Sağlıklı ve genç yaşlanmanız, biyolojik potansiyelinizi ne kadar iyi yönettiğinizle yakından ilgili. Biyolojik potansiyelinizi iyi yönetirseniz yaşlanmanın belirleyici faktörlerinden damar yaşlanmasını da, bağışıklık sistemi yaşlanmasın da etkileyebilir, hatta değiştirebilirsiniz. Kısacası tıp biyolojik mirasınızı değiştirmeye çalışıyor.
GENLERİNİZİN temel biyolojinizi tanımladığına inanıyoruz, ama genlerinizin etrafındaki dünya ile nasıl bir ilişki kurduğunu da önemsiyoruz. Sağlık bakımınızın, yemek ve egzersiz seçimlerinizin, uykunuzun, stresinizin ve yaşama ilişkin diğer seçimlerinizin, yani çevresel faktörlerin genlerinizi etkileyebileceğini düşünüyoruz.
Gerçek yaşınız, biyolojik yaşınızdır. Sadece doğru davranışlar edinerek bile biyolojik yaşınızı etkileyebilirsiniz. İkinci zarınızı doğru atarak yaşam kalitenizi ve belki de yaşam sürenizi değiştirebilirsiniz. İkinci zar sizindir ve sizin elinizdedir. Doğru atılırsa genetik mirası değişmez bir kader olmaktan çıkarabilir. En azından yaşlanınca da üretebilmenizi, yüzmenizi, tenis oynayabilmenizi, tango veya vals yapabilmenizi, torunlarınızla ve evlatlarınızla eğlenebilmenizi, dostlarınızla gülebilmenizi, yeni yerler yeni hayatlar, yeni aşklar keşfetmenizi, gönül huzuru ile ibadet edebilmenizi, insanlara bilgi ve birikimlerinizi aktarıp yardımcı olabilmenizi sağlayabilir.
GENETİK MİRASINIZ
İnsan vücudunun yaşlanmak üzere tasarlandığı doğrudur. Yaşlanmanın nasıl ve niçin oluştuğu ise tam bilinmez. Yaşlanma belirtileri ve sorunları üzerinde genetik mirasın etkisi en fazla yüzde 25-30'dur. Yaşam tarzınız, yaşama ilişkin seçimleriniz genetik miras kadar etkilidir. Aslında devraldığınız genetik mirasınız ve biyolojiniz ile davranış biçimlerinizi birbirinden kesin sınırlarla ayırmak kolay değildir. Çünkü davranışlarınız da tıpkı genetik-biyolojik mirasınız gibi ailenizden size intikal eder, beyninize, ruhunuza ve yaşamınıza yapışır kalır. Ailesinden çocukluğundan bu yana davranışsal olarak hayvansal yağlardan yoğun beslenmeyi öğrenen birinin orta ve ileri yaşlarda genetik mirası ne olursa olsun, kalp ve damar hastası olacağı açıktır. Tersi de mümkündür. Ailesinden yüksek tansiyonu, kalp ve damar hastalığını, yüksek kolestrolü, şeker hastalığını almış birisi erken yaşlarda doğru yaşam tarzı değişikliklerini benimseyerek risklerini azaltabilir. Yaşamınıza ilişkin doğru seçimler yapmanız halinde siz de genetik mirasınızı bir kader olmaktan çıkarabilirsiniz. Hayatınız öncelikle sizin elinizdedir. Ona sahip olun ve sıkı tutun!
UYGUN VE TEMİZ YAKIT
Yaşlılığı durdurmak mümkün değildir. Yaşlanmak içten gelen, ilerleyici, doğal, yıpratıcı ve durdurulamaz bir süreçtir. Eğer gerekli tedbirleri alırsanız korktuğunuz şeylerin çoğu başınıza gelmez. İnsan bedeni ve ruhu, iyi bakılır, vaktinde onarılır zaman zaman gözden geçirilir, uygun ve temiz yakıt kullanılır ve temiz tutulursa 100-120 yıl iş görebilir. Mozart'ın 30 yıl değil de 90 yıl yaşamasını, 100 yaşındaki sağlıklı annenizle, babanızla daha uzun ve daha olgun sohbetler yapmayı, çocuklarınızın sizinle uzun ve sağlıklı bir yaşlılığı paylaşıp sizden daha çok şeyler öğrenmesini ve onlarla daha uzun süreler birlikte olmayı istemez miydiniz?
Renkli beslenin sağlıklı yaşayın
Sebze ve meyvelere rengini veren maddeler, genellikle sağlığınızı da koruyan mucize besinlerdir. Karpuza, domatese, pembe-kırmızı greyfurt ve portakala rengini veren ‘‘Likopen’’ bilinen en güçlü antioksidanlardandır. Likopen, başta prostat bezi olmak üzere kalp ve akciğer ve daha birçok organda kanser oluşumunu engelleyici bir maddedir. Siyah-kırmızı üzümde, kirazda, pancar, patlıcan, kırmızı biber, kırmızı elma ve erikte bulunan ‘‘Oligomerik proantosiyadinler’’ de (OPC's)e çok güçlü antioksidanlardır. ‘‘Antosiyanidinler’’ damar duvarını güçlendirir, kan pıhtılaşmasını azaltır, yaşlanmayı geciktirirler. ‘‘Lutein’’ ve ‘‘zeoksantin’’ ıspanakta, bezelyede, kavunda, mangoda ve brokolide bol miktarda bulunan, yaşlılığa bağlı göz sorunlarından katarakt ve makula rahatsızlıklarına karşı etkili bitkisel koruyuculardır. Havuç ve kayısıda, balkabağında, şeftali ve zerdalide bol bol bulunan ‘‘karotenoid’’ yapısındaki maddeler de çok güçlü antioksidanlardır. Yaşlılığa ve kansere karşı güçlü bir direnç oluştururlar.
Sebze ve meyvelere renk veren bu onlarca bitki kimyasalına kerveiz, sarımsak ve soğanda bulunan ‘‘allicin’’i, elma, armut ve üzümde bulunan ‘‘quercetin’’i, brokoli ve lahanada bulunan ‘‘sulforafan’’ı da ilave edebiliriz. Sağlıklı beslenmek istiyorsanız, sebze ve meyvelerin sadece taze ve organik olanlarını değil, daha parlak ve daha koyu renkli olanlarını tercih etmelisiniz.
UNUTMAYIN
İyi ve doğru bir yaşam tarzı sağlayan olumlu alışkanlıkları ne kadar erken yaşlarda elde ederseniz, Tanrı'nın hoşgörüsünün ve şansınızın elverdiği ölçüde, ama genlerinizin izin verdiğindan daha uzun ve daha sağlıklı yaşayabilirsiniz. Kararı siz verin, seçiminizi erken doğru yapın!