Bu beşliye dikkat

Sağlığının ne durumda olduğunu merak edenler zaman zaman kan tahlili yaptırır.

Haberin Devamı

Bunu ihmal edenler de olur, ama sağlığına azıcık düşkün olanlar bile her yıl bir sağlık kontrolünden geçer. Bence bu kontroller rutin check-up’ların dışına çıkarılıp “kişiye özel sağlık riski analizleri” haline getirilmeli.

HERKESİN, her yaşın, her cinsin sağlık riskleri farklı. Genetik miras, yaş ve cinsiyet kadar yaptığınız iş, yaşam tarzınız, geçmişteki sağlık sorunlarınız ve kullandığınız ilaçlar standart tarama testlerinde bazı değişimler yapmayı, incelemeleri “kişiye özel taramalar” haline getirmeyi zorunlu kılıyor. Bir başka deyişle “Kan tahlillerimi yaptırdım, kan şekerim, kolesterolüm normal çıktı, karaciğerim, böbreğim sağlammış, kalbim tıkır tıkır çalışıyor, akciğerlerim rahatmış!” gibi aşırı güven veren bir yaklaşımdan uzak durulmalı. Konu aslında oldukça karmaşık ve uzun ama ben bu yazıda özellikle önemli olduğunu düşündüğüm ve çoğu zaman ihmal edildiğini, rutin sağlık taramalarında yer almadığını bildiğim bazı analizleri hatırlatmak istiyorum. Bunların özellikle 5’i bana göre çok ama çok önemli. İşte o beşli...

Haberin Devamı

D VİTAMİNİNİZ NORMAL Mİ?

D vitamini, sağlığı sürdürmenin olmazsa olmazlarından. Ona vitamin demek bile haksızlık. Yeteri kadar D vitamininiz yoksa sadece kemik ve diş gelişiminiz zarar görmüyor. Bağışıklığınız çöküyor, şeker hastalığı riskiniz artıyor, damar sertliğine yakalanma ihtimaliniz katlanıyor. Belleğiniz zayıflıyor, insülin direnciniz hızlanıyor, kilo almanız kolaylaşıyor. D vitamininin otoimmun hastalıklar, alerjiler ve kanserden koruduğunu gösteren deliller de var. İhtiyacımız olan D vitamininin en bilinçli beslenme modelleri ile bile en fazla %20-25’i yiyecek içeceklerle kazanılabiliyor. %80’inden fazlası güneş ışınları –güneş ışınlarında bulunan ultraviyole B ile cildimizde bulunan bir hormon ön maddesinden üretiliyor. Her 3 kadından 2’sinin, her 2 çocuktan birinin ve yetişkin erkeklerin önemli bir kısmının D vitamini rezervleri olması gerekenin çok altında. Rezervlerimizi yılda en az bir kez kontrol ettirmeliyiz. Değerler 20’nin altındaysa ciddi, 50’nin altındaysa yetersiz demektir. İdeal olan 50-100 ng/mr arası.

Haberin Devamı

İNSÜLİNİNİZ YÜKSEK Mİ?

İnsülin son yıllarda en çok konuşulan hormonlardan biri. İnsülin fazlalığı özellikle orta yaş ve sonrasında çok yiyip az üreten, gereğinden fazla kalori yüklenip de harcamayı –yani aktif hayat sürmeyi- ihmal eden şehir insanının en önemli sorunlarından biri haline geldi. Kandaki insülin seviyesi arttıkça insülin direnci denilen durum ortaya çıkıyor. İnsülin direnci ise reaktif hipoglisemiden gizli şekere, şeker hastalığından kalp damar hastalığı ve felce, hatta hipertansiyona ve kansere kadar uzanan bir yolculuğun başlangıç noktası. Kısacası insülinin fazlalığı daha kısa ömür, sağlıksız yaşlanma ve sağlık problemi demek. Bu nedenle lütfen açlık insülin değerlerinizi de ölçtürünüz, sadece açlık şekerinize değil, açlık insülininize de baktırınız. Açlık insülin rakamınız 5’in üstündeyse, hele hele 8’i geçiyorsa bel çevrenizi ölçünüz. Kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm’yi geçen bel çevresi ölçümleri sağlık sorunlarının hazırlayıcısı anlamına geliyor.

Haberin Devamı

B 12’NİZ DÜŞMESİN!

Çok yaygın bir sağlık sorunumuz daha var: B12 vitamini noksanlığı! B 12 vitaminini biz üretemiyoruz. Onu gıdalarla almamız, midemizde ürettiğimiz bir faktörle birleştirmemiz ve sonra da sağlıklı ve biyolojik dengesi mükemmel, probiyotik gücü kâfi bir bağırsak florasından geçirip bedenimize kazandırmamız gerekiyor. Ama ne var ki ya beslenme hatalarımız –et, yumurta, süt ürünü tüketmemek, vejetaryen beslenmek-, ya mide sorunlarımız –atrofik gastrit-, ya yuttuğumuz ilaçlar –metformin- ya da çok sayıda bağırsak hastalığı nedeniyle çoğu zaman da probiyotik gücümüzün fakirliğinden ihtiyaç duyduğumuz kadar B 12 vitamini almıyoruz. B 12 vitamini yaşamsal bir madde. O olmadan kan hücrelerimiz, beynimiz/belleğimiz, daha pek çok sistemimiz yeteri kadar verimli olamıyor. Unutkanlık, yorgunluk, bağışıklık zayıflığı, kansızlık ve daha pek çok sorun ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle yıllık sağlık analizlerinizin içine B 12 ölçümlerini de ekletiniz. Rakamın 500’ün altında olmamasına özen gösteriniz. 500-1000 arasındaki rakamlar optimal değerlerdir. Eğer B 12 seviyeleriniz düşük çıkmışsa bunun nedenini ve nasıl düzeltileceğini doktorunuz size anlatacaktır.

Haberin Devamı

OMEGA-3 FAKİRİ OLDUK

Sağlık ve sağlamlık düzeyimizi belirleyen önemli etkenlerden biri de bedenimizin omega-3 yağları EPA ve DHA ile ilgili rezerv durumudur. Bu iki omega-3 yağ asidine muhtacız. İltihabi süreçlerin baskılanması, kanımızın pıhtılaşma eğiliminin ve tümör oluşumunun engellenmesi, damarlarımızın iç yüzeyini döşeyen yapının bütünlüğünün korunması, bağışıklığımızın güçlü kalması, belleğimizin falso vermemesi, eklemlerimizin kayganlaşması, saçımızın, cildimizin pırıldaması, prostat, meme, yumurtalık sağlığımızın sürdürülmesi bu iki yağ asidine yeteri kadar sahip olduğumuzla ilişkilidir. Bu nedenle bu iki yağ asidini de ya doğrudan besinlerle –yağlı balıklar, omega-3’ten zengin süt ürünleri, etler ve yumurtalar- ya da bitkisel omega-3 kaynaklarıyla –ceviz, yeşil yapraklı sebzeler, otlar/özellikle semizotu, keten tohumu, fındık, badem ve benzerleri- almalıyız. Omega-3 ölçümlerini de kontrollerinize ekleyin. Ancak size şunu da söylemeliyim: Omega-3 eksikliği yaşamayan, en azından yoğun omega-6 birikimi nedeniyle omega-6/3 dengesi bozulmayan biri olabilmemiz neredeyse imkânsız. Pahalı olan bu testi yaptırmak zorunda değilsiniz. Daha çok omega-3 almanınyolunu bulabilirsiniz.

Haberin Devamı

DEMİR GİBİ MİSİNİZ?

Çoğumuzda eksikliği en sık rastlananlardan biri de demir. Özellikle büyüme çağındaki çocuklarımızda, âdet görmeye başlayan genç kızlarımız, doğurganlık dönemindeki annelerimizde bu sorun çok önemli boyutlarda. Bu eksiklik erkeklerden çok kadınlarımızı ilgilendiriyor. Menopoz öncesi dönemde kadınlar bunu farkında olmadan yaşıyor. Farkında oluyor belki ama şikâyetlerinin –halsizlik, yorgunluk, saç sorunları, çarpıntılar, uyku hali, sinirlilik, nefes darlığı, cilt kuruluğu, yutma güçlüğü, dil ve ağızda tatsızlık- demir eksikliğinden kaynaklandığını bilmiyor. Oysa her kadın âdet görme döneminde kaybettiği kanı mutlaka yerine koymalı. Demir eksikliği bağışıklık sistemini, belleği de zayıflatabiliyor. Bu nedenle mutlaka demir değerlerinize de baktırınız. Değerlerin 50 mg/dl.nin üzerinde olması gerektiğini hatırlayınız. Ayrıca ferritin, demir bağlama kapasitesi, transferin satürasyonu gibi parametrelere de bakılması gerekmektedir.

Yazarın Tüm Yazıları