Tanıdık bir hikaye

Ama nasıl egoluyum...
Hırsım beni geceleri uyutmuyor, öyle biriyim...
Ve Türkiye’nin en büyük ödül törenlerinden birinde finale kalmışım.
Sevenlerim oy vermişler, emek harcamışlar yani benim için.
Benim dışımda 9 kişi daha var o listede. Ve listedeki iki-üç rakip çok sağlam.
Bakıyorum son zamanlarda herkes onları konuşuyor, şarkıları çok dinleniyor.
Geçen sene aynı dönemlerde de herkes beni konuşmuş, konserlerimde boş yer kalmamış, Harbiye’de rekor üzerine rekor kırmışım. Ama bu sene bilin bakalım ne eksik?
O eski şarkılarım gibi bir şarkı bir türlü yapamamışım.
Konser rüzgârına kapılıp ihmal etmişim şarkı yapmayı.
Sonra eşimin dostumun “Çekil ödül töreninden daha çok ses getirirsin, konuşulursun” sözlerine kanıp törene sayılı günler kala çekilmeye karar vermişim adaylıktan.
Hiç düşünmüyorum, madem çekilecektim ilk turda
niye çekilmedim diye.
Hiç aklıma gelmiyor ayıp mı ediyorum diye...
Neyse ben sonra uyandım...
Ne kadar tanıdık bir hikâye değil mi?

Üzgünüm ama olmayacak

Kasım ayında...
◊ Mucizeler olmayacak...
◊ Hiç ummadığınız sevinçler sizi bulmayacak...
◊ Kasım güneşiyle kalbinizin yorulan köşeleri dinlenmeyecek...
◊ Kasım, ışıkta parladığınız, karanlıkta yolunuzu bulduğunuz günler getirmeyecek...
◊ Zamanın geçiciliğini, anın biricikliğini neşeyle kutlamayacaksınız bu ay...
◊ Dökülen yaprakların sayısı kadar kahkahanız da olmayacak!
Üzgünüm!
Yani gerçekten üzgünüm ama yeter...
Benim Instagram sayfamdaki story’ler hep bu tarz mesajlarla dolu.
Üzgünüm dostlarım...
Tek bir ‘ay’ ile hiçbir şey olmuyor, çaba göstermeden hedefe ulaşılmıyor, biraz ter dökmeden mutluluğa, huzura erişilmiyor.

7 saniyede jöle kıvamında sevgili döndürme

İzlemediyseniz seyredin.
“7 saniyede jöle kıvamında bir enerji kanalı açıp sevgiliyi geri döndürme yöntemi” diye bir video dolaşıyor sosyal medyada.
Bir kadın ekranda ellerini birbirine sürtüyor.
Ve diyor ki...
◊ Şu an enerji kanalı açtım, bakın nasıl sıcaklık oldu.
Kimse de demiyor ki...
◊ Ellerini birbirine sürtersen ısınır be kadın! Sonra anlatmaya devam ediyor...
“Bakın jöle kıvamına geldi. Şimdi eski sevgilinizin ismini söyleyin, ellerinizi top gibi döndürün ve o topu evrene bırakın. Birkaç dakika içinde o kişi sizi arayacak.”
Hahahahaahha!
Bu saçmalığı izledikten sonra tek merak ettiğim, bu hanımefendinin banka hesabı oldu.
Acaba kaç kişiyi kandırdı da böyle özgüvenli bir şekilde anlatmaya devam ediyor.

Mr. No geldi

Perşembe günü Dünya Sandviç Günü’ydü.
Ben de o gün Demirören Medya Center’daydım.
Gazetedeki odama çıkarken Dardanel markasının Mr. No sandviçlerinin standını gördüm.
Sandviçleri yerken kısaca markanın hikâyesini de dinledim.
Meğer İstanbul’da, Türkiye’nin en büyük sandviç fabrikasını kurmuşlar.
Ton balıklısından tavuk fümelisine, jambonlusundan ezine peynirlisine her tür sandviç çeşidi varmış.
Dardanel’in sandviçleri özellikle uzun yoldaki molalarda hayat kurtarıcı oluyordu bana.
Arkadaki bu profesyonelliği dinleyince sanırım artık evde yemek yapamadığım
günlerde de bir kurtarıcı olacak...

Aranılan erkek mi o?

Hazar Ergüçlü demiş ki, “Onur (Ünlü) daha açık giyinmemi istiyor.” Yani muhakkak demiştir, fakat “Bunu çık herkese söyle” dememiştir.
Neyse fark etmez, ‘özgüvenli erkek’ modelidir bu.
Onur Ünlü bence, “Rahat ol. Ben varım diye bu seni engellemesin. İşin neyi gerek-tiriyorsa onu yap, onu giyin” demet istemiştir en fazla.
Önce olduğu gibi kabullenip sonra değiştirmeye çalışan bir erkek modeli değil demek ki Onur Ünlü.
E severiz böyle insanları biz...
Keşke erkekler hep böyle davransa, kadınlarımızın’ canı sıkılmasa, hayalleri suya düşmese artık.