Paylaş
Şu janjanlı sözleri kuranların hastasıyım.
Biletli olmayan mekânlardaki konserlerine ‘sold out’ yazanları hiç konuşmayacağım.
Normal biletli konserlere ‘sold out’ yazanlara da çok gülüyorum...
Yazsana “Biletler tükenmiştir” diye,
neden “sold out” kardeşim...
Yaz “biletimiz kalmamıştır”, ne mana sold out?
Daha mı ‘ciks’ duruyor öyle yazınca?
Daha mı havalı oluyorsun?
Çevrene “Sold out oldum” mu diyorsun?
Size kurban olurum sold out boy - sold out girl...
Yapmayın böyle, bence komik oluyor, kafası çalışanlar sizlere gülüyor, bilginiz olsun...
O da bitirecek kendini
Mehmet Ali Erbil ile Serdar Ortaç’ı görüyorum ben Nejat İşler’de. Böyle giderse adım adım bitirecek kendini.
Bir mekândaki garsona tokat atmış en son, ortalığı birbirine katmış.
Ya olacak iş mi?
Ne suçu var o adamın?
Sen mekânda bunları yapıyorsan kim bilir yakın çevrene neler çektiriyorsun...
Eğer böyle devam ederse vay haline Nejat İşler’in.
Oysa ne iyi oyuncu...
Ama esiri olmuş alkolün. Tamamen kontrolü şişelere vermiş artık, yazık.
Kimse “İçme” de diyemez ona, denmez de zaten. Ama “Adam gibi iç be abi” diye haykırmak gerekir İşler’e.
Çünkü bu onun ilk vukuatı da değil.
Neyse ki farkında
Yılın dijital starı ödülünü almış Hande Erçel.
Sonra da “Hakkımda söylenenlere rağmen bana ödül vermeniz büyük cesaret.
Gurur duydum” demiş.
Vallahi ben anlamıyorum bu ödül nasıl veriliyor?
Neden
veriliyor?
Hangi projeye, daha doğrusu hangi olmayan projeye veriliyor?
Kadın bile farkında,
diyor ki “Bana neden ödül veriyorsunuz, vallahi büyük cesaret...”
O bile şaşırıyor artık aldığı ödüllere.
Vallahi arkasındaki ekip iyi çalışıyor, belli.
Neyse farkındalık her zaman cehennem değildir, bazen iyidir.
Hande bu iyiliğe doğru yelkeni açmış.
Birkaç sene sonra ödül falan da kabul etmez “Hak etmiyorum” diye.
Al sana cahillik
Gerçek kürk ama hayvanları seviyorum.”
Korkunç...
Dehşet verici...
Tüyler ürpertici...
Banu Zorlu’ya “Üzerinizdeki kürk gerçek mi” diye sormuşlar.
O da “Gerçek ama hayvanları seviyorum” demiş. Tam bu ne perhiz bu ne lahana turşusu misali...
Dünya nereye gidiyor, bizimkiler nerede, çok garip.
Ülkeler savaş açtı kürke, hayvan katliamlarına.
Mağazalar kapatıldı, sokaklara döküldü insanlar.
Ama hâlâ umurunda değil bazılarının.
Giydiğiniz o kürkler için kaç hayvan katlediliyor biliyor musunuz?
Bilmezsiniz ya da işinize gelmez, yazık...
Elinizde, üzerinizde o hayvanların kanı var haberiniz olsun.
Devir değişti
Bizde hızla geçişler yaşanıyor.
Bir dönem sahnede açık saçık giyinmek modaydı.
Çok konuşuluyor, sıkça gündem oluyordu bazı isimler.
Şimdi işler tersine döndü, dönüyor.
Artık Melike Şahin tarzında isimler isteniyor sahnede.
Sesini dinlemek istiyorlar sadece.
Bu dönüşümü severim ben. Doğru yol, bu yol çünkü. Sesi olmayan giyim kuşama yükleniyor, “biraz konuşulayım” diye.
Lafım giydikleri, üzerinde sakil duranlara.
Yakıştıranlara, sahne şovlarıyla fark yaratanlara lafım yok, onlardan zaten lazım, onlar zaten zoru başaran isimler.
Benim lafım başka yere...
Hesaba bak!
Artık iş çığırından çıkmış.
Artık bir Adana kebap 700 liradan falan başlıyor kebapçılarda.
Ciğer denen eskinin en ucuz lezzetlerinden biri artık 500 lira minimum.
Mesela bir arkadaşım anlattı, çok ünlü bir kebapçı zincirine gitmişler.
İsim vermeyeceğim, Florya’da, Sarıyer’de, Bahçeşehir’de falan şubeleri var.
İki lahmacun, bir kola, bir salataya 1750 lira ödemişler.
Yani nasıl o hesabı oraya getirmiş garsonlar, o da bir başarı hikâyesi.
Kuverdi, servisti dayanmışlar demek ki...
Lüks değil dışarıda yemek, ultra lüks artık.
İşin garibi geriye dönüşü yok bu işin.
Kimse fiyat düşürmez, artarak devam eder bu iş.
Paylaş