Paylaş
Üst perdeden hem de...
Dedi ki, “Kağıttan okuma işini bir kenara bırak. Bu söylediklerini ilk turdan önce söyleyecektin. Hemen bakanlarını açıkla. Derhal ekonomiyi konuş”
Hatta bakan yapacağı kişiyi bile işaret etti Kılıçdaroğlu’na.
Arkadaşıyla konuşur gibi, bir çalışanını azarlar gibi, bu alemin ‘akil insanı’ymış gibi konuşunca çoğu kişi tepki gösterdi Şahan’a...
Haklılar üzgünüm Şahan...
Çok abarttın.
Canın sıkkın belli ama gereksiz ileri gittin.
Sana mı kaldı parti liderini bu dille eleştirmek...
Cumhurbaşkanı adayına talimat vermek...
Kabinesini açıklamasını emretmek...
Hatta bakan yapacağı adama karar vermek...
Arkana aldığın rüzgâra da her zaman güvenmeyeceksin.
O rüzgâr artık senin için tersten esiyor çünkü.
Birbirleriyle küfürleştiler
Aynı görüşü savunan hatta aynı partiye oy verenlerin nasıl parçalara bölündüğünü gösterdi bu olay...
Önce Güvenç Dağüstün tepki gösterdi Şahan’a...
İnceden hakaret de ederek.
Şahan da hakarete daha ağır bir hakaretle cevap verdi.
Sonra da Celil Nalçakan girdi olaya ‘heyttt kimse benim dostum Güvenç’e küfür edemez’ dedi ve Şahan’a küfürlü bir mesaj gönderdi.
E Şahan altta kalır mı, kalmadı.
O da yapıştırdı küfürleri.
Kimse de çıkıp demedi ‘arkadaşlar ne yapıyorsunuz’ diye.
Şimdi Güvenç ile Celil çıkıp; ‘o başlattı bize ne’ deseler haklılar...
Hatta birçok kişinin sesi de oldular bence.
Şahan’ın son bir iki senedir çok gereksiz siyasi çıkışları oluyor.
Kendini tutamadığı için zamanında yakaladığı sempatiyi kaybediyor.
Durması gereken yeri bilmediği için onu sevenler bile tepki gösteriyor ona.
Oysa böyle kritik dönemlerde en olmaması gereken hareketler bunlar...
Minik bir İtalyan kasabası var Nişantaşı’nda
İstanbul’da birçok İtalyan restoranı var. Bunlar ilk açıldığı zaman şehrin en yeni İtalyan’ı falan diye adlandırılıyor.
Ama yeni olmak hiçbir zaman iyi olmak anlamına da gelmiyor. İstanbul’da yeni bir İtalyan restoranı açıldı: The Stay Boulevard Nişantaşı’nın en üst katındaki Marcello...
Eski Frankie’nin yeri...
Onları sadece ‘yeni’ diye tanıtmak haksızlık olur.
Daha ötesinde şeyleri hak ediyorlar.
Mesela restorana girince İtalyan yaşam tarzını hissediyorsunuz ki bu İstanbul’da hiçbir İtalyan restoranında yok şu anda.
Zaten buranın önde koşan bir restoran olacağı belliydi.
Bebek Otel’in sahibi Muzaffer Yıldırım uzun zamandır açacağı bu İtalyan restoranından bahsediyordu bana.
Onun heyecanı o zamanlardan kalmış aklımda.
İçerisi zeytin ve narenciye ağaçlarıyla, geniş terasıyla, atmosferiyle minik bir İtalya aslında.
Mesela İtalyan şeflerden biri kendi ‘limoncello’ tarifini eklemiş menüye.
Bir başka şef Massimiliano Nardo ise imzasını koymuş ve doğduğu Cenova’ya özgü Focaccia di Recco’yu sunuyor müşterilerine.
Aslında focaccia, İtalya’ya özgü bir peynirden yapılan pide tarzında ekmekler.
Üzerine tercihe göre pesto sos ya da et eklenebiliyor. Yani menüde her damağa hitap edecek focaccia çeşitleri var.
Çalışanların kıyafetlerinden, işi bilip menüye hakim olmalarından, barın hemen yanındaki bitki dolabından baştan sona çok iyi bir restoran olmuş Marcello. Bir artısı daha var bence. O da fiyatları...
Giderken çok yüksek fiyatlar bekliyorsunuz. Şu anda bir hamburgerin bile 400-500 liraya satıldığı yerler var malum...
Ama menüye bakınca dengede tutulmuş bir fiyat politikasıyla karşılaşıyorsunuz.
İyi ki gelmiş şehre Marcello...
Nişantaşı’nın sosyalleşme alanı olacak gibi.
Hangi merdivenle çıkılıyor?
Ödül törenlerinde dağıtılan ödüllere takığım ben.
Merak ediyorum çünkü bazı kategorileri...
Mesela ‘yılın en iyi çıkış yapan işadamı’ kategorisi.
Ödülü alan kişi nasıl çıkış yapıyor?
Hadi oyuncu olsa reytinglerine, toplumdaki yansımasına bakarım.
Şarkıcı olsa şarkılarının dinlenme oranına, bir anda sektörü sarsıp geçmesine bakarım.
Ama işadamı nasıl çıkış yapıyor?
Tam olarak nereden çıkıyor?
O merdivenlerin konumunu bana gönderir misiniz?
Paylaş