Paylaş
Sosyal medya Asyacılar ve anti-Asyacılar diye ikiye bölündü. Seviyoruz böyle ‘çetrefilli’ olayları.
Asya haklı mı?
Ama Bahar bu duruma ne diyecek? Mert’in de suçu yok mu? E ama Volkan zaten bunu hak ediyordu...
Tartışmalar sosyal medyadan yemek masalarına kadar taştı.
“Sadakatsiz” dizisini bu kadar sevme nedenlerimizden biri “kabul etmekte zorlandığımız biz”i yansıtması olabilir mi?
Çevremizde benzer aldatma hikayelerine tanıklık ettiğimiz, belki de yaşadığımız için bu kadar çok sevmiş olabilir miyiz “Sadakatsiz”i?
Sadakatsizlik ile aldatmayı ayırabilir miyiz?
Yapılan bazı araştırmalara göre, büyük bir kesim sadakatsizlik ile aldatmayı ayrı tutup, sadakatsizliği daha kabul edilebilir buluyormuş. Partnerinize yakalanmadığınız sürece sadakatsiz, yakalandığınızda aldatmış oluyormuşsunuz.
Kısacası sadakatsizlik kişisel bir sorun olarak kabul ediliyormuş.
Ta ki ilişkisel soruna yani aldatmaya dönene kadar.
“O öyle bu böyle”, “bu kişisel diğeri ilişkisel” gibi konulara girmeye gerek yok.
Sadakatsizlik de bence aldatmadır.
Aldatmak zaten sadakatsizliktir.
Sadakatsizliğin sonu muhakkak yasak bir ilişki ile tamamlanır.
O yüzden aldatmak ile sadakatsizliği birbirinden ayırmaya hiç gerek yok.
Brand Week başlıyor
Her sene ilgiyle takip ettiğimiz, konuşmacıların açıklanmasını merakla beklediğimiz bir etkinlik Brand Week.
Dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen pazarlama, iletişim ve yaratıcılık liderlerini bir araya getiren ‘ufuk açıcı’ bir organizasyon.
Bu yıl ilk kez online olarak düzenlenecek Brand Week, 9 Kasım’da (yarın) başlayıp 13 Kasım’a kadar devam edecek.
Birbirinden önemli isimler ‘geleceğe dair akıllardaki soruların cevaplarını bulmak için’ ekranın diğer tarafında olacak.
Etkinlikte herkesin ilgisini çekecek bir bölüm mutlaka var.
Mesela;
Güzellik deyince akla neden sadece kadınlar üzerine kurulu bir sektör geliyor?
Bu sorunun cevabını, erkeklere bu dünyanın kapılarını açan ve erkek cildinin kendine özgü yapısından yola çıkarak özel ürünler yaratan dünyaca ünlü bir girişimci verecek.
Algoritmaların internet kullanıcılarının duygularını ve niyetlerini nasıl anladığını bir başka isim anlatacak. Pandemi sürecinin teknoloji dünyasına neler kattığını, neleri yok ettiğini sektörün devleri tartışacak. Kısacası evde olduğumuz şu günlerde Brand Week bizlere çok iyi gelecek.
Son günlerin en yüz güldüren programı
İntihar ederek yaşamına son veren ünlü şef ve yazar Anthony Bourdain’ın ardından “Onun gibisi bir daha gelmez” diyenlerdendim.
Yeri halen başkadır ama denk geldiğim bir belgesel, Bourdain tarzı program boşluğunu tamamen doldurdu bende.
1996 yılında yayınlanan “Everybody Loves Raymond”un yapımcısı ve yazarı olarak tanınan Amerikalı Philip Rosenthal’ın sunduğu “Somebody Feed Phil” adlı yapım öyle güzel ki...
İzlerken etrafa pozitif enerji saçıyor, her bölüm sonrası bir doz mutluluk alıyorsunuz.
Bunun en büyük nedeni, programın sunucusu Phil’in sempatik hareketleri ve eşsiz mimikleri.
Uzun süredir başka ülkeleri gezmeyi unuttuğumuz, sokaklarında kaybolup yerel lezzetlerini tatmaya hasret kaldığımız için midir bilemem ama Phil ile şehirleri keşfederken bir aksiyon filmindeymiş gibi heyecanlanıyor, romantik komedi izlermişçesine içim kıpır kıpır oluyor.
Phil’i takip edin.
Hatta jenerik müziğini sakın atlamayın.
Çünkü kaliteli bir yapımla karşılaşacağınız o müzikten çok belli oluyor.
Canlı müzik saatleri
Açıklanan son karar ile artık mekanlar 22.00’de kapılarını kapatıyor. Bu nedenle bazı işletmeler canlı müzik saatini erkene aldı. Tutar mı tutmaz mı tartışmaları devam ediyor. Ama farklı bir konsept oluşuyor sanki. Sanki bu kötü günler geçtikten sonra da erken müzik yapmak normalimiz olacak. Bunu isteyen bir kitle hep vardı. Gece dışarıda olmak istemeyenler...
Ertesi gün işi gücü olanlar erken müzik işini çok sevecek.
Paylaş