Paylaş
İşe biraz ara verip “geyik yapmayı” düşününce aklımıza önce kahve geliyor. “Hatır-gönül” denince kahve örnek gösteriliyor, “bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var” deyimi sanırım sadece bizde var. Dinlendiğimiz, sohbet edip dertleştiğimiz, mahalle kültürünün yaygınlaştığı, sözün koyulaştığı yerlere de “kahvehane” adını biz vermişiz.
Kısacası kahve çekirdekleri genlerimizi değilse de geleneklerimize bile etkilemiş. Öylesine etkilemiş ki, bundan 50 sene öncesine kadar “gelinlerin kaynanaların yanında kahve içmeleri” hoş görülmezmiş!
Çoğumuz sağlık nedenleriyle de çekinmişiz kahveden. Çekincenin nedeni en çok da biz doktorlar olmuş. Tansiyonunuz mu var, “Kahve yasak!” demişiz. Çarpıntınız mı var “Kahveyi kes!” talimatı vermişiz. Uykusuzluk mu çekiyorsunuz, “Kahveden uzak dur” demeyi ihmal etmemişiz. Belki biraz abartmış olabiliriz ama haksız olduğumuz da söylenemez.
Kahve, içindeki “kafein” nedeniyle bazılarında kalp çarpıntısı, hatta ritim bozukluğu yapabiliyor. Bazılarının tansiyonunu yükseltip uykusunu kaçırabiliyor, kiminin de ülserini, reflüsünü azdırıveriyor.
Peki, hiç mi faydası yok bu geleneksel içeceğin? Bir zamanlar çay da böyleydi, şimdi tavsiye edilen bir içecek oldu, aynı durum kahve için de söz konusu olabilir mi? Yanıtları “bi mola” süresine sığdırmak zor ama buyurun...
BİR SORU
Doktorlar haklı mı, haksız mı?
Yeni bilgiler, kahvenin bazı sağlık yararlarının olabildiğini de gösteriyor. Mesela çok güçlü bir “antioksidan” olduğu kesinleşmiş durumda. Tıpkı çikolata gibi kahve de önemli bir antioksidan kaynağı olarak kabul ediliyor. Elimizdeki verilere bakılırsa kahve çekirdeğinde bulunan “kafestol” ve “kafeol” karaciğerde kolesterol üretimini tahrik ediyor. Bizim Türk kahvesini biraz fazla kaçırdınız mı kolesterol seviyeleriniz azıcık yüksek çıkabiliyor. Filtre kahvelerde bu maddeler filtre kâğıdından geçemediği için bu tür bir olumsuz etkiye pek fazla rastlanmıyor.
BİR NOT
Osteoporoz, kilo sorunu ve kahve
Peki, kahve kemik yoğunluğunu azaltabilir mi? Bu da sık gündeme gelen ve önemsenen bir konu. Çoğu araştırma kahve tüketiminin artışı ile kemik yoğunluğu arasında bir bağlantının varlığını gösteriyor. Bu nedenle osteoporozu olanların kahve tüketiminde daha bir dikkatli olmalarında fayda var.
Peki, kahve zayıflatır mı? Bu sorunun bana göre net ve açık bir cevabı yok. Kahvenin içindeki “klorojenik asidin” enerji harcamasını arttırdığı hatta biraz da yiyecek içeceklerle alınan şekerin bağırsaklardan emilip kana karışmasını engellediği ve bu nedenle de kahve içmenin kilo vermede etkili olabileceği ileri sürülse de ben aynı fikirde -en azından şimdilik- değilim.
Zayıflamak için kullanacağınız kahve miktarının çok yüksek olması gerekir ki bu da sağlığınız açısından (yaratabileceği uykusuzluk ve taşikardi sorunları nedeniyle) pek doğru bir tercih olmaz. Son zamanlarda pek sık konuşulan yeşil kahve çekirdeği özü ile zayıflama konusuna gelince... “Bunu düşünmeyin bile” derim, çünkü arkasında en küçük bir güvenilir bilimsel kanıt yok.
BİR BİLGİ
Kanser, reflü ve kahve
Konu kahve-sağlık ilişkisi olunca söylenecek daha çok şey var. Mesela vaktiyle kahvenin pankreas kanseri başta olmak üzere kanser riski yaratabileceğini ileri sürenler de olmuştu, ancak bu konuda da net ve açık bir bilgi, güvenilir bir araştırma gösterilemedi. Hatta kahvenin “anti kanser etkisi var” diyenler bile oldu! Reflü sorunu olanlarda reflüyü azdırabileceği fikrine ben de katılıyorum. Özellikle kronik reflüsü olanların kahve içerken dikkatli olmalarında fayda var.
SONUÇ
Ne kadarına izin var?
Anlattığımız bilgiler “bi mola” süresini çoktan doldurdu, bana sorarsanız şimdilik “sağlıklı bir yetişkinin kilosu başına 5-6 mg kahveyi tüketebileceği” bilgisine güvenmekte ve günde 2-3 fincanı geçmemekte fayda var. (Bu miktar genelde 250-300 mg kafeine denk geliyor. Ortalama bir yetişkini 60-70 kilo kabul edebilirsiniz ki bu da 300-350 mg kahveye izin verilebilir demek!) Özellikle yorgunsanız bir fincan kahveyi keyifle içebilirsiniz ama gergin veya sinirliyseniz ondan biraz uzak durun. Sohbete katılmak için ya da kafa dağıtmak için de bir fincan bol köpüklü Türk kahvesi mükemmel bir seçimdir. (Akşam değil de gündüz saatlerini tercih edin, çarpıntınız varsa bir fincanla yetinin.) Ben kendi planımı “günde 2 fincan” olarak yaptım. Kahvaltıdan sonra bir fincan taze filtre kahveye bayılıyorum. İkinci hakkımı da ikindi saatlerinde şekersiz bir Türk kahvesi içerek kullanıyorum.
İYİ HABER
Zeytinin yaprağı da faydalı
Zeytinin kendi de yağı da faydalı bir besin ama tıpkı zencefil, woswelia ya da nar suyu gibi zeytin yaprağı özlerinin de eklem sorunlarının tedavisinde işe yarayabileceğini gösteren bulgular var. Kısacası zeytinin dalında barış, yaprağında şifa var, meyvesi ve suyu (yağı) ise doğal bir ilaç!
UNUTMAYIN
Tarçından şaşmayın!
Tarçına sadece yer açmakla da kalmayın, büyükçe bir “yer ayırın!” mutfağınızda. Nedeni şu: Tarçının çayı da, tozu da çok ama çok değerli bir doğal ilaç. “Hocam bunu daha önce de yazdınız, tekrar olmuyor mu?” diyebileceğinizi biliyorum. Birinci amacım size tarçını yeniden HATIRLATMAK! İkincisi de bu konuda her gün bir yenisi yayınlanan yeni çalışma sonuçları. Özellikle diyabeti, insülin direnci, hatta hiperinsülinemisi olanların ve bu nedenle de kilo problemlerini çözmede zorlananların hatta tekrarlayan hipoglisemi ataklarından bunalanların tarçından daha sık faydalanmaları lazım. Tabiî ki diyabet tedavisini tarçına havale etmek, insülin direncinin çözümünü sadece tarçında aramak ya da zayıflamak için yalnızca tarçına sarılmak doğru değil...
En etkin tarçın ise “Çin” tarçını olarak bilineni. Çünkü bunda sağlığa faydalı olduğu kabul edilen doğal kimyasallar -aldehid yapısındaki maddeler- daha çok. Bizde kabuk olarak pazarlanan tarçın genelde Seylan tarçını. “Peki, Seylan tarçını mı, Çin tarçını mı?” Fitoterapi uzmanları “Çin tarçını!” diyor.
400 KALORİLİK ÖĞLE MENÜSÜ
Kebapçı keyfi!
* Yarım kase ezogelin çorba
* 1 adet çıtır lahmacun
* Büyük bir kâse bol limonlu maydanoz salatası (yağsız)
* 1 bardak yağı azaltılmış naneli nefis bir ayran
Paylaş