Paylaş
Yani, işe alımlarda, barınmada ve kamuya açık konaklama ve restoranlarda bir kişinin kilosuna dayalı ayrımcılık yapmak yasak...
Çok görüyoruz benzer örneklerini, aşırı kilolu olan terfi falan almıyor mesela...
Hatta bazı restoranların en iyi masasına oturtulmuyorlar.
Çaktırmadan yapılıyor bu ayrımcılık ama günün sonunda yapılıyor.
Bence birinin kilosuyla dalga geçenler, boyuna posuna gülenler de suç işlemiş sayılmalılar...
Bazen bir cümleniz karşı tarafı günlerce düşünmeye itiyor ya da psikolojisini, özgüvenini altüst edebiliyor.
Etrafımızdakilerin vücutlarıyla barışmaya ihtiyacımız var.
Çok acil üstelik.
Herkes toksik olmuş
“İçimi hafifleten şeylerin peşindeyim, düzenli meditasyon, içsel çalışmalar yapıyorum. Toksik insanlardan kötü enerji yayanlardan uzak duruyorum” demiş Burcu Esmersoy...
Bu belki de onun sosyal medyaya ara verdiği 1 aylık sürede hayata geçirdiği bir yaşam tarzı... Ama toksik insanlardan kaçmak mümkün değil ki.
Burç gibi oldu bu toksik mesele.
Yani herkesin kendine göre bir toksiklik seviyesi var. Toksik değilim diyen, toksik tiplerden sürekli şikayet eden, millete ‘toksik ilişki bu, acil kurtul’ diyen kim varsa neredeyse tamamı toksik...
Hani insan en çok ne için bağırıyorsa aslında kendisinde ondan biraz vardır diyoruz ya aynı durum işte.
Siz yine de uzak durun ama fazla umudunuz olmasın...
Her yerdeler çünkü.
Ama kötü enerji yayanlardan kaçmanız kolay. Hemen kendilerini belli ediyorlar.
‘Nasılsın’ diyorsun ‘berbat her şey, senin de öyle değil mi?’ diyor.
Yoo değil.
‘Akşam ne yapacaksın’ diyorsun ‘Amaan ne yapayım battaniye altında bunalıma gireceğim” diyor. ‘Nasıl görüyorsun önümüzdeki günleri’ diyorsun, ‘her şey daha da kötüye gidecek’ diyor.
‘Ben yeni bir iş kuracağım’ diyorsun, ‘sakın kurma batarsın’ diyor.
Bunları da pat diye söylüyorlar, o yüzden ayırt etmek ve ettiğimiz anda uzaklaşmak çok kolay bu tiplerden ayrıca şartta!
Eh be Megan!
Megan Fox “vücudumu hiçbir zaman beğenmedim, hayatımdaki hiçbir zaman vücudumu sevdiğim bir an olmadı” demiş.
‘Dismorfofobi’ deniyor bunun adına.
Aslında ciddi bir zihinsel hastalık. Çok da yorucu...
Genelde en başarılı insanlarda, eli, yüzü, vücudu güzel insanlarda oluyor bu hastalık.
Düşünsenize söz konusu kişi Megan Fox...
Yüzüyle, vücuduyla, yaptığı işlerle zirvede bence o.
Yani, ‘O bile kendini beğenmiyorsa bizler ne yapalım’ sorusunu sordurur insana.
Başkası söylese, amacı ilgi çekmek diyeceğim ama ona da ihtiyacı yok ki...
Neyse...
Sen istediğin kadar beğenme kendini, bizlerin favorisi olarak kalmaya devam edeceksin Megan Hanım...
Sizlerle aynı havayı soluyoruz
Hani 1 milyon küsur geçersiz oy vardı ya...
Soruyorlar bana birkaç gündür arkadaşlarım, ‘neden oylar geçersiz sayıldı’ diye.
Nedenini görüyorsunuz bu fotoğraflarda.
Kendini bilmez, cahil, ahlaksız tipler, oy pusulalarına şampiyon Fener, yaşa Galatasaray, en büyük Beşiktaş falan yazmışlar.
Ali Koç istifa yazan bile var.
Ve kötü haber şudur, bizler bunlarla aynı ülkede nefes alıyoruz maalesef...
Söyleyeceklerim bu kadar...
Ben olsam uğraşmazdım
Kayahan’ın kızı Beste Açar son zamanlarda kendini uzaylılarla iletişime geçen, ölülerle istediği zaman konuşabilen biri olarak tanıtıyor...
Geçtiğimiz günlerde de sahnede babasının şarkısını söyleyen Selen Görgüzel ile ilgili “gözlerime inanamadım, kulaklarımı kapatma ihtiyacı duydum babam görse ağlardı” sözleriyle gündeme geldi.
Evet Selen’in söylediği ‘Yemin Ettim’ zor bir şarkı.
Ve evet Selen de söyleyememiş, çok net.
Hatta Selen’in yerinde olsam bunu kötü bir anı olarak arkamda bırakır ve bir daha o şarkıyı asla söylemem.
Kıyafet gibi bu şarkı işi. Her kıyafet nasıl her bedene uymazsa şarkılar da her sese gitmiyor...
Bir de burada ‘Beste Hanım’ faktörü var.
Yahu dış dünyayla, uzaylılarla bu kadar içli dışlı olan birine bulaşılır mı?
Hiç gerek yok.
Haklısın deyip susmak, ne istiyorsan yapacağım deyip devam etmek en mantıklısıdır.
Benden söylemesi.
Paylaş