım atarak yapacağı 30-45 dakikalık sıkı ve tempolu yürüyüşlerin kilo kaybını hızlandırdığı, kilo kazanımını engellediğini söylüyor. Genel olarak kilo verme amacında olanların dakikada 120-140 adım civarında bir tempoyu tutturmaları öneriliyor. Kardiyovasküler performansı artırmak söz konusu olduğunda yaşa bağlı olarak dakikada 80-120 adım arası yeterli.

Egzersiz kötü kolesterolü düşürür mü

Egzersiz iyi kolesterolü artırır ama konu kötü kolesterolü azaltmak olduğunda zannedildiği kadar başarılı olmaz. Bununla birlikte egzersizin kalp sağlığı üzerinde müthiş bir iyileştirici olduğu doğru. Çünkü özellikle açık havada yapılan egzersizler iyi kolesterol HDL’yi yükseltip trigliseridi düşürerek kan basıncını, kan şekerini dengeleyip stresi boşaltarak, kanı inceltip oksijen kullanımını artırarak kalp hastalığı riskini düşürüyor. Egzersizin her türlüsü kalbe iyi geliyor. Ev işi, bahçe işi, alışverişe gidiş-geliş ya da egzersiz-spor merkezlerinde yapılan aktiviteler, hiç fark etmiyor. Özellikle açık hava egzersizleriyle birlikte yapılan güç ve direnç egzersizleri kalbe ilaç muamelesi yapıyor.
Yazarın Tüm Yazıları