Beslenme biçiminiz belleğinizi etkiler

Alzheimer hastalığı bir kader midir? Önlemek için bir şeyler yapabilir miyim?..

Bu sorularla şimdi daha sık karşılaşıyoruz. Alzheimer hastalığı ve beslenme ilişkisi, muhtemelen kalp-damar hastalığının beslenme ile ilişkisine benzemektedir. Kalp-damar hastalığı ve Alzheimer hastalığının aynı risk faktörlerini paylaştıklarını gösteren birçok çalışma vardır.

LDL kolestrolü (kötü kolesterol) yüksekliği olanlarda idrak bozuklukları, çok daha sık yüksek orandadır ve daha erken yaşlarda ortaya çıkar.

Yüksek kan basıncına sahip olanlarda bellek bozukluğu, Alzheimer hastalığı olasılığı daha fazladır.

Kolesterol düşürücü ‘‘statin’’leri kullananlarda Alzheimer hastalığı oluşumu azalmaktadır.

Hormon replasmanı amacıyla menopoz döneminde östrojen kullanan kadınlarda hem kalp-damar, hem de Alzheimer hastalığı olasılığı düşmektedir. Kolesterol yüksekliği sonucu daralan arterler yüzünden beyne azalan kan akışı Alzheimer'ın oluşumunda etken olan nöropatik plak beta amiloidin üretimine sebep olabilir. Ancak arteroskleroz ve Alzheimer hastalığı arasındaki ilişkiye yönelik kanıtlar henüz tartışmalıdır.

HDL kolesterolü (iyi kolesterol) yüksek olanlarda Alzheimer hastalığının daha az görüldüğüne yönelik bilgiler mevcuttur.

Omega-3 yağ asitlerinin, özellikle EPA ve DHA'nın bellek bozukluğundan koruduğuna dair bazı kanıtlar mevcuttur. Omega-3 desteklerinden korumada yararlanılabilir.

Antioksidan etkili E vitamini açısından zengin diyetlerin Alzheimer'a karşı bir miktar koruma sağladığını düşündüren az sayıda çalışma mevcuttur. Ancak C ve E vitaminleri ile beta karoten ve selenyum gibi antioksidan takviyelerle Alzheimer hastalığının önlenebileceğine dair henüz güvenilir bir kanıt yoktur.

Kanda yüksek seviyede homosistein mevcudiyeti, idrak gerilemesi ile bağlantılı olabilir. Daha düşük homosistein seviyesi bunama riskini de azaltabilir. B12, B6 ve folik asit desteklerinin kullanımı homosistein seviyesini azaltarak ya da doğrudan sinir sistemini ve beyni etkileyerek idrak bozukluğunu geciktirebilir.


ALTERNATİF


Ay ışığında yürüyün

Yaza girerken, hele upuzun bir kıştan sonra güneşle yeniden ve hasretle kucaklaşırken bu uyarı biraz keyfinizi kaçırabilir. Eğer genç ve kusursuz cildinizin hep sizinle kalmasını istiyorsanız bu önerileri dikkate alın: Bronzlaşma aslında ‘‘fotoyaşlanma’’dır. Fotoyaşlanma cildin güneş ışınlarının etkisi altında maruz kaldığı hızlı yaşlanmadır. Cildinizin kontrolsüz ve korumasız olarak güneş ışığına maruz kalması kırışıklığa, yaşlanma lekelerine sebep olur. Cilt erkenden kırışır, kalınlaşır, sarkar ve yaşlanır. Güneşle kontrolsüz bir şekilde yanmış kadınların, güneşten sakınanlara oranla en az 5-10 yıl daha yaşlı gösterdiği belirtiliyor. Güneşte fazla kalmamaya, mutlaka size en uygun, yeterli miktarda koruma faktörü içeren kaliteli koruyucu cilt bakım ürünleri kullanmaya özen gösterin. Güneşin cildinizde yarattığı olumsuz etkiler sizi üzmesin. Güneşte değil, ay ışığında yürümeyi deneyin. Ay ışığının ruhunuzda yaratacağı dinginlik yüzünüze de yansıyabilir.


İYİ HABER


Osteoporoz tedavisinde dev adım


Amerikan Besin ve İlaç Dairesi'nin onayladığı yeni bir ilaç osteoporoz tedavisinde çığır açıyor. Teriparatid aktif maddesini içeren ve ‘‘Forteo Jenerik’’ ismi ile pazara sunulması planlanan bu ürün kemik yapımını sağlayan yeni bir sınıfın ilk ilacı. Bu grup ilaçlar, kemik yapılanmasında görevli Osteoblast isimli hücrelerin üretimini uyarmaktalar. Teriparaditin omurga kırıklarını yüzde 65 azalttığı, kalçada, bilek ve dirsekte oluşabilecek osteoporoza bağlı kırıkları yüzde 53 düşürdüğü belirlenmiştir. Teriparatid kalem benzeri bir cihazla enjeksiyon şeklinde uygulanmaktadır. Günde bir kez uygulanması yeterli olan Forteo'nun düzenli kullanıldığında kemik yoğunluğunu yüzde 96 gibi rekor bir seviyede arttırabileceği belirtilmektedir.


SAĞLIKLI YAŞLANIN


Kalbiniz hálá tango yapıyor mu


Yaşamak sanatı sağlıklı ve genç yaşlanmak sanatıdır. Genç ve sağlıklı yaşlanmak sanatı ise yaşlılığın kötü yanları ile mücadele etmek, yaşlanmayı mutlu bir süreç haline getirmektedir.

Yaşlanma sürecinde kalbinizin de bedeniniz gibi egzersize ihtiyacı olduğunu unutmamalısınız. Duygularınızı törpülemek, köreltmek, duygusal faaliyetlerinizi kesmek son derece yanlıştır. Yaşlansanız da kalbinize duygusal egzersizler için fırsat vermelisiniz. Bırakın kalbiniz beyninizle biraz oynaşsın, yeni hevesler, yeni alışkanlıklar, yeni keyifler edinsin. Kalbinizin yeni duygusal deneyler, duygusal egzersizler yapmasına izin verin.

Yaşlılık kötü bir alışkanlıktır. Yeterince işiniz varsa bu alışkanlığı edinecek zaman bulamazsınız. Yaşlanırken de çok işi olan bir insan olabilir, çok üretebilirsiniz. Çok işin sadece beden gücü ve çevikliği ile değil, yaşlandıkça edinilen erdemler, fikirler, sağduyu ve otorite ile sağlandığını unutmazsanız siz de çok işi olan ‘‘genç bir yaşlı’’ olabilirsiniz.

İyi yaşlanmanın diğer bir yolu yaşlılığı olduğu gibi kabul etmek, yaşlılığı bir sükunet, dinginlik, feragat ve mutluluk dönemi olarak algılayabilmektir. Artık kavgalarınız, kaygılarınız geçmişte kalmış, oyun tamamlanmıştır. Yaptıklarınız sizin sığ ve güvenli bir limana demirlemenizi sağlamıştır.

(Yaşlanma Sanatı'ndan yararlanılmıştır.)
Yazarın Tüm Yazıları