Serum tehlikesi!

Metin Arolat’ın arkadaşı, “Öldüğü gün evine serumcu çağırmış ve kendine enerji takviyesi yaptırmış” dedi...
Bu bir süredir çok yaygın bir sektör. Azıcık başı ağrıyan bile evine serumcu çağırıyor.
Doktorlar bunun çok tehlikeli olduğunu söylüyor.
“Senin vücudunun neye ihtiyacı var, ne eksik, ne fazla bilmeden serum taktırmak ölüme kadar götürebilir” diyor. Bakın işte Metin Arolat örneği...
Belki de gündüz aldığı serum onun kalbini zorladı...
Belki ne olduğunu bilmeden içine koydurduğu o maddeler onu ölüme götürdü...
“Belki” diyoruz ama yakınındakiler bunun yüksek ihtimal olduğunu söylüyor.
Lütfen bazı şeyler ders olsun artık. Doktor kontrolü olmadan serum taktırmayın! Kendiniz iyileşmeyi bekleyin.
Kalkmayıver bir saat içinde ayağa, bekle kardeşim...
Sonrası maalesef felaket olabiliyor çünkü!

Haklısın ama...

Demet Akalın, “Biz sanatçılar geri zekâlıyız herhalde. Konser öncesi talep listesine her şeyi yazarız, hemşire, doktor yazsana oraya demiş.
Şimdi, büyük yerlerde zaten bu hizmet olmak zorunda. Yani kapıda bekler ambulans, doktor, hemşire...
Ama ‘küçük’ sahnelere gelince işler değişiyor.
Haksız değil Demet.
Ama maalesef o ‘rider’ denen listeye doktor yazsan mekân sahibi sana “hadi oradan” yanıtını verir.
Zaten üç-beş kuruşa sahneye çıkan isimlerin birçok isteği reddediliyor.
Mekân sahibi orada “sağlık hizmeti” talebini görürse hemen ‘bye bye’ deyip başka birini sahneye çıkarmak ister.
Bilmiyorum belki bu yaşananlar herkese ders olur.
Belki bundan sonra işler değişir.

Tüh size!

İki YouTuber, Didem Soydan’ı programlarına konuk almışlar ve ayakkabısından içki içmişler.
RTÜK Başkanı’nın açıklamasıyla fark ettim olayı.
Ebubekir Şahin “Rezaletin bini bin para. Toplumun ahlaki temellerine kastediliyor. Değerlerimize sahip çıkmamız lazım” demiş.
Şimdi bu iki arkadaş, Ali Biçim ve Mesut Tomay. Ben içeriklere falan karışacak durumda değilim, biz de YouTube izleyip, eğlenip gülüyoruz zaman zaman. Ama RTÜK Başkanı haklı galiba burada. Sizi çocuklar da izliyor.
Sen bir mankeni konuk alıp, ayakkabısını çıkarıp, içine içki koyup içmek gibi bir şebeklik yapamazsın.
Tamam “İşim bu, hatta karakterim de bu” diyebilirsin.
Ama pes be arkadaşlar...
Bu içerik değil...
Bu iş değil...
Komik hiç değil.
Size bir şey söyleyeyim mi, bu şov da değil...
Ben o genç yaştaki çocukların gördüklerinden etkilenip neler yapabileceklerini biliyorum çünkü.
Sizin gibi tipleri seyredip saçmalıkları normalleştirdiklerine şahit oluyorum çünkü.
Tez zamanda temizlenir böyle tipler inşallah, ne diyeyim ki...

White Channel

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi sonrası bir spor muhabiri, Fenerbahçe Teknik Direktörü Mourinho’ya soru sormaya çalışmış. Dünyanın en komik görüntülerinden biri çıkmış ortaya.
Adam gram İngilizce bilmiyor, almış eline Google Translate’i bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Mourinho’nun bakışı da muhabirin çırpınışı da son derece komik.
Bir de ortada saygısızlık var.


“Galatasaray resmi sosyal medya hesabından sizin için ağlayan Mourinho paylaşımı yapmış” falan demek istiyor.
Adam anlamıyor tabii.
“Hangi kanal” diye soruyor.
Muhabir ne dese beğenirsiniz?
“White Channel!”
Hahahahaha!
Yahu Beyaz TV desene...
Haklı olarak Mourinho da “Şaka mı yapıyorsun, yoksa ciddi misin?” diyor ve çekip gidiyor.
Vallahi adam şu Türkiye macerasında acayip şeylerle karşılaşmıştır eminim ama en acayibi bu olay olabilir.
Madem bilmiyorsun İngilizce tamam, ezberle be kardeşim iki kelime.
Hadi onu da yapamadın, kanal ismini İngilizceye çevirmek nedir?