Paylaş
Karar açıklandıktan sonra da bazı taksiciler zam kararını veren Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin önüne gidip içeriye girmeye çalıştı. Sonra da binayı taşlamaya başladılar.
Yahu siz ne yapıyorsunuz?
Önce yolcuları rahatsız ettiniz.
Turistlere alay konusu oldunuz.
İstanbul’un çilesi haline geldiniz. Şimdi de binalara girmeye, camları taşlamaya mı başladınız?
Ama işte hep balık baştan kokuyor.
Sen haftalar boyunca “En az yüzde 65, yüzde 100 zam istiyoruz” açıklaması yaparsan, günün sonunda istediğini de alamazsan, sana bağlı olan taksiciler de gidip bina taşlar.
Çok hayali oranlardı Aksu’nun söylediği.
O yüzden lütfen artık bırakın şu agresif hareketleri. Yolcularla zam muhabbeti falan da yapmayın.
“Bu iş artık yapılmaz, aldığımız zammı görüyor musun abi, abla” diyalogları açmayın.
Çünkü bu saatten sonra benim vereceğim cevap bellidir.
“Beğenmiyorsan bırak kardeşim.”
Bir iyi, bir kötü
Uzun zamandır ilk kez bir film galasına gittim.
“Yaşam Koçu” isimli filmin başrolünde Yağmur Tanrısevsin ve Doğu Demirkol oynuyor.
Senaryo Doğu’ya ait.
Filmin akılda kalan sahneleri de, akılda kalan yeteneği de Yağmur Tanrısevsin’di.
Oyunculuğu da gala gecesindeki zarafeti de dört dörtlüktü.
Filmin en itici, en katlanılmaz yanı da kusura bakmasın ama Doğu Demirkol’du.
Resmen kendinin olmadığı tek bir sahne yazmamış adam. “Sürekli ben olayım, her yerde ben gözükeyim” mantığıyla hareket etmiş.
Ama olmaz ki...
Diğer oyunculara ayıp değil mi? Kaldı ki kendisinden çok daha tecrübeli bir sürü oyuncu var kadroda.
Bazı isimlerle çalışmak, anlaşmak o kadar zor.
Bence Doğu da onlardan biri.
Ders almamış
Dilan ve Engin Polat soruşturmasından sonra mal varlıklarına el konulan isimlerden biri Neslim Güngen.
Güzellik salonları falan varmış onun da.
Dün yazımı yazarken gördüm videosunu.
Ağlayarak “Eşim tarafından aldatıldım” diyor.
“En güvendiğim insan tarafından ihanete uğradım” diyor...
E iyi de neden kamera karşısında ağlarsın?
Böyle insanları ben anlayamıyorum.
Başınıza onca olay gelmiş, mal varlıklarınız dondurulmuş, şirketleriniz inceleme altında...
Zaten her şeyi göz önünde yaşamaktan dolayı sıkıntıya girmişsiniz.
Hiç mi akıllanmadınız da halen özel hayatınızı sosyal medyada yaşıyorsunuz?
Kaldı ki ‘en güvendiği insan tarafından ihanete uğrayan’ tek siz değilsiniz.
Çıkın sokağa, bakın herkesin vardır benzer yarası.
Kendinizi herkes gibi görmediğiniz sürece işiniz çok zor sizin.
Daha çok ihanete uğrar, soruşturma geçirir, işinizi gücünüzü batırırsınız...
‘Z’ kuşağı ile diyalog
Jodie Foster demiş ki, “Z kuşağı ile çalışmak bazen sinir bozucu olabiliyor.”
Hepsiyle değil tabii ki ama bence onlarla arkadaşlık, ilişki, iş vesaire çoğu şey sinir bozucu oluyor.
Çünkü kontrolsüz egoları var, anlamsız kibirleri, yersiz özgüvenleri var.
İçi dolu değil bu egonun, özgüvenin
Olsa ‘eyvallah’ diyelim ama yok...
Tüm bunlar eksik olunca, büyüğe saygı da ortadan kayboluyor.
Bence iş hayatında en büyük sıkıntı bu.
Kendilerinden eski olanları, daha çok emek verenleri falan görmüyor bu tipler.
Onlara karşı elimizde tek bir kozumuz var, o da ‘sakinlik’.
Test edilip onaylandı.
Sakin kalınıp, bazı durumlarda görmezden gelinirlerse çıldırıyorlar ve bazıları doğru yolu bulmaya başlıyor.
Flörtte dil bilgisi
Yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, kadınlar flört halindeyken karşı tarafın dil bilgisi kullanımına önem veriyormuş. Araştırma eksik bence. Çünkü aklı başında erkekler de önemsiyor bunu.
Tamam ilişki rayına girdikten sonra her şey mübah görülebilir.
Ama tanıma evresinde karşınızdakinin...
∆ Tmm
∆ Cnm
∆ Napıosn
∆ Nrdsn
∆ İi msn
falan yazdığını düşünsenize ya...
Tamam, gemiler yakılmaz ama biraz itici değil mi?
Paylaş