Paylaş
KESİP SAKLAYIN
İLK BEŞ
1- İlerleyici hafıza kaybı: İlerleyici ve ağır bellek kaybı, en önemli ve en sık görülen işaretlerden birisidir. Yaşlandıkça randevuları, isimleri veya telefon numaralarını biraz unutmanız doğaldır. İlerleyici bellek sorunu yaşayan kişiler ise çok sık unuturlar ve bir daha hatırlayamazlar.
2- Günlük olağan işleri yapmakta bile güçlük: Alzheimer hastaları gün içinde hatırlamak zorunda kalmadığımız ve yaşamımızın parçası olan olağan bazı aktiviteleri yaparken güçlük çekerler. Örneğin; çok iyi bildikleri bir yemeğin nasıl hazırlanacağını, hep uğraştıkları ev işlerini ya da uzun süredir yaptıkları herhangi bir hobiyi unutabilirler.
3- Doğru sözcükler bulmada zorlanmak: Herkes bazen doğru sözcüğü bulmada güçlük çekebilir. Ancak bir Alzheimer hastası çok basit sözcükleri bile unutup bu kelimelerin yerine anlamsız sözcükler koyar. Konuştuklarını ya da yazdıklarını anlamak zordur. Örneğin; “diş fırçası” kelimesini hatırlamakta güçlük çekiyorsa, bunun yerine “ağzım için kullandığım bir eşya” diyebilir.
4- Zaman ve yer karmaşası: Haftanın hangi gününde olduğunuzu veya o anda nereye gittiğinizi unutmak bazen doğaldır. Ancak Alzheimer hastaları, yaşadıkları sokağı, nerede olduklarını, oraya nasıl geldiklerini unutup eve nasıl geri döneceklerini bilemezler.
5- Yargılama yeteneğinde bozulma: Hiç kimse her zaman mükemmel bir yargılama ve duruma göre davranma yetisine sahip olamaz. Fakat Alzheimer hastaları hava durumunun farkında olmadan ılık bir günde kalın giysiler giyebilir, çok soğukta ise kısa kollu bir gömlekle dolaşabilirler. Bellek karmaşası ve sorunu yaşayan çoğu kişi, para konusunda da kâfi düzeyde bir karar yeteneğine sahip değildir. Alışveriş yaparken, evdeki ufak aletlerini tamir ettirirken veya bir ürün satın alırken gerekenden çok fazla para ödeyebilirler.
UNUTMAYIN
İKiNCİ BEŞ
1- Çabuk düşünmede problemler: İşler çok karışık olduğu zaman bir not defteri kullanmak pek çok şeyi basitleştirebilir. Alzheimer hastaları ise bu deftere baktıklarında numaraların veya adreslerin, bilgilerin, notların ne anlama geldiğini ve bunlarla ne yapacaklarını bilemezler. Ani ve beklenmedik karar anlarında bu nedenle çok önemli sorunlar yaşarlar, yanlış kararlar verir ya da kararsız kalırlar.
2- Eşyaları kaybetme: Herkes cüzdanını ya da anahtarını kaybedebilir. Alzheimer hastası olan bir kişi bu eşyaları değişik yerlere koyar ve daha sonra da nereye koyduğunu unutur. Örneğin; buzdolabına ütüyü koyabilir ya da şeker kâsesinin içinde kol saatini unutabilir. Daha ileri dönemde ise bu eşyaların ne işe yaradığını da hatırlayamaz.
3- Ruh hali ve davranışta değişiklikler: Hepimiz zaman zaman ruh dalgalanmaları yaşarız. Alzheimer hastalarında ise ruhsal dalgalanmalar sık sık yaşanır. Hiçbir neden olmasa bile birdenbire öfkelenebilirler.
4- Kişilik değişiklikleri: İnsanların kişilikleri yaşla birlikte değişiklik gösterir. Bazı yaşlı bireyler daha depresif, sakin veya huysuz olurken; bazıları da neşeli, aktif ve dışadönük olabilir. Alzheimer hastalarında ise durum farklıdır. Aile üyelerine karşı bile daha karmaşık, şüpheci, kızgın ya da korkak bir kişilik sergileyebilirler. Bunlar sıklıkla beklenmedik ve kontrolü güç kişilik değişimleridir.
5- İnisiyatif kaybı: Yaşlandıkça ev işlerinden, çalışma hayatından ya da sosyal aktiviteler ve zorunluluklardan yorgun düşmek normaldir. Oysa bir Alzheimer hastası çok pasif olabilir. Televizyon karşısında saatlerce oturabilir, gereğinden çok uyuyabilir ya da yapılması gereken ve normal olan günlük aktiviteleri yapmak istemeyebilir. Bu tür olaylara karşı ani tepkiler gösterir.
NE YAPMALI
Kararı nörologlara bırakın!
En küçük bir dalgınlık, en basit unutkanlıkta “Ne oluyor?” diye endişelenip “Acaba Alzheimer hastası mı oldum?” korkusuna kapılıyoruz. Hele bir de yaş 50’nin üzerindeyse korkularımızı daha da abartıyoruz. Oysa Alzheimer öyle sık görülen bir hastalık değil. Doğru, önemli, ciddi bir sağlık sorunu ama korkulduğu kadar sık görülmediği de kesin. Hele hele 30’lu, 40’lı yaşlarda bu hastalığa çok ender rastlanıyor.
Alzheimer hastalığında oluşan bellek sorunları çok farklı, çok değişken olabiliyor. Hastalar özellikle iletişim, öğrenme ve düşünmede ciddi güçlükler yaşıyor ve bir süre sonra da bunlar baş edilemez bir hâl alıyor, hastanın işini, sosyal aktivitelerini, aile yaşantısını etkileyecek duruma geliyor.
Her hastalık gibi Alzheimer’da da erken teşhis çok önemli. Çünkü bu dönemde yapılabilecek çok şey var. Alzheimer hastalığında kesin teşhisi ancak bir “nöroloji uzmanı” koyabiliyor. Bunun için bazı kan testleri, radyolojik incelemeler yapılıyor. Hastalığın tedavisinde başarılı bir ilaç, etkili bir yöntem maalesef hâlâ yok. Bu nedenle de aileye, yakın çevreye, tıbbi bakım ekibine önemli görevler düşüyor.
Paylaş