Paylaş
İster formda ve zinde biri olmak, ister yaşlanma hızınızı yavaşlatıp genç ve dinç kalmak, isterseniz de sağlıklı kilonuzu korumak isteyin, fark etmiyor; hepsinin temel belirleyicilerinden biri “beslenme” ise diğeri de mutlaka ama mutlaka “egzersiz” oluyor.
Yiyip içmek güzel bir şey. Ona hepimiz hiçbir zaman “hayır” demiyoruz! Ama egzersize sıra geldi mi işler karışıyor, bahaneler artıyor.
Zira egzersiz emek ve kararlılık, sabır ve süreklilik istiyor. “Kaytarma” söz konusu olunca da en öne beslenme değil de hep o çıkıyor.
Egzersizden en çok kaytarma zamanlarından biriyse seyahatler oluyor. Çoğu hastam egzersiz tavsiyelerimi de dikkatle dinliyor ama hemen ardından şu bahaneyi ekliyor: “Hocam bu seyahat yoğunluğu içinde nasıl egzersiz yapayım?”
İşte size birkaç etkili ve kalıcı, basit ve uygulanabilir öneri. Bunlar seyahat çantanızda mutlaka bulunmalı.
Bulunmalı ki seyahatle ilgili egzersiz bahaneleri biraz azalsın...
1- Bir çift spor ayakkabısı ve kaliteli spor çorabı.
2- Mevsimine göre şort ya da eşofman benzeri rahat kıyafetler.
3- Otel odasında bile hareket yoğunluğunuzu artırmak için bir adet “atlama ipi!”
4- Otel aktivitelerinden faydalanabilmek için şort ve mayo.
Duygusal takviyeler çok önemli
Bedenimizi takviye etmeyi az çok öğrendik. Kimimiz vitamin ve minerallerden, kimimiz de omega-3, CoQ10, antioksidanlar veya bitkisel güçlendiricilerden istifade ediyoruz.
Ne var ki sadece bedeni takviye etmek yetmiyor. Ruhun da takviyeye ihtiyacı var! Bana göre ruhsal/duygusal takviyelerin özellikle ilk dörtlüsü çok önemli.
İşte onlar ve kullanma önerileri...
- Umut: Her gün en az üç kez. Aç veya tok karna olmanız fark etmiyor. Miktar sınırsız. İstediğiniz kadar alabilirsiniz.
- Hoşgörü: Uykuda geçen zamanlar dışında saat başı bir kaşık alınmalı.
- Sevinç: Her sabaha bir kucak sevinçle başlanmalı.
- Huzur: Yataktan kalkınca ve uykudan önce yapılacak ilk işiniz bir huzur duası okumak olmalı.
Yeşil çayı abartmayın
Yeşil çayın faydalı ve de sağlıklı bir içecek olduğu doğru.
İçerdiği yoğun “kateşin” yapısındaki maddeler sayesinde pek çok bakımdan sağlığımızı destekleyebiliyor.
Kateşinlerin damarları koruduğu, belleği desteklediği, kansere karşı ciddi bir mücadele verdiği çoktan kesinleşti.
Ne var ki yeşil çay içerken de “ifrat-tefrit” dengesini dikkatle gözetmek, “makul” sözcüğünden vazgeçmemek gerekiyor.
Nedeni şu: Fazla miktarda kateşin bedene girdiğinde karaciğerimizin canına okuyabiliyor. Yoğun kateşin mevcudiyeti karaciğeri ciddi ölçüde tahrip edebiliyor.
Bu nedenle yeşil çayı da ölçülü tüketmek, günde en fazla 3-4 bardağı geçmemekte fayda var. Unutmayalım, faydalı zannettiğimiz bitkisel mucizelerin de çoğu için şu söz kesinlikle geçerli: Azı karar, çoğu zarar.
Herkesin bir “hayat şarkısı” olmalı
“Hayat Şarkısı” geçtiğimiz dönemin en sevilen dizilerden biri oldu.
Dizide sık tekrarlanan mühim bir cümle var ki onu biz de her gün tekrarlamalıyız: “Hayat şarkısı bu. Hüzünlü de çalar, neşeli de...”
Hepimizin bir değil, birkaç “hayat şarkısı” olmalı. En azından biri hüzünlü, diğeri de neşeli durumlar için ayrılmalı.
Ama eski Çin felsefesinin anlattığı gibi “nasıl beyaz siyah olmadan olmazsa neşenin de hüzünsüz olamayacağı” unutulmamalı...
İki güzel dizi okuduk
Neredeyse hemen her gün sizi sağlığınızla ilgili konularda bilgilendirmeye çalışıyorum. Yorulmadım ama bayramda azıcık dinleneyim istedim.
Gazetemizin yönetiminden bir haftalık bir izin koparıp yazılarıma birkaç gün ara verdim. Bayram tatilinde Hürriyet’te sağlıkla ilgili iki güzel dizi yayınlandı.
Biri Mesude Erşan’ın bitkisel desteklerin her yönünü tartışmaya açtığı güzel çalışmasıydı. Diğeri ise tamamen bizim ilgi alanımızla, “kilo yönetimi” ile alakalıydı.
Sevgili İsmet Berkan da işi “kilo sorununu çözmeye çalışan biri” gözüyle anlatmaya çalışmıştı. İkisini de keyifle okuduk. Eksikleri var mıydı? Tabii ki vardı ama içerikleri son derece güçlü ve faydalıydı. İkisine de teşekkürler.
Dizilerle ilgili katkılarımızı sonraki günlerde size aktaracağız.
Sadece iki dakikanızı istiyoruz
Daha önce de yazdık, ardından da sık sık hatırlattık.
“Hareketsiz hayat hastalık getirir. Hayatta kalmak istiyorsanız ayakta kalmalı ve her fırsatta yürümelisiniz.
Bunun için mutlaka uzun yürüyüş zamanları ayırmanız da şart değil. Gün içinde yapacağınız 10-15 dakikalık yürüyüşler bile işe yarayabiliyor.”
Peki, buna da mı vakit bulamıyorsunuz? O zaman iki dakikalık kısa işyeri yürüyüşlerini denemenizi öneriyoruz.
Evet, sadece iki dakika ayırmanız bile yetiyor. Aklınıza hemen şu sorunun geleceğinden eminiz: “Sadece iki dakika gerçekten işe yarar mı?” buyurun deneyelim: Kolunuzdaki saate bakın ve odanızda ya da işyerinizdeki herhangi bir alanda yürümeye başlayın.
Belirli aralıklarla saatinizi kontrol edin ve iki dakika dolar dolmaz yürümeyi bırakın.
Göreceksiniz ki iki dakika beklediğinizden daha da kısa sürede tamamlanacak ama bu kısacık zaman diliminde bile düşündüğünüzden çok daha fazla mesafe kat edeceksiniz.
Hastalarımız ve danışanlarımıza özellikle elli yaş sonrası için önerdiğimiz, 60’ından sonrası içinse neredeyse “zorunlu” hale getirdiğimiz öneriyse şu: Her saat başı beş dakikalık kısa yürüyüşler yapmak!
Zayıflatan baharatlar hangileri?
Bayram dönüşü e-posta kutumuzu tıka basa dolu bulduk. Sık sorulan soruları bir bir ayıkladık. Başlıktaki soru da bunlardan biriydi. Önce sadece baharatlarla zayıflanamayacağını hatırlatalım ve “yine de!” istekleri kıramayıp kısa bir özet yapalım:
1- Tarçın: İnsülin-şeker dengesine yaptığı katkılar nedeniyle özellikle insülin direnci olanlarda kilo kaybını desteklediği düşünülüyor.
2- Zencefil: Tokluk hissini artırdığı ve mideyi rahatlattığı için tercih ediliyor.
3- Zerdeçal: İltihap baskılayıcı etkileri yanında tokluk hissini güçlendirici faydaları olduğu da düşünülüyor.
4- Nane: Mideyi rahatlatıcı ve tokluk hissini artırıcı etkileri nedeniyle tercih ediliyor.
Paylaş