Hayatımıza yeni kavramlar girdi. Bunlardan biri de besinlerde bulunan "antioksidan" maddelerdir. Bu sözcük hücrelerde "oksitlenmeyi" ya da "paslanmayı" engelleyen bir güç anlamında kullanılıyor. Bu kavramı daha iyi anlamak istiyorsanız yazımızı dikkatle okumanızda fayda var!
SERBEST RADİKALLER Vücudumuz, doğal ve sıradan metabolik faaliyetlerini sürdürürken her gün binlerce "serbest radikal" adı verilen kararsız yapıda çiftleşmeye hazır bazı moleküller üretiyor. Örneğin, gereğinden fazla hareket etmek (oksijensiz ortamda ağır egzersizler yapmak), aşırı beslenmek, güneşe, kirli havaya, kirli yiyecek ve içeceklere maruz kalmak, vücutta baş edebileceğinden daha fazla serbest radikal birikmesine yol açıyor. Aslında, vücudun doğal bir antioksidan savunma sistemi var ve bu sistem oldukça güçlü. Kolay kolay da bozulmuyor. Ama eğer, siz vücudunuza gereğinden fazla serbest radikal yüklüyorsanız, bunların yok edilemeyen kısmı hücre duvarına veya hücre içi organcıklara yapışıyor. Yapılarını ve fonksiyonlarını bozuyor. Sonuç olarak, hücreler normalden daha hızlı yaşlanıyor. Daha erken ölüyor. Kısacası, serbest radikal yükünüz arttıkça, yani vücudunuz "oksitleyici" -paslandırıcı- zararlılara daha fazla maruz kaldıkça beklenenden daha erken yaşlanıyor.
ANTİOKSİDAN KORUR Kısacası, antioksidanlar vücudu serbest radikallerin yıkıcı gücüne karşı hücreleri koruyan moleküllerdir. Hücrenin DNA’sı, protein yapılarının özellikle oksijen ve akrabalarının yıkıcı gücüne karşı korunması yaşlanma hızını düşürebiliyor. Sakın şaşırmayın! Oksijen bazen çok tehlikeli bir dost da olabiliyor. Çünkü serbest radikal dediğimiz maddelerin çoğu oksijene bağlı yan ürünler olarak ortaya çıkıyor. Bu yan ürünlerin temel ortak noktaları elektron almaya çalışan kararsız, elektron açısından doymamış moleküller olmaları. Bu kararsız moleküllerin hedefleri ya hücrenin yağdan zengin duvarı, ya elektron verebilen DNA’sı, LDL kolesterol parçacıkları ya da önemli işlevleri olan proteinler oluyor. Son zamanlarda birçok araştırma, yaşlılık hastalıkları olarak bilinen çoğu sorunun oluşumunda, örneğin katarakt, artrit, bellek kaybı, kanser, hatta kalp hastalıklarının gelişiminde bu kararsız ve saldırgan moleküllerin etkili olabileceğini düşündürüyor.
NELER YAPILMALI Yaşadığımız çevre, içtiğimiz-yediğimiz besinler ve soluduğumuz hava, doğal halden çıktıkça bedenimize giren serbest radikal miktarı çoğalıyor.
Serbest radikal saldırılarının etkisini azaltmanın birinci yolu, sağlığa uygun temiz bir ortamda yaşamaktır. Sigara içmemek, gereğinden fazla güneş ışığına maruz kalmamak, alkol kullanmamak, doğal yiyecek ve içecekler tüketmek serbest radikal saldırısını önlüyor. Kısacası, havası suyu, yiyeceği içeceği temiz bir çevrede yaşıyorsanız vücudunuzu ilaçlar, hormonlar, katkı maddeleriyle kirletmiyorsanız korkmanıza gerek yok!
Vücudu yaşlandırıp hasta eden serbest radikaller ile en büyük mücadeleyi antioksidanlar yapıyor.
UNUTMAYIN
Doğal yolla alın
Gördüğünüz gibi antioksidan ordusunun çok sayıda askeri var. Bu değerli savunma elemanlarını dikkate almadan işi yalnızca antioksidan tabletlerine veya E vitamini, C vitamini haplarına havale etmek Dr. Willet’in deyişiyle "Mozart’ın bir senfonisini tek başına bir kemandan dinlemeye" benzer. Dr. Willet, "Eğer böyle yaparsanız belki biraz bir şeyler alırsınız ama antioksidan gücün o görkemli etkisini yeteri kadar yaşayamazsınız. Sadece birkaç antioksidanı aşırı miktarda alırsanız bunların meydana getirdiği dengesizliğinin bir grup müzik aletinin kulağı patlatan gürültüsünden farkı yoktur" diyor. Antioksidan savunmanızı arttırmanın size daha iyi bir yaşlanma ve daha iyi bir sağlık vereceğini aklınızdan çıkarmayın.
BiR BiLGi
Hangi antioksidan nerede bulunuyor
Eğer vücudunuza gereğinden fazla serbest radikal girdiğini düşünüyorsanız antioksidan savunma sisteminizi güçlendirmeniz gerekiyor. Bunun için de doğal antioksidanları göreve çağırmanız, hücre ve dokularınızın stratejik noktalarına bu lejyoner güçleri konumlandırmanız gerekiyor. Vitaminlerden C ve E vitamini, Beta Karoten ve diğer karotenoidler, minerallerden selenyum ve çinko oldukça güçlü antioksidan etkiye sahipler. Ayrıca, doğada da onlarca doğal antioksidan var. Üzüm, kiraz ve karaduttaki "Resveratol" ile "Antosiyanin"ler, domates, karpuz, pembe greyfurttaki "Likopen", siyah ve yeşil çaydaki "Kateşin"ler, sarı renkli meyvelerde bulabileceğiniz "Lutein", Somondaki "Zeoksantin" akla ilk gelen antioksidanlardır.