10 soruda hipertansiyon

Hipertansiyon sık görülen bir sağlık sorunu. Kırklı yaşlardan sonra daha da yoğunlaşıyor.

Yakalanma olasılığınız 60 yaş üzerinde yüzde 30’lara yükseliyor. Hipertansiyon, kalp, böbrek, beyin ve gözler başta gelmek üzere birçok doku ve organı tahrip edebilen bir problem. Felç ve kalp krizi olasılığını yükseltiyor. İşte bu nedenle kalıcı bir hipertansiyon sorunu olanların bu sorunu nasıl çözeceklerini öğrenmeleri gerekiyor. Hipertansiyon hastalarının kafasını karıştıran bazı sorular var. Bugün ve yarın bu sorulara yanıt vermeye çalışacağız.

1 Tansiyon neden yükselir
Kan basıncını yükselten bazı hastalıklar olsa da (böbrek, böbreküstü bezi hastalıkları gibi) çoğu hipertansiyonluda uzun süreli kan basıncı yükselmesinin nedeni tam olarak yanıtlanamaz. Bugün için kalıtımla ilgili şanssızlıkların, yani genetik yapının sorumlu olduğunu düşünüyoruz. En azından hastaların yüzde ellisinde genetik faktör sorumlu gibi görünüyor. Diğer kısmında ise nasıl yaşadıkları, ne yiyip içtikleri, stres düzeyleri, kiloları sorumlu olabiliyor. Çok az bir kısmındaysa arka planda yatan bir sağlık sorunu tespit ediliyor.

2 Tuzla ilişkisi neden önemli
Tuzdan zengin beslenenlerde kan basıncı yüksekliğine daha sık rastlanıyor. Çok düşük tuzla beslenenlerde ise hipertansiyon neredeyse hiç görünmüyor. Modern beslenme tarzı günlük tuz kullanımını da arttırdı. Yiyeceklerin çoğunda “sofra tuzu”, yani “sodyum klorür” var. Kan basıncı için önemli olan klorür değil, “sodyum” elementidir. Sodyum vücuttaki su miktarını artırıyor. Özellikle tuza hassas kişilerde kan basıncını süratle yükseltiyor. Cipsler, sucuk, sosis, pastırma, turşu, tuzlu soslar, konserve ve füme etler ve genel olarak hazır gıdalar (hazır çorbalar, dondurulmuş yiyecekler) sık kullanıldıkça vücuda giden sodyum miktarı da artıyor. Çoğu hasta sodyum alımını azaltınca daha düşük doz ilaçla durumu idare edebiliyor. Hatta tansiyon ilaçlarını bile bırakabiliyor.

3 Zararları neler
Kan basıncı yüksekliği kalbe, böbreklere, beyne ve gözlere zarar veriyor. Hele bir de kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı gibi sorunlarınız varsa yüksek tansiyon damarlarınızı hızla yaşlandırıyor. Kontrol edilmemiş, ciddiye alınmamış bir hipertansiyonluda kalp krizi veya kalp yetmezliği, beyin kanamaları, böbrek yetmezlikleri, göz kanamaları ve görme kaybı gibi sorunlara daha sık rastlanıyor. Yaşam tarzını iyileştiren, tuzu azaltan, fazla kilolarını veren, stres yönetimini ciddiye alan ve ilaçlarını düzenli kullanan, kısacası tıbbi önerileri ciddiye alan hastalarda bu komplikasyonlar neredeyse hiç görünmüyor.

4 Değişiklik gösterir mi
Kan basıncı uyku sırasında düşük, stres, gerginlik anlarında yüksektir. Sabah saatlerinde yüksek olma eğilimindedir. Gün boyunca açlık tokluk, aktivite düzeyi, stres yüklenmeleri gibi faktörlere bağlı değişiklik gösterir. Bu değişiklikler kişinin tükettiği tuz miktarı, sıvı miktarı ve ayrıca terleme durumu gibi faktörlere bağlı değişiklik gösterir.

5 Hipertansiyon ilaçları iktidarsızlığa neden olur mu
Bazı hipertansiyon ilaçlarının zaman zaman iktidarsızlığa yol açabildikleri biliniyor ama bu ilaçların sayıları oldukça sınırlıdır. Ayrıca çoğu bugün kullanımdan kaldırılmıştır. Hipertansiyon ilaçları içinde en sık görülen iktidarsızlık yan etkisi olan ilaç tiyazid diüretikleridir. Bu grup ilaçlar idrar söktürücü olarak tek başına veya diğer bazı moleküllerle kombine olarak kullanılabiliyor. Bu konuda bir sorun yaşayanların yapacakları en doğru şey ilacı bırakmamak ama doktorlarından yardım istemek olmalıdır.
(Devam edecek)

Astım mı obeziteye obezite mi astıma neden oluyor

Ben obezitenin astıma yol açtığına inanmıyorum. Tabii her iki hastalığın ortak bir nedene bağlı olarak ortaya çıkması da mümkün. Obezite ve astım ortak bir genetik defektten de kaynaklanıyor olabilir.

Bir de çok yakın zamanda daha önce diyabet ve damar sertliğinden sorumlu tutulan ve “aP2” ismi verilen bir proteinin astım oluşumunda da rolü olabileceği anlaşıldı. aP2 vücudumuzda hiçbir yararlı fonksiyonu olmayan bir protein. Sadece hastalık durumlarında ortaya çıkıyor.
Obezlerde, diyabet ve kalp hastalarında yağ hücrelerinde ve makrofajlar içinde bulunuyor. aP2’nin bronşları döşeyen hücrelerde de bulunduğunun anlaşılması metabolizma ile bağışıklık sistemi arasında bağlantı olabileceğinin iyi bir göstergesi olarak kabul ediliyor.

Göz etrafı kırışıklıkları

Göz çevresi çizgileri, genellikle anatomik yapıyla ilgili olarak bu bölgedeki kas kullanımına bağlı olarak ortaya çıkmaya başlar.

Göz etrafı kırışıklıklarında, tedavi yöntemi olarak uygun kişilerde ilk seçenek, mimik hareketlerini azaltan botoks enjeksiyonlarıdır. Bu tedavi yöntemine ek olarak veya botoks yapılamayan hastalarda lazer tedavileri, kimyasal peeling, dolgu enjeksiyonları yapılabilir. Tüm bu tedaviler uzman doktor kontrolünde yapılmalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları