Paylaş
Büyüklerimizin bizleri daha akıllı, mantıklı ve düşünceli davranmaya özendiren bir yaklaşımı olarak değerlendirdiğim bu deyimi yıllar geçtikçe başka açılarıyla da görmeye başladım. Hem hekim hem de yaş alan bir insan olarak yaşlanmanın doğal süreçlerinden biri olan bellek sorunlarından ne kadar ürktüğümüzü gözlemliyorum. Başkalarının yardımına muhtaç kalmak çok üzücü. İşte bu nedenden ötürü zihinsel yeteneklerimizdeki azalmanın “başkalarına bağımlılık” yaratarak “aileye, eşe, dosta yük olunacağı” düşüncesi ile endişeleniyoruz.
Alzheimer hastalığına yakalanmak bellek kaybına ilişkin korkuların tepe noktasıdır. “Alzheimer’lı” olmak birçok anlam taşır: Bağımsızlığını kaybetmek, aile fertlerine bağımlı biri haline gelmek, bakıma muhtaçlık, huysuz bir ihtiyarlık...
Tıp alanında elde edilen onca başarıya rağmen Alzheimer’ın tedavisinde alınan mesafe henüz bir arpa boyu kadar bile değildir. Kullanılan ilaçların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Hastalığı önleyen etkin önlemlerin neler olduğunda ise henüz tam bir fikir birliği yoktur. Tedavideki yetersizliklerin başlıca nedeni hastalığın oluşumundaki süreçlerin neler olduğunun henüz yeterince aydınlanmamış olmasıdır.
Bu olumsuz bilgilerle canınızı sıkmanıza gerek yok. Durum o kadar umutsuz değil. Yaşam tarzınızda yapacağınız bazı küçük değişikliklerin Alzheimer hastalığından korunmada büyük yararları olabilir. Unutmayın! Belleğinizi koruyucu yolculuk da küçük ama etkili ve doğru adımlarla başlar.
İLK ADIMLAR...
* Kalbinizi koruyan her şey beyninizi de korur. İşe fazla kilolarınızdan kurtulmak, kolesterol ve trigliserid düzeylerinizi düşürmekle başlayın. Kilo fazlalığının, yüksek kolesterol düzeyleri ve trigliserid birikiminin Alzheimer riskini artırdığını hep hatırlayın. Bu üç risk faktörünün bir arada bulunması riskinizi altı kat artırabilir.
* Kalp sağlığınız için önerdiğimiz antioksidanlardan zengin, doymuş yağ oranı azaltılmış, tekli doymamış yağlara -özellikle zeytinyağı- öncelik veren, süt ürünlerinin az yağlı olanlarına ağırlık veren, sebze ve meyvesi bol, alkolün çok az tüketildiği bir beslenme tarzının Alzheimer hastalığından korunmada önemli bir adım olduğunda bilim çevreleri fikir birliği içindeler.
* Homosistein’in kan seviyesindeki artışı sadece koroner kalp hastalığına değil, Alzheimer hastalığına yönelik riskinizi de artırabilir. Homosistein seviyenizi kontrol altında tutun. 15 mmol/dl’den yüksek değerlerin riskli olduğunu unutmayın. Folik asit, B6, B12 vitaminlerinin desteği ile kolayca kontrol altında tutulabilen homosistein düzeyinizin 10’un altında kalmasında fayda var.
* Düzenli olarak egzersiz yapanlarda Alzheimer hastalığının daha seyrek görüldüğü bilinmektedir. Hareketli ve aktif biri olmaya özen gösterin.
* Zihinsel egzersizleri en az bedensel egzersizler kadar önemsemelisiniz. Zihinsel aktivitelerin belleğinize etkisinin bedensel aktivitelerin kaslarınıza etkisinden pek farkı yok. Belleğinizi zorlayın, çalıştırın, geliştirin, güçlendirin. Her ay ona yeni ve zor ödevler verin. Bulmaca çözme ustası olun. En çok dil bilen, en iyi briç, satranç oynayan siz olun. Bütün bunlar, akranlarınız arasında en güçlü belleğin sizde olmasını sağlayabilir. Bellek kapasitesinin de kas kapasitesi gibi kullanıldıkça geliştiğini, kendi haline bırakılırsa gerileyip küçüldüğünü hep hatırlayın.
* Sigarayı bırakın! Sigara bir damar düşmanıdır. Belleği tahrip edici etkileri olan onlarca kimyasalın beyninize her nefeste biraz daha girmesine yol açan “bu sinsi zararlı”dan bir an önce kurtulun.
* Alkolden uzak durun! Alkol uzun süreli ve yüksek dozda kullanıldığında beyni tahrip eder. “Azı karar çoğu zarar” diye de düşünmeyin. Bu zararlı kimyasalı mümkünse hiç kullanmayın.
Düzenli yürüyüş Alzheimer riskini azaltıyor
Kalp ve beyin için nelerin yararlı olduğu konusunda yapılan bir araştırmaya göre; 70 ve daha sonraki yaşlarda yapılan düzenli yürüyüşün zihni keskin tuttuğu ve Alzheimer’ı önlemeye yardımcı olduğu belirlenmiştir.
Düzenli fiziksel aktivite, zihinsel çöküşü önleyebilmektedir. Bulgular, yapılan aktivitenin çok da ağır olmasının gerekmediğini, düzenli yürüyüşün yeterli olabileceğini gösteriyor.
Yaşları 71-93 arasında değişen 2 bin 257 erkek üzerinde yapılan bir çalışmada, günde 250 metreden daha az yürüyen grupta, günde 500 metre veya daha fazla yürüyenlere oranla Alzheimer veya başka bir demans türünün gelişme riski iki kat fazla bulunmuştur.
Yaşları 70-81 arasında değişen 16 bin 466 hemşire üzerinde yapılan bir çalışma ise, haftada 1,5 saat yürüyenlerin daha az aktif olanlara göre zihinsel testlerde daha olumlu sonuçlar elde ettiğini göstermektedir.
Çalışma sonuçları, zihinsel çöküşü azaltmak isteyen yaşlı insanlar için güzel bir haber veriyor: “Bol bol yürüyüş yapın!” Daha hızlı değil, daha uzun mesafeleri yürümeye çalışın.
Paylaş