Benim şişmanlık hikâyem

Herkesin kilo alma nedeni farklıdır. Hormonal değişiklikler, metabolizma yavaşlaması, insülin direnci bunlara etkendir. Kilo vermeyi hızlandırmak için, sorunu doğru tespit etmek şart. Peki, nasıl? Kendimden yola çıkarak anlatıyorum.

Haberin Devamı

Yirmi yıldan fazla bir süredir kilo fazlalığı ve obezite sorunu ile ilgileniyorum. Bunun nedeni benim de aynı sorunu paylaşmam. Çok kolay kilo alıyorum, çok zor kilo veriyorum. Hep tombul bir çocuktum, öğrencilik hayatımda hiçbir zaman ince olamadım. En fazla kiloyu evleneceğim zaman, eşimi tavlamak için verdim!
Kilo problemi olan binlerce insanla karşılaştım. Onların neler hissettiklerini, heyecanlarını, hayal kırıklıkarını, sürece bakış biçimlerini, kaçamak yapma yollarını çok iyi biliyorum. Benzer sorunlar yaşadığım için, işin her iki tarafını da çok iyi tanıyorum. Şunu biliyorum ki, herkesin kilo alma hikâyesi farklı. Hızlı ve sağlıklı kilo vermeye giden yol, neden olan sorunu doğru tespit etmek.

NEDEN ŞİŞMANLARIZ?

Bazılarımız metabolizma yavaşladığı için, bazılarımız hormonal değişiklikler nedeniyle kilo alır. Vücut neredeyse bir yağ üretme makinesi haline gelir (insülin direnci buna örnektir) ve az yesek bile hızla yağlanırız. Diyet yapsak da fazla kilolardan kurtulamayız.
Ergenlik dönemi, kadınlarda menopoz, erkeklerde andropoz kilo almayı kolaylaştıran devrelerdir. Sigarayı bırakmak, alkol tüketimini arttırmak da kilo almaya yol açabilir. Ayrıca bazı ilaçların da kilo almayı hızlandırabileceği biliniyor. Psikolojik sorunlar da yeme davranışını değiştirip kilo aldırabiliyor.

Haberin Devamı

GENETİK KURGU ÖNEMLİ

Bazen sadece fiziksel aktivitemiz sınırlandığı için de kilo alabiliriz. Düzenli egzersiz yapan, aktif bir fiziksel hayatı olan biriyseniz ve belirli bir dönemde, örneğin geçirdiğiniz bir ameliyat ya da kaza nedeniyle 3-4 ay süreyle aktiviteniz sınırlanmışsa, enerji dengeniz bozulup yağ depolarınız artacağı için kilo alabilirsiniz. Genetik miras da önemlidir. Ailenizde şişman insanlar çoksa bu sizin de şişman olma riskinizi en az yüzde 30 artırır. Uzmanlara göre şişmanlık yüzde 25-40 oranında kalıtsaldır.
Yediğiniz her şey genlerinizle, genleriniz de vücudunuzla konuşur. Yedikleriniz genetik yapınıza uygunsa, genleriniz doğru çalışır ve sizi obez ya da kolesterol hastası olmaktan korur. Eğer genlerinizin hiç tanımadığı gıdalarla beslenirseniz kilo alırsınız, damarlarınız tıkanır ve tansiyonunuz çıkar.

Haberin Devamı

HERKESİN FARKLI BİR ÖYKÜSÜ VAR

Çoğumuz neden kilo aldığımızı bilmeden kilo sorunumuzu sadece diyetlerle çözmeye kalkar, doğal olarak da ya fazla kilolarımızdan kurtulamaz ya da verdiklerimizi hızla geri alırız. Oysa “Neden kilo alıyoruz?” sorusunun doğru yanıtını bulursak hem kilo vermemiz kolaylaşır hem de bu sorunu sonsuza dek çözme imkânımız olur. İnsülin direncine bağlı bir kilo alma hikâyesinin matematiği ile hipotiroidiye ya da yeme bozukluğuna bağlı kilo alma hikâyesinin aritmetiği birbirinden inanılmaz biçimde farklıdır. Çoğumuz, kilo almayı yalnızca kazandığımız kalorilerle harcadığımız kaloriler arasındaki dengenin bozulması ve fazla kalori birikmesi, biriken bu kalorilerin yağa dönüşerek depolanmasının doğal sonucu olduğunu düşünürüz. Bu yaklaşım doğru değildir. Kimi ‘içtiği suyun bile yaradığı’, ‘metabolizması yavaşladığı’,  ‘vücudu su topladığı’, ‘tatlı krizleri’ nedeniyle kilo sorunundan kurtulamaz. Uygun bir plan üretilmeden, aktif bir hayat tarzını benimsemeden, hatta gerekiyorsa ilaç kullanmadan sonuca ulaşmak mümkün değildir. Her bedenin kendine özel bir günlük kalori ihtiyacı, metabolik ve fizyolojik şartnamesi, genetik ve biyolojik kurgusu ve hormonal organizasyonu vardır. Kilo vermeye karar veren herkesin şartnamesi araştırılmalı ve ona uygun bir plan yapılmalıdır.

Haberin Devamı

KANDAKİ SABOTAJCILAR NELER?

Fazla kilolu birini görünce aklımızdan hep aynı düşünce geçer: “Galiba boğazına hâkim olamıyor!”  Oysa kilo sorunu bazen ne oburluktan ne de yeme-içmeyi kontrol edememekten kaynaklanır. Kandaki bazı sabotajcılar da çok ve hızlı yemeye yol açabilir. Bunların başında insülin hormonu gelir. Bazılarının pankreasları genetik olarak aşırı insülin üretmeye programlı, kan şekeri yükselmelerine karşı çok hassastır. Normalde yemeği takip eden ilk saatlerde ortalama 40-50 üniteyi geçmeyen insülin değerleri bu şanssız kişilerde 100’ü, hatta 200’ü bile geçebiliyor. Pankreas bezleri genetik olarak aşırı insülin üretmeye programlanmış kişiler, bu genetik kusuru fark edemezlerse, özellikle un, şeker, nişasta üçlüsünden zengin yiyecek ve içeceklerden hemen sonra hipoglisemi atakları yaşamaya başlıyorlar. Atakların ilk işareti de ‘sık ve erken acıkmak’ oluyor. Bu insanların çoğunun ailesinde diyabet hikâyesi var. Söz konusu genetik kusur yaş ilerledikçe, özellikle 50’leri geçtikçe belirginleşir. Eğer yemeklerden hemen sonra acıkıyor, uyku hali, kafa karışıklığı, zihin bulanıklığı, sinirlilik, terleme, baş ağrısı gibi sorunlar yaşıyorsanız, az yemenize rağmen çabuk kilo aldığınızı, düzenli egzersiz yapmanıza rağmen kilo vermekte zorlandığınızı düşünüyorsanız bahsettiğim genetik kusur sizde de olabilir.

Haberin Devamı

5 adımda sorununuzu belirleyin

* Bel çevresini ölçün. Eğer kadınsanız, bel çevreniz 90, erkekseniz 100 santimi geçmişse kendi kendinize diyet yapmaya kalkmayın. Diyetisyen yerine önce doktora gitmeniz gerekir. Çünkü bu, metabolizmada insülin direnci olduğuna işaret ediyor olabilir ve hemen araştırılmalıdır.
* Açlık insülin değerinizi ölçtürün. Eğer bu değer 5’in üzerindeyse problem var demektir. İnsülin değerinizin 8’i geçmesi ise artık sorun yaratmaya başladığını gösterir. Hele 10’un üstüne çıktıysa, sakın doktor olmadan bu yola çıkmayın. Çünkü olay artık sadece kilo değil aynı zamanda bir sağlık problemidir.
* Tiroidinizin iyi çalışıp çalışmadığını ölçmek için TSH testi de yaptırmanız gerekiyor. Değerinizin 3.5’in üzerinde olması tiroidinizin az çalıştığını, dolayısıyla metabolizmanızın yavaş olduğunu gösterir. Bu değer 4’ün üzerinde ise en kısa zamanda dahiliye ya da endokrinoloji uzmanından bir randevu alın.
* Kilo probleminize halsizlik, yorgunluk, uyku hali, kabızlık gibi işaretler eşlik ediyorsa, tiroid tembelliği daha büyük bir ihtimaldir. Kilo alırken, kendinizi bitkin hissediyorsanız, demir, B12 ve D vitamini seviyelerinize de baktırın.
* Bu değerler düşük olduğunda kilo veremez ve bu yorgunlukla kilo vermenin mutlak şartı olan egzersizi hayatınıza sokamazsınız. Eğer insülin seviyeniz 5’in altında, TSH 3’ün altında, B12, demir ve D vitamini oranları da normal ise artık diyete başlamaya hazırsınız.

Yazarın Tüm Yazıları