Paylaş
SORUN 1
Fibrokistik meme tehlikeli mi?
İki kadından biri, yaşamının bir döneminde fibrokistik meme sorunu ile karşılaşır. Gerçek anlamda bir hastalık olmadığı için uzmanlar “fibrokistik meme hastalığı” yerine “fibrokistik meme değişikliği” deyimini tercih ediyorlar.
Fibrokistlerin neden ortaya çıktığı tam olarak aydınlatılmış değil ama östrojen hormonu baş şüpheli. 20’li yaşlarda, 50’li yaşlara göre çok daha sık görülmesi, hormon-aktif sürecin bir parçası olduğu görüşünü destekliyor.
İşin kalıtımsal yönü olduğu da düşünülüyor. Adetten önceki hafta memelerde gittikçe artan duyarlılık, ağrı ve muayene sırasında (özellikle üst-dış yanda) ele gelen topaklanma ve yumrular fibrokistik memenin en sık görülen belirtileridir.
Bazen meme başlarından kanlı olmayan, sıkma ile değil kendiliğinden gelen beyaz-yeşilimsi akıntı da olabilir. Yakınmaların her iki memede de olması ve adetin başlaması ile gittikçe hafiflemesi fibrokistik meme için tipiktir.
Teşhis için meme muayenesi, meme ultrasonografisi ve mamografiden yararlanılır. 30’lu yaşlara kadar ultrasonografi ilk ve tek görüntüleme tekniği olarak tercih edilebilir. Daha ileri yaşlarda mutlaka mamografi de istenebilir.
Bazı durumlarda, görüntülenen kist(ler)in sıvısı iğne yardımıyla (İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi) boşaltılarak patolojik olarak hücre düzeyinde inceleme planlanabilir. Fibrokistik meme sorunu, biyopside “atipik hiperplazi” sonucu elde edilmemişse, meme kanseri riskini artırmaz.
Fibrokistik memenin kesin bir tedavisi yoktur. Yakınmaları azaltmak ve adet öncesi bozulan konforu iyileştirmek için bazı önlemlere başvuruluyor: Özel üretim, memeleri iyi saran ve destekleyen sutyenler kullanmak, özellikle spor yaparken ve hatta uyurken sporcu sutyeni takmak, ılık termofor ile rahatlatmak, kahveyi, çikolatayı ve yağlı besinleri azaltmak, linolenik asitten zengin çuha çiçeği özütü içeren besin desteklerinden yararlanmak, E vitamini kürleri yapmak gibi.
Menopoz sonrası hormon takviyesi alan hanımlar, fibrokistik meme sorunu yaşadıklarında bu konuyu mutlaka doktorlarından hormon dozunu azaltmak ya da kesmek konusunda görüş almalılar.
Eğer adet dönemi bittikten sonra da memelerdeki yumrular ele geliyorsa, daha önceden saptanmış olan ve ileri incelemeler sonucu sorun olmadığı anlaşılan kitlelerde büyüme fark edilirse zaman yitirmeden bir uzman görüşü almakta fayda vardır.
SORUN 2
Safra polibi kansere döner mi?
Safra kesesi polipleri, kesenin iç duvarından kese boşluğuna doğru büyüyen ufak, saplı, kitlelerdir. Genellikle herhangi bir belirti vermeyip çoğunlukla genel sağlık taraması sırasında yapılan ultrasonografik inceleme sırasında fark edilir.
Safra kesesi poliplerinin çoğu kese içerisinde kolesterol birikmesi ya da kesenin iltihaplı hastalığı (kolesistit) sonucunda oluşur. Bir kısmı karnın sağ üst tarafında, sağ omuza doğru yayılabilen ağrıya sebep olur. Özellikle kolesterol poliplerinde, bir parça kopup kese girişini veya safra kanalını tıkayabilir. Buna bağlı olarak tıkayıcı tipte sarılık (mekanik ikter) veya pankreas iltihabı (akut pankreatit) gelişebilir.
Bazı tip safra kesesi polipleri kanserleşebilme özelliğine sahip olduğundan klinik açıdan önemlidir. Çapı 2 cm’den büyük olan polipler hemen her zaman kötü huyludur. Bir çalışmada 1 cm’den büyük poliplerde kanser sıklığı yüzde 45-70 olarak bulunmuştur.
Eğer tek bir polipse, kese iç duvarına yapışan yeri geniş tabanlıysa, tekrarlanan incelemelerde büyüme eğilimindeyse kanser olma olasılığı artar. Ne iyi ki kolesterol poliplerinin yüzde 97’si 1 cm’nin altındadır.
Safra kesesinde polip saptananlarda, eğer yakınmaları da varsa ivedilikle ameliyat düşünülmelidir. Herhangi bir belirti yoksa bununla birlikte polip 1 cm’den büyükse yine ameliyat olunmalıdır. Polipin çapı 1 cm’den küçük olmasına rağmen risk faktörleri (50 yaşın üstünde olunması, kesede poliple birlikte taş da bulunması) varsa yine ameliyat önerilir. Risk faktörleri yoksa ve polip 1 cm’den küçükse 6 ayda bir ultrasonografi ile takip edilmesi ve çapta büyüme olursa ameliyat planlanması önerilir.
SORUN 3
Yumurtalık kistleri önlenebilir mi?
Birçok kadında yaşamının herhangi bir döneminde yumurtalık kistleri oluşabilmektedir. Kistlerin çoğu zararsızdır ve çok az şikâyete sebep olur ve yine kistlerin çoğu birkaç ay içinde kendiliğinden kaybolur.
Bazı kistler ise çok büyürlerse veya burkulup yırtılırlarsa karın ağrısı yapabilir. Bazen bu durum apandisitle bile karıştırılabilir. Yumurtalık kistlerinin zararlı olanları doktorunuz tarafından belirlenip tedavi edilir.
Yumurtalık kistlerinin oluşmasını engelleyecek kesin bir yöntem olmamakla birlikte düzenli takip ve kontroller yapılırsa bu kistler daha erken tespit edilip tedavisi yönüne gidilebilir.
Yumurtalık kistleri veya tümörlerinin çok geç evrede belirti verdiği göz önüne alınırsa erken teşhisin önemi açıktır. Bazen kist oluşumları doğum kontrol haplarıyla bile önlenebilirken, bazen de geniş çapta operasyon gerektirebilirler.
Paylaş