Balık baştan kokar

Magazinciler gecenin bir yarısı Kaan Yıldırım’ı kız arkadaşıyla görüntüleyip, soru sormak istemiş.

Ama adı bundan sonra hep “Kaan Yıldırım’ın şoförü” olarak kalacak kişi onları görüntüleyen basın mensuplarına saldırdı. Şoförlük mesleğini her önüne gelene verirseniz olacağı budur. Bu önemli işi yapmak için sadece araba kullanmayı bilmek yetmiyor. Burada iki nokta mühim bana göre...

◊ Kaan Yıldırım’ın şoförü kraldan çok kralcı mı?

◊ Yoksa yaşanan her şey Kaan Bey’in talimatı mı?

İlk sözüm Kaan Yıldırım’a...

Eğer size soru sorulmasını istemiyorsanız, sorulduğu zaman gerekli sabrı gösteremiyorsanız, bu işi yapmayacaksınız.

Yerleşin bir sahil kasabasına, keyfinize bakın.

Bir diğer sözüm ise Kaan Yıldırım’ın şoförüne...

İşin araba kullanmaksa hakkını vererek yapacaksın, yolları iyi bilecek, hız limitlerine falan uyacaksın.

Saldırma içgüdüsüne sahipsen o koltukta oturmayacaksın.

Aynı kıyafeti giyer misiniz?

Önce Zuhal Olcay konuştu, “Sahnede bir kıyafeti en az 4-5 kez giymeliyiz” dedi. Olcay’ın bu açıklamasını ben onun tarzıyla bağdaştırdığım için çok şaşırmadım.

Sonra Burcu Esmersoy da benzer bir açıklama yapınca “tamam” dedim, ‘farkındalık yükleniyor.’

Esmersoy, “Üzerimde ikinci elden aldığım bir erkek takımı var. Bir süredir ikinci el giyiyorum. Tüketim çılgınlığının önüne geçmek istiyorum” dedi.

Demek herkes bu çılgınlığın farkında.

Bunlar pandeminin bize verdiği derslerden biri aslında.

◊ Hayat çok boş...

◊ Yarın ne olacağımız belli değil...

◊ Biz bu dünyaya çok hoyrat davranıyoruz o da bizden intikam alıyor...

Bu gibi sözlerin havada uçuştuğu sohbet ortamlarında çok bulunduk bu aralar. Ve zamanla alışkanlıklarımız değişmeye başladı.

Ayrıca annelerin öngörü yeteneğinin de bir kanıtıdır bu...

Anneler hep demezler miydi “marka değil kendine yakışanı giy” diye. Bakın nasıl dönüp dolaşıp anne sözüne geldik.

Sahne işi önemli ama izleyenlerin gözüne sokmadan bir iki değişiklikle aynı kıyafeti giyebilirsiniz.

İkinci elden bir kıyafet beğenebilir ve onunla en şık yerlere de gidebilirsiniz.

Üstelik ikinci el olduğunu gizlemeden. Ben bu tasarruf hareketinin destekçisiyim...

Tıpkı ‘makyajsız da güzelsiniz kızlar’ hareketi gibi çok faydalı olacağına eminim...

Şeyma ve isyanı

Hiçbirimiz bilmiyoruz ama belli ki bir şeyler olmuş Şeyma Subaşı ile Acun Ilıcalı arasında.

Şeyma da Instagram’ına sarılıp, açıklama yapmış.

Şaşırdım çünkü Subaşı aile hayatıyla ilgili konuları böyle ulu orta pek konuşmuyordu.

“Ben seçimlerimden dolayı Miami’deyim ve mutluyum. Burada yaşamak istiyorsam Melisa da benimle olmalıdır. Kızının yeri annesinin yanıdır” dedi. Biraz daha uzun bir açıklama yaptı ama işin özeti bu.

Şeyma Subaşı kızı Melisa’yı yanına istiyor.

◊ Türkiye’de babasıyla değil benimle olsun.

◊ Okuluna Miami’de gitsin.

◊ Arkadaşları Amerikalı olsun.

Evet, anne figürü çok önemli ve hatta Şeyma Subaşı çok iyi bir anne. Ama bir çocuk için baba figürü de önemlidir...

Bir de Şeyma’nın özel hayatı yormaz mı Melisa’yı?

Öyle oluyor mu yani, “Kızım benimle yaşasın” deyince tüm her şey halloluyor mu?

Tutmaz Şeyma’nın bu taktiği...

Sosyal medyadan ‘şikayet etmek’ kızının yanında yaşamasını kolaylaştırmaz, aksine...

Neyse...