Uzun zaman önce, bir kitaptaki şu iki cümle beni çok etkilemişti: "Büyükannem 60 yaşındayken günde 5 mil yürümeye başladı. Bugün 93 yaşında ve şu anda nerede olduğunu bilmiyoruz."
Hareketli bir yaşam sürmek sağlığın dört altın anahtarından birisi. Bana göre sıralamadaki yeri de en az ikincilik. Birinciliği daima dengeli, yeterli ve çeşitli beslenmeye veririm. (Diğer iki anahtarın iyi bir uyku ve başarılı bir stres yönetimi olduğunu hatırlayın).
Egzersizin yararlarını hissetmek için, her gün saatlerce bir şeyler yapmak zorunda değilsiniz. Ne kadarını yapabilirseniz o kadar iyi. Hangi yaşta başlanırsa başlansın ve ne süreyle yapılırsa yapılsın tüm egzersizler sağlığı geliştirir. Siz de "90 yaşında sağlıklı ve dünya turuna devam eden genç bir yaşlı" olmayı arzu ediyorsanız egzersiz reçetenizi bir an önce yapmaya başlayın.
EGZERSİZ HER ŞEYE İYİ GELİR
Düzenli egzersizin sağlık yararları saymakla bitmez. Aynen o ünlü fındık reklamındaki gibi... "Her gün düzenli egzersiz yapmak, tansiyona, şekere, kolesterole, kemik erimesine, hafızaya, dengeye, damar sertliğine, görmeye, işitmeye ve hatta aganigiye iyi geliyor" diyor ya... Gerçekten de araştırmalar hareketli bir yaşam sürmenin cinsel hayatı geliştirdiğini gösteriyor.
Düzenli egzersiz yapan yaklaşık 500 orta yaşlı erkek üzerinde yapılan bir çalışma, hareketli erkeklerin hemcinslerine oranla daha sık ve doyurucu cinsel deneyimler yaşadığını ortaya koyuyor. İşte bu nedenle, bizim sağlıklı yaşamı sürdürme, uzun, keyifli ve kaliteli bir hayat sürme reçetelerimizde egzersizi mutlaka bulursunuz. Egzersiz, "mükemmel yaşlanma" reçetelerimizin en üst sıralarında yer alır.
İşte bu nedenle Latife Tekin’in yaşam tarzını değerlendirmeye, onu tebrik ve takdir ederek başlıyoruz. Egzersizin etkili bir ilaç olduğunu çok iyi kavramış. Yürüyor, yüzüyor ve yoga yapıyor. Bu etkili çabası nedeniyle de bizden yüksek bir not alıyor: 9
BAŞARILI KİLO YÖNETİMİYALNIZ DİYETLE OLMAZ
Latife Tekin’in kilo alıp vermek gibi bir sorunu olduğunu bilmesine rağmen diyet yapmaya ihtiyaç duymadan kilo problemini yönetmesi önemli bir nokta. Çoğu insanın aklına "kilo sorunu" deyince hemen "diyet yapmak" geliyor. "Diyet" sözcüğü ise birçok şeyden mahrum kalmayı, tatsız tuzsuz şeyler yiyip içmeyi, yani damak zevkini ıskalamayı hatırlatıyor.
Diyet sözcüğü aslında "yaşam tarzı" demek. Yani, sözcüğün özünde kötü bir anlam yok! Latife Hanım da üç aşağı beş yukarı iyi beslenme planları yaparak bu sorunu çözmüş gibi görünüyor. Latife Tekin’e yeme-içme alışkanlıkları ve kilo kontrolü bakımından da iyi bir not veriyoruz: 8
BAŞARIYA GİDEN YOLDOĞRU YİYECEKLERDEN GEÇER
Konserve gıdalar ve dondurulmuş yiyeceklerin sağlıklı olduğunu söylemek pek kolay değil. Bu konuda değerli bir metabolizma hocamız Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın çok güzel bir yaklaşımı var: "Yiyeceklerin raf ömrü uzadıkça bizim ömrümüz kısalıyor!" Ahmet Hoca çok haklı. Yiyeceklere dayanıklı olmaları için eklenen koruyucu maddeler ve tuz arttıkça o yiyeceğin sağlık yararları azalıyor, zararları artıyor.
Latife Hanım’ın sakatat konusundaki dikkatini de takdir etmek gerek. İç organların hepsi birer kolesterol bombası. Özellikle, beyin bu konudaki şampiyonluğu kimseye bırakmaz. Yiyeceklerle daha az kolesterol kazanmak istiyorsanız iç organlardan uzak durun. Latife Hanım’ın besin tercihlerinin genelde doğru olduğunu belirttik. Sebzeye, zeytine, yoğurda, balığa, suya, çaya öncelik vermeye, tuzu, hayvansal yağları, kahveyi, şekeri ölçülü tutmaya devam etsin. Latife Tekin besin seçimleri yönünden iyi bir notu hak ediyor: 9
Latife Hanım sigara ve içki kullanmadığı için de bizden pekiyi alıyor: 9
ERKEN YATIP ERKEN KALKIN
Genetik mirasına gelince, kanser ve kalp hastalıkları yönünden şansız bir aile hikayesi var. Genetik mirası bakımından orta derecede bir riske sahip. Notu da: 8. Bununla birlikte yaptığı doğru yaşam tarzı seçimleriyle bu mirası iyi yönettiğini söylemek, hakkını teslim etmek gerekiyor.
Latife Hanım’a bir pekiyi de uyku kalitesinin yüksekliği nedeniyle veriyoruz: 9. Erken yatıp erken kalkması ve dinlendirici iyi bir uykuya sahip olması müthiş bir şans. Bu alışkanlığını lütfen hiç taviz vermeden sürdürmeye çalışsın.
Latife Tekin stresle mücadelede başarılı olduğunu belirtiyor. Stresle ilişkili önemli bir problemi de yok. Stres üretici ortamlardan uzak durması, kendine dingin ve keyifli bir hayat kurması stresle mücadelede ona avantaj sağlamış. Bu bakımdan da pekiyi alıyor: 9
Kısacası, Latife Tekin bu hafta notları neredeyse sildi süpürdü. Bizden yüksek bir not almayı kazandı. Latife Tekin’e sağlıklı, mutlu, huzurlu bir yaşam diliyorum. Hal ve gidişten aldığı olumlu notlar nedeniyle yarım puanlık bir ödülü çoktan hak ediyor!
NAR SUYUNUN BİR FİNCANI YETER
Meyvelerin ve sebzelerin çoğunda antioksidan var ama bazıları neredeyse birer antioksidan deposu gibidir. Antioksidan bakımından en güçlü meyveler kayısı, çilek, kiraz, ahududu, kızılcık, yabanmersini, mandalina, portakal (özellikle kırmızı portakal), greyfrut (özellikle pembe greyfurt), limon, siyah erik, siyah üzüm kırmızı ve yeşil elma. Kuru meyveler arasında antioksidan şampiyonluğu kayısı (güneşte kurutulmuşları tercih ediniz), siyah erik, siyah üzüm (çekirdekli olanları tercih ediniz). Taze sıkılmış meyve sularının ve şeker eklenmemiş doğal yüzde 100 meyve sularının da antioksidan zengini olduğunu hatırlatalım. Bu listeye ananası, kavun, kivi, şeftali ve mangoyu da ekleyebilirsiniz.
Narı da sakın unutmayın. Hatta ayrı bir yere koyun. Her gün sabah kahvaltısında içeceğiniz 1/4 su bardağı (bir fincan) nar günlük antioksidan ihtiyacınızın neredeyse yarısını karşılar. Sebzelere gelince... Pancar, kırmızı dolmalık biber, kırmızı turp, kereviz, yer elması, havuç, karnabahar, domates (suyu, püresi, salçası, çorbası dahil) patlıcan, lahana, ıspanak, pazı, soğan, sarımsak, balkabağı, sakızkabağı sebze liginin antioksidan şampiyonlarıdır.
NASIL YAŞIYORSUNUZ?
Latife Tekin (50)
Yazar
Bence sağlık durumum gayet iyi. Tek şikayetim var, o da cilt sorunlarım. Sadece zaman zaman dikkat eksikliği çekiyorum. Ailemde ise kalp hastalıkları ve kanser iki önemli sorundu. Stresle mücadelem iyi. Sadece zaman zaman konsantrasyon sorunu yaşıyorum. Erken uyumak benim için bir alışkanlık. Belki de bu sayede çok iyi bir uyku kalitem var. Kendime göre belirlediğim bir aktivite programım var: Bodrum’da açık havada yürümeye bayılıyorum, fırsat buldukça yüzüyorum ve yoga yapıyorum.
Zaman zaman kilo alıp vermek gibi bir sorunum var. Ama diyet yapmaya da pek ihtiyaç duymuyorum. Düzenli sabah kahvaltısı yapıyorum. Ama diğer öğünlerim aynı oranda düzenli değil. Öğün arası ya da geceleri atıştırıp mideyi doldurma huyum yok. Ama arkadaşlarla yemekteysem, bir davetteysem biraz iştahım artıyor. Bir de üzüntülü, stresli dönemlerde yemeğin ölçüsünü kaçırabiliyorum.
Yiyecek konusunda vazgeçemediğim birkaç şey var: Bir kere her çeşit sebzeye, zeytine bayılıyorum. Yoğurt, peynir, yumurta... Benim favori üçlüm. Bir de tabii balıksız bir beslenme düzeni düşünemiyorum. Bazı şeyleri de sofraya getirmiyorum bile. Mesela konserve gıdaları, mesela dondurulmuş yiyecekler, mesela sakatat... Tuzu ölçülü kullanıyorum. Hayvansal yağlardan uzak duruyorum. Tabii ki zeytinyağı kullanıyorum. Gün boyunca bol bol su içmeye gayret ediyorum. Çay içiyorum, kahveyle aram yok. Ek bir besin kullanmıyorum. İçki ve sigara içmiyorum.