Paylaş
Sarah Gilbert diyor ki “Eğer bundan sonraki aşamaları da bu hızla geçebilirsek koronavirüsten korunma sağlayan aşı eylül ayında kullanıma girebilir.” Bence haftayı sokağa çıkma yasağıyla tamamlarken duyabileceğimiz harika bir haber bu ama gelin biz o üç ana kuralımızı “sosyal mesafe, izolasyon/evde kalma ve el temizliğine koşulsuz uyma” anayasamızı ısrarla sürdürelim. Cuma akşamı yaptığımız hataya lütfen bir daha asla düşmeyelim.
KLOROKİN SAVASINI KİM KAZANACAK
Klorokin ve hidroksiklorokin COVID-19 enfeksiyonunda en yaygın kullanılan ilaçlar. İkisi de neredeyse 50 yıldan daha uzun bir süredir sıtma parazitiyle savaşta başarıyla kullanılıyor.
Önceki yıllarda başımıza bela olan MERS ve SARS gibi diğer koronavirüs enfeksiyonlarında faydalı olabilecekleri anlaşılınca şu anda yaşadığımız COVID-19 pandemisinin tedavisi için de devreye sokuldu.
Sonuçlara bakılırsa neticeler başarılı. Bu son derece ucuz ve etkili ilaçlar bugünlerde en gözde çözüm ortaklarımızdan biri haline geldi. Ne var ki dünyanın tamamına yetecek kadar klorokin ve hidroksiklorokin ne hammadde ne de hazır ilaç olarak elimizde mevcut. Neticede klorokin ve hidroksiklorokini bulmak için her ülke kıyasıya bir yarış hatta savaş içinde. Bu yeni ve ilginç durumu ‘Klorokin savaşları’ diye tanımlamamız bile mümkün.
Peki ne olur bu savaşın sonu? Merak ediyorsanız buyurun...
ÇÖZÜM HİNDİSTAN’DA MI
Dünyanın en büyük klorokin ve hidroksiklorokin üreticisi Hindistan. Çoğu ülkenin yeterli klorokin stoku da yok. Memnuniyetle belirtelim ki Sağlık Bakanlığımız erken davranıp ihtiyacımızı görecek kadar klorokin ve hidroksiklorokini çoktan stoklayıp depolarına yerleştirdi. Mevcut hastalarımızda da başarı ile kullanıyoruz.
Yerli ve milli ilaç firmamız ‘Abdi İbrahim İlaç’ da elindeki depolarındaki klorokinle yaptığı üretimi bakanlığa bağışladı. Yetinmedi, Hindistan’dan hammadde ithalatı gayreti içinde.
Klorokin ihtiyacı içinde kıvranan ülkelerden biri de Amerika. Hindistan devlet yönetimi kendi ihtiyacını göz önünde tutarak klorokin ihracatını yasaklayınca ABD Başkanı Trump hemen şu açıklamayı yaptı: Hindistan eğer klorokin ihtiyacımızı karşılamada bize destek olmazsa ‘misilleme’ yaparız! Kısacası bu salgın sadece maske savaşlarına değil klorokin savaşlarına da sebep oldu. Bakalım daha başka hangi savaşlar çıkacak.
PAZARDAKİ DOĞAL KORONASAVARLAR HANGİLERİ
Arizona Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin dünyaca ünlü uzmanlarından Dr. A. Weil sebze ve meyve seçimleri yaparken şu ayrıntıların işimize yarayabileceğini söylüyor:
Kuversetin zengini soğan, elma; apigenin zengini, maydanoz, kereviz, enginar; kateşin zengini yeşil ve siyah çay; miristin zengini domates, portakal, greyfurt ve fındığa sofralarınızda biraz daha sıkça yer verin.
BU 10 MADDE ÇOK ÖNEMLİ
Koronavirüse paçayı kaptırmamanız için daha önce sıkça tekrarladığım 10 tavsiyeyi size tekrardan hatırlatmak isterim...
1) Sigara içmeyin, içilen ortamlarda bulunmayın.
2) Alerji mevsimi geldi, polen alerjiniz varsa bu yıl daha dikkatli davranın. Temiz ve iyi havalandırılmış ortamlarda yaşayın.
3) Beslenmenize özen gösterin.
4) Alkolden uzak durun.
5) Her gün yürüyün. Evinizin içinde bile günde en az 5 bin adımı hedefleyin.
6) Sebze ve meyveleri hayvansal ürünlere tercih edin.
7) Uyku meselesini ciddiye alın.
8) Stres yönetimine dikkat gösterin.
9) Düzenli ve her zamankinden biraz daha fazla su tüketin.
10) Neşelenin! Daha keyifli, daha huzurlu, kaygısı az bir ev ortamı oluşturmaya gayret edin.
OKUR SORUSU
Sabun mu daha iyi dezenfektan jel mi
Elleri bol sabunlu suyla en az 20-30 saniye (mümkünse 40’ı geçin) iyice ovalayarak dikkatle yıkamak koronavirüsle savaş anayasasının değiştirilmesi mümkün olmayan bir numaralı maddesi. Sabun, virüsü koruyan yağ tabakasını eriterek onu paramparça etme gücüne sahip. Yani mesele virüsü elden uzaklaştırmaktan ziyade ‘yok etmek’le eşanlamlı. Sabun, virüsü oluşturan nano parçacıkları paramparça ettiği için, dezenfektanlara oranla çok daha güçlü ve garantili.
Doğal sabun mu antibakteriyel mi
Neredeyse yüzyıllardır kullandığımız doğal sabun virüsü parçalamak için fazlasıyla yeterli. Antibakteriyel olduğu iddia edilen sabunlara ilave bir para ödemenin anlamı yok. Ayrıca sıvı veya toz sabunla kalıp sabun kullanımı arasında da herhangi bir fark bulunmuyor. Hepsinin gücü aynı.
Ne yiyelim, içelim
Arizona Üniversitesi Tıp Fakültesi şu bilgiyi veriyor: Bugünlerde her zamankinden daha fazla sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Tabağınızın yarısını sebzeler, yarısını proteinler (bulgur, bakliyat, yumurta, yoğurt, et, balık veya tavuk) oluştursun.
Günde 4 değil, 5-7 porsiyon sebze, bir değil 2-3 porsiyon meyve tüketmeye çalışın.
MAALESEF SINIFTA KALDIK!
Bu salgının ön sonuçları şunlar:
* Sağlık Bakanı ve ekibi süreci mükemmel yönetiyor.
* Bilim Kurulu stratejik kararlar alarak yönetime yardımcı oluyor.
* Hastanelerimiz son derece başarılı bir sınav veriyor.
* Doktorlarımız, hemşirelerimiz, diğer sağlık personelimiz bana göre muazzam bir başarıya imza atmak üzereler, müthiş bir gayretle çalışmalarını sürdürüyorlar.
* Eczacılarımız ellerinden gelenin de fazlasını yaptılar, yapıyorlar.
* Güvenlik sistemimiz, lojistik hizmetlerimiz de alkışlanacak bir gayretin içindeler.
Peki yanlışlarımız ve eksiklerimiz yok mu? Sınıfta kalma riskimiz ne durumda?
* Toplumsal organizasyon bakımından özellikle sosyal medyanın da etkisiyle başarısız bir süreç yönetimi içerisindeyiz. Halkımız bunca uyarıya rağmen hâlâ karşımızdaki tehlikeyi yeterince ciddiye almış değil.
* Bu ‘farkındasızlık’ belasının en büyüklerinden birini cuma gecesi sokağa çıkma yasağının duyurulduğu 21.30’la, yasağın başladığı 24.00 arasında hepimiz gördük yaşadık. Büyük bir yanlışa imza attık. Sosyal mesafe kuralını unuttuk. Ağız ağıza, burun buruna, omuz omuza bakkal, market, kuruyemişçi kuyruklarında birbirimizi adeta ezdik.
Sonuç
İşin uzmanı bir hocamız bakın ne diyor: “Ortalıktaki karı kürekle temizleme gayretindeyken üzerimize çığ düştü!”
Paylaş